Uyardı Çeviri İngilizce
2,727 parallel translation
Seni bir kez uyardım.
I already warned you once.
Uyardım, sen dinlemiyordun.
You just weren't listening.
Onları uyardım.
I warned them.
Sizi daha önce de uyardım.
I have warned you before.
Onu bu konu hakkında uyardım...
I just wanted him to know that... That it wasn't about...
Henüz yaşanmamış olanlar için Tanrı Nuh'u uyardı....... diğerlerini lanetlerken ailesini kurtarması için bir gemi yapmasını istedi.
Noah, being warned by God of things not seen as yet... prepared an ark... for the saving'of his house... by which he condemned all others.
Güvenliği uyardık.
We alerted security.
Biri beni uyardı. " Wailers Londra'da.
Somebody rang me and said, " Oh, by the way,
Onları bir kaç hafta önce döverek uyardım.
I warned them off with a beating a couple of weeks ago.
Seni uyardım.
Warned you.
Dışarıdaki tüm birimleri uyardık.
We've alerted all units outside.
Uyardığın için teşekkürler.
Thanks for the heads-up.
Evet, bilim aşıkları sizi uyardık.
Well, science lovers, you have been warned.
Onları mayolarla, resmimizi çekmemeleri konusunda uyardık.
I made them all agree, no pictures in our bathing suits.
- Sizi uyardım.
I warned y'all!
Seni iki kez uyardım Kylie.
Kylie, I've already warned youse twice.
Önüne ne yasa konsa uyardı.
He'd have obeyed any law.
- Bnei uyardı bunun için
- Yeah. She wanted me to kill you straightaway, but I told her, " Hold on, girl.
Ben seni o zaman uyardım.
I warned you then.
Numara çekmeye kalkarsan olacaklar konusunda seni uyardım.
I warned you what will happen if you doin me like that.
"Asla asla konuşma afacan Maddy" diyerek uyardılar beni.
"Never never tell Maddy Monkey" they warned me.
Suri... Seni uzak durman konusunda uyardım uyarmadım mı?
Suri... I warned you to stay away... didn't I?
Onları uyardın, ciddiye almadılar.
You warned them, they didn't take you seriously.
Kardeşim beni bunun için uyardı.
My sister warned me about it...
Uyardığın için eksik olma.
Well, thanks for the warning.
Bekleyip düşünmem konusunda uyardı beni Bayan Havisham.
Miss Havisham has urged me to wait, to reconsider.
Onu girdiği ortamlar hakkında uyardım.
I tried to warn him about those people.
Taylor, seni kamera konusunda uyardığımı rapora işlemem gerek.
Taylor, I gotta put in my log that I verbally counseled you about this fucking camera.
Onu uyardım, ama dinlemedi.
I told him to stop, and he didn't.
kayda geçsin, onu bu delme konusunda uyardım.
For the record, I warned him about the drilling.
Kelly kahvaltı yaparken biri onu aradı ve uyardı.
Someone called her and warned her that Kelly was making breakfast, blech.
Uyardım sizi!
You've been warned.
Sana gelince, seni daha önce de uyardım.
As for you, I've warned you once already.
Annem beni onunla konuşmamam konusunda uyardı.
And mother warned me not to speak to her.
Bhardwaj, çaydanlığın mülkiyeti ile ilişkili olanları... kötü sonuçlar konusunda uyardı.
" Bhardwaj warned that those associated with ownership of the teapot...
- Seni terslik hakkında uyardım, de mi?
- I warned you about the reverse, didn't I?
Beni uyardığın gibi buraya hiç adımımı atmamalıydım.
I never should have stepped foot in it, just like you warned me.
Onu uyardım.
I warned him.
Seni uyardım.
You've been warned.
Horozlar bile ona uyardı sabahları.
Even the cockerel went by him.
Senin kıllı popolu yaşlı bayanı postun konusunda çılgın köpek stili ile uyardım, desem..
Well, when your hairy butt's backed against the corner and they've got you by the pelt : that is when you really go dogwild.
Trick beni bu konuda uyardı, eğer bunu bu kadar fazla insana yaparsam, kötü birine dönüşebilirmişim, tıpkı annem gibi..
Trick warned me that binding so many other people to me could cause me to change- - To turn Dark, like my mother.
Beni bir milyon kere uyardın.
You warned me a million times.
Bonnie beni uyardı.
Well, Bonnie gave me the head's up.
Park görevlisi bizi özellikle uyardı.
That park ranger explicitly gave us a vague warning.
Allison uyuşturucu kaçırıyordu, ama sen onu uyardın.
Allison was smuggling drugs, but you warned him.
Ordudan bir binbaşının babanı yakalanmak üzere olduğu konusunda uyardığını düşün.
Think a Major from the military police warned your father he was about to get arrested.
Pekala, beni bu konuda uyardığın için teşekkürler.
Okay, well, thanks for telling me about it.
Onları uyardım.
I tried to warn them.
- Uyardın.
- Yes.
Cyrus'ı uyardım çünkü sana bir iyilik yapıyordum fakat ben artık Beyaz Saray'da çalışmıyorum ve Keating de benim müşterim değil.
No. No. Absolutely no.