Uyumsuz Çeviri İngilizce
499 parallel translation
İki uyumsuz.
Two total misfits.
Uyumsuz olma.
Don't be absurd.
Disiplinsiz, uyumsuz ve taktik bilmez.
He has no regard for discipline, organization, nor tactics.
Uyumsuz olmak veya kabalık etmek istemiyorum.
I don't want to be disagreeable or unkind.
Gergin veya endişeli olduğum zamanlarda... sanki duyduğum bazı uyumsuz sesler bende bu değişikliğe yol açıyor.
When I'm tense or... or worked up... then any discordant sound seems to do it.
Yoksa yüzüm gözlerimle uyumsuz mu olmuş?
Or is it the face that doesn't go with the eyes?
Alfred kesinlikle çevreyle uyumsuz, ve ben O'na yardım ediyorum.
The boy is maladjusted, and I help him. Maladjusted!
Çevreye uyumsuz mu! Çevreye uyumsuz diyen sensin.
You talk about maladjusted!
Kulağa uyumsuz biri gibi geliyor.
He sounds incompatible to me.
On yaşımdayken uyumsuz bir tiptim.
By the time I was 10, I was a misfit.
Myles'la evlendiğimde iki uyumsuz tiptik.
When I married Myles, we were both a couple of maladjusted misfits.
Hala iki uyumsuz tipiz ve her dakikasından keyif aldık.
We are still maladjusted misfits, and we have loved every minute of it.
İyi, uyumsuz olmayacağız.
Oh, that's all right. We won't clash.
Evliliği yürütmek biraz zor ama diğer çiftlerden daha uyumsuz sayılmayız.
Takes a bit of handling... but we quarrel no worse than others.
Bay Biegler, şimdiye dek gördüğüm... en disiplinsiz ve en uyumsuz avukat.
Mr. Biegler is the least disciplined and the most completely out-of-order attorney I've ever seen.
Sessizlik, uyumsuz bir sesle bozuluyor huzurum kaçıyor.
The silence is broken by an alien noise disturbing my peace.
"Ve şimdi o vadiye giren yolcular kırmızı pervazlı pencerelerinden uyumsuz bir melodinin fantastikliğiyle gezinen boş ruhları görürler."
"And travelers, now, within that valley... " through the red-litten windows see... " vast forms, that move fantastically...
Evi yaptıran kişi, uyumsuz bir adammış. İnsanlardan ve geleneksel fikirlerden nefret edermiş.
The man who built it was a misfit... who hated people and their conventional ideas.
Tüm bu Amerikan malları, voltajları uyumsuz Beni engelleyende bu
All this America rig. Wrong voltage. That's what foxes me.
Topluma tamamen uyum sağlamanın... toplum içinde tamamen uyumsuz olmak kadar kötü olduğunu öğrendim.
I've learned that total adjustment to society is quite as bad as total maladjustment.
Hâlâ insanlığı birleştirmenin mümkün olduğuna inanıyor musun uyum aşkıyla birleşen bir avuç idealistin artık ne kadar uyumsuz olduğunu ve ne sudan sebeplerle birbirlerini öldürmek istediklerini görmene rağmen?
You still believe that it's possible to unite mankind when already you see how the few idealists who did join together in the name of harmony are now out of tune and would like to kill each other over trifles?
- Uyumsuz!
- Disharmonious!
- Uyumsuz!
Rebel! Disharmonious!
Adamlarınızın tamamı uyumsuz, bana gelen bilgi bu.
A lot of your men are chronic misfits, that's the word I get.
Muhtemelen bize bu uyumsuz insanları gönderenlerden.
Probably from the people who sent us the misfits.
Uyumsuz Amerikalılar ve gururlu Kanadalılar bir çok yerde öldüler.
The American misfits and the proud Canadians lay dead in a hundred fields and crossroads.
Paris'in kenar mahallelerinden "uyumsuz" bir işçi Jacky.
Jacky, a "maladjusted" worker from the Paris suburbs.
Sanırım onlara topluma uyumsuz kişiler diyebiliriz.
( Doctor ) I suppose you could call them social misfits.
Fabrikalarda uyumsuz insanlar, her yerde olduğu gibi, çok vardır ve onlar sebepsiz yere bir darbe yaptılar. Hem de insanların ya da sendikanın desteği olmadan.
There are maladjusted people in factories too, like anywhere, and they tried to force a coup for no reason, without the support of the people or the union.
İki farklı ve uyumsuz özellikte materyal biraraya gelerek kılıcın ham gövdesini incelikle oluşturmalıdır.
Even the steel billet is not simple because a sword must combine two different, and incompatible, properties of materials.
Bu şehirdeki herkes uyumsuz.
Everyone in this town is a misfit.
Uyumsuz olduğunuzu yazıyor.
It said you've been belligerent.
Girdi uyumsuz!
Input contrary!
Dev karides. Bir kere kelimeler uyumsuz.
Jumbo shrimp, those words don't even go together, man.
Avokadoda kan kimyana uyumsuz bir enzim var.
There's an enzyme in avocado that's incompatible with your blood chemistry.
"Kadının ruhu ve bedeniyle tamamen uyumsuz şekilde. Deha, sadece erkeklere aittir".
Given the physiology and the psychology of the woman the genius can only be a man.
Petrol ve sığır birbirlerine uyumsuz şeyler değildir.
Oil and cattle are not incompatible.
Uyumsuz çiftlerin en alasıyız.
We're the original odd couple.
Gerçeklerle uyumsuz olan ne varsa.. ne kadar hoşlansak da... ya revize edilmeli ya da devre dışı bırakılmalıdır
Whatever is inconsistent with the facts no matter how fond of it we are must be discarded or revised.
Bunların hepsi beş para etmez ve uyumsuz kişiler.
They're all pathetic social misfits.
Ne uyumsuz bir grup!
What a motley bunch!
Uyumsuz olma.
Don't get mentally irregular.
- Sadece uyumsuz olma.
- Just don't get irregular.
Evet. Uyumsuz, değil mi?
Mentally irregular, right?
Ayrıldığımızda bir grup uyumsuz insan oluruz.
When we're apart, we're just a bunch of social misfits.
Alıntı yapıyorum : "Ranger JJ McQuade vahşi, modası geçmiş, uyumsuz... günümüz Ranger'larının yaşayan abidesidir"
I quote : "Ranger JJ McQuade is a walking symbol of the brutal, uncooperative, obsolete and discriminatory nature of Rangers today."
Ritimler uyumsuz.
The rhythms are syncopated.
Sesler yankı yapıp başka uyumsuz seslerin çıkmasına yol açıyormuş.
All sounds make an echo, and many sounds create inharmonious effect.
Uyumsuz renkte giysiler giymiş kişilerle konuş.
Have conversations with people whose clothes are not color coordinated.
Ya da bazen uyumsuz şeyleri birleştirebilirsiniz.
Or sometimes you can combine several ways to say goodbye that don't seem to go together like,
Söyleyeceklerim kulağa nahoş gelebilir ama bana kalırsa bir Direnişçi olmak uyumsuz olmak demekti.
You can't imagine a real Resistant being a full-fledged minister, or a colonel or a businessman.