Utanç verici Çeviri İngilizce
5,375 parallel translation
Utanç verici fakat lezzetli.
Embarrassing. But tasty.
- Çok utanç verici.
- He's so embarrassing.
- Çok utanç verici.
- So embarrassing.
- Tuhaf, kokuyor ve utanç verici.
It's weird, it smells and it's embarrassing.
Belki diyeceklerin korkunç, acı verici ya da utanç verici olabilir.
Well, maybe it's... Maybe it's awful or hurtful or shameful.
Bu utanç verici.
Well, that's really embarrassing.
Utanç verici. Bak O'Neil. Anlıyorum.
Look, O'Neil, I get it, you want to be a serious journalist.
Bu çok utanç verici.
This is getting embarrassing.
Utanç verici, biliyorum.
Embarrassing, I know.
Çok utanç verici.
It's very embarrassing.
Aslında utanç verici.
It's kind of embarrassing, actually.
Utanç verici.
Embarrassing.
Kral Lear'ın kırık bir kalple ölecek olması... ne kadar da utanç verici. Sana inanmıyorum.
I don't believe you.
- St. Dom's ne utanç verici ama.
- A shame about St. Dom's.
Bu çok utanç verici, ama öyle görünüyor ki sadece 20 dolar nakitim var ve bu evde çek defteri olan tek kişi kocam, ve tabi ki kendisi hala şehirde.
This is embarrassing, but it turns out I only have about $ 20 cash on me, and the only person in this household who has a chequebook is my husband, and he is still in the city, of course.
Utanç verici!
Shameful!
Yine de... böyle muamele görmenin ne kadar utanç verici olduğunu biliyor musunuz?
Still... do you know how embarrassing it is to be treated like this?
Utanç verici.
So embarrassing.
Kahretsin... çok utanç verici.
- Shit... It's so embarrassing.
Tanırım, bu çok utanç verici.
Yeah, we... God, this is embarrassing.
- Bu utanç verici, biri görecek şimdi.
- I will, why? It's embarrassing, someone will see us.
Utanç verici falan değil.
It's not embarrassing.
Ayrıca utanç verici bir şey.
And plus, it's embarrassing.
Bak koçum, kim olduğunu bilmiyorum, ama kendine bir iyilik yap, çek şunu, utanç verici bir şey bu.
Listen, mate, I don't know who you are, but do yourself a favour, put that away, it's embarrassing.
Utanç verici değil mi?
Embarrassing, no?
Babanın, o soda şişesiyle boğazında daha iyi bir iş çıkarmamış olması utanç verici.
It's a shame your daddy didn't do a better job on your neck with that soda bottle.
Bu şimdiye kadar başıma gelen en utanç verici şey.
That's the most embarrassing thing I've ever lived through!
Çok utanç verici.
It's embarrassing.
- Utanç verici.
Embarrassing.
Bu çok utanç verici.
This is really embarrassing.
Bu kadar geriden takip etmek gerçekten utanç verici.
It's really embarrassing how far behind we are.
Öncelikle, bu çok utanç verici.
First of all, that's embarrassing.
Şu an büyük ihtimalle hayır kesinlikle hayatımın en utanç verici anı.
I think this might be... No, it definitely is the most embarrassing moment of my life.
Utanç verici olurdu.
Humiliating.
- Tatlım, bu çok utanç verici. - Hayır, değil. Parislilerin bize günde kaç kere küfür ettiğini saymaya başladığımızda baya çok olduğunu fark etmiştik.
No, it got so bad that we started counting how many times a day the Parisians would insult us.
Peki, memur bey bu biraz utanç verici.
Well, Officer, it's kind of embarrassing.
Lamar Allen için utanç verici konferans yari finallerindeki rakiplerine karsi yedekte.
This is humiliating for Lamar Allen in the conference semi-finals against their rivals.
Hangisi utanç verici?
- All right that is enough. That's enough. - Which is embarrasing.
- Bu çok utanç verici.
That is so embarrassing.
Arabana silahların kadar iyi bakmaman utanç verici.
Sin, you do not treat your car as well as your weapons.
Bak, eğer beni dans ederken görürsen tıpkı ufak bir yavru köpek gibi peşimde dolanmaya başlarsın ve bu ikimiz için de utanç verici bir şey olur.
See, if you see me dance you'll follow me around like a little puppy dog and it'll be embarrassing for us both.
Özür dilerim, bu çok utanç verici.
- I'm sorry. This is so fucking embarrassing.
Tanrım, çok utanç verici.
God, this is so embarrassing.
Bu çok utanç verici.
this... this is embarrassing.
Ve senin onlari yok sayman utanç verici.
And it's embarrassing when you ignore them.
Kıza yaptıkları gerçekten utanç verici.
Damn shame what they did to her.
Utanç verici bir durum ve Büyük Budapeşte'nin standartlarının altında.
This is disgraceful, and it's beneath the standards of the Grand Budapest.
Utanç verici. Patronumuzun dikkatini çekende bu..
It's a shame... that's what it took to get our bosses'attention.
Bunu hayatının en utanç verici olayına çevirmeye, oldu mu?
Try not to make this the most humiliating day of your life, okay?
Bu utanç verici.
That's embarrassing.
"Utanç verici" ne anlama geliyor?
What does'opprobrious'mean?