Utanıyordum Çeviri İngilizce
212 parallel translation
Ve ben utanıyordum.
And was I embarrassed.
Biliyor musun Blackie, Bir süre önce sana aşık olduğum için kendimden utanıyordum.
You know, Blackie, for a while I was almost ashamed of having loved you, but I'm not now.
Evet ve onun adına utanıyordum.
Yes. And ashamed for her.
Yalan, çünkü ondan ve kendimden utanıyordum.
I lied. I lied about him because I was ashamed of him and of myself.
Oh, O kadar utanıyordum ki, Ölebilirdim.
Oh, I am so ashamed I could die.
Ama gözlerini indiren ciddi ve saf bir kıza rastlayınca... utanıyordum.
But if it was a decent girl and she looked away, I felt ashamed.
Utanıyordum. Ben de eski bir yüklüğün içine saklandım, battaniyelerin arasında.
I was ashamed and hid myself in an old cupboard, between the blankets.
Bunu kabul etmekten utanıyordum, ama nefret edilen biriydim.
I'm ashamed to admit it, but... I was hated
Sana çok aşıktım ama söylemeye utanıyordum.
I was very much in love with you, but I was too shy to tell you.
Frank belki seyrediyordur diye utanıyordum.
I was embarrassed to think that Frank might be watching.
Kendimden utanıyordum.
I'm ashamed to show myself.
Ama çalamayacak kadar utanıyordum.
But I was too shy to ring it.
Onların her birinden utanıyordum.
I felt ashamed with every one of them.
Konuşmaya bile utanıyordum.
I was ashamed to talk.
Çok utanıyordum.
I was feeling mighty bad.
Başka birini oynamaktan, başkasının duygularını taklit etmekten utanıyordum.
I was ashamed to impersonate some - one else, to play other's emotions.
Kendim istemeye çok utanıyordum.
I was too embarrassed to go and ask for it myself.
O harikaydı ve ben çok ama çok hızlı konuştum. Çünkü ona karşı hissettiklerimden utanıyordum. Ama bana acı verecek bir şekilde de belli ediyordum.
"She was lovely, and I spoke too much and too rapidly because I was embarrassed over my feelings toward her, which I felt were painfully obvious."
Utanıyordum.
I was ashamed...
Çevredeki evlerin hepsi çok güzeldi. Bu yüzden biraz utanıyordum.
These houses look nice and I was embarrassed about it.
Utanıyordum.
I was ashamed. Afraid.
Utanıyordum.
You know, I was ashamed.
Utanıyordum. Ucubeydim.
I felt ashamed, like I was a freak.
Zayıf olduğu için ondan utanıyordum.
I was ashamed of him for being weak.
Bajoran olmaktan utanıyordum.
I was ashamed of being Bajoran.
Bu halimle görünmekten utanıyordum.
I just didn't really feel too presentable.
Ondan utanıyordum.
I was ashamed of him.
Onlara yaklaşmaya çok utanıyordum ; sonra şansım döndü...
Of course, I felt very shy about approaching them, but then I was lucky.
Ne zamandır barışmak istiyordum ama utanıyordum.
I wanted to make it up for a long time, and I felt ashamed.
Bundan utanıyordum!
I feel humiliated!
Belki biraz utanıyordum.
Well, maybe I was a little embarrassed.
Sanırım utanıyordum.
Guess I was ashamed.
Kameraya çekilmek istemiyordum. Çünkü utanıyordum.
I didn't want to get caught on camera, because I was ashamed.
Gerçekte ise,... kendimden utanıyordum.
The truth is... I was ashamed of what I was.
Kendini nasıl hissettin? Önce yapamadım. Çok utanıyordum.
He wanted me to show him step-by-step... how I like to be touched.
Hayır. Bu sadece... ben sadece görünmesinden utanıyordum.
Because I was embarrassed to be seen with it.
Quebec'ten geldiğimiz zaman aksanımdan utanıyordum.
When we came down from Quebec... I was ashamed of my accent, so I worked hard to lose it.
Çünkü utanıyordum, tamam mı?
'Cause I was embarassed, ok?
Gösteride korkup kaçtığım için o kadar utanıyordum ki, önüme ilk çıkan kavgaya girdim.
I was so ashamed of my chickening out at the rally that I grabbed at the first fight that came my way.
Çıplaktık ve korkuyordum ve de utanıyordum.
We were naked and I was terrified and I felt ashamed.
- Kendimden utanıyordum.
- I was ashamed.
Çok utanıyordum.
I was so ashamed.
Ama Büyük'le tekrar görüştüğümü kabul etmekten utanıyordum.
But I was embarrassed to admit that I was seeing Big again.
Çok utanıyordum.
I was just so ashamed.
Senin yüzünden okula gitmeye utanıyordum!
It got so I was embarrassed to go to school, Daddy!
Utanıyordum.
I was ashamed.
- Sanırım utanıyordum. 12 yaşımdaydım!
- l guess I was shy, I was only 1 2!
Çok utanıyordum.
Too embarrassed.
Böyle davrandığım için kendimden utanıyorum Charlie ama elimde değildi, çıldırıyordum.
I'm ashamed of myself, Charlie, acting this way, but I couldn't help it. I was going mad.
Utanıyordum.
I was embarrassed.
Gitmeye hazırlanıyordum... orangutanları kurtarmak için elimden geleni yapmaya.
I was set to go off and try and save the orang-utan, do what I can.