Uyuşuk Çeviri İngilizce
569 parallel translation
Düzensiz kesikli harflerle yazıyor olması ise.. .. tembel ve hatta uyuşuk bir karaktere sahip.. .. olduğu şeklinde yorumlanabilir.
The partially disrupted and uneven style of his other handwriting is in its interpretation a form of acting that to everyone else would take on the face of indolence, even lethargy.
- Hey, uyuşuk, ayağını yerde tut.
- Hey, slug, keep your feet on the ground.
Hadi, uyuşuk.
Come on, slowpoke.
Şimdi, uyuşuk olma, Sezar.
Now, giddap, Caesar.
Ceza vermeye mi geldin uyuşuk oğluna? Vaktini, kafasını kötü kötü kullanıp yüce buyruğunu geciktiriyor, değil mi oğlun?
Do you not come your tardy son to chide, that, lapsed in time and passion, lets go by the important acting of your dread command?
Bu sabah biraz uyuşuk gibi. Onun bu halini seviyorum.
He's kind of dopey this morning.
Benim greyfurt soymam, senin yarı uykulu, uyuşuk halde orada oturman gibi.
Me fixing grapefruit, you sitting over there dopey, half asleep.
Hadi gel uyuşuk.
Come on, dopey.
Hadi uyuşuk.
Come on, slowpoke.
Kuru mevsimde, nehirin su seviyesinin düşük olduğu zamanda, uyuşuk mandalar, bahçe duvarımızın hemen dibinde otlardı.
In the dry season, when the river was low... lazy buffalo grazed just outside our garden wall.
Guy Haines sakin bir oyuncu neredeyse uyuşuk.
On the other hand, Guy Haines is a quiet, methodical player almost lackadaisical.
Uyuşuk dünya hayal kurarken...
While the drowsy world is dreaming'...
- Uyuşuk mu!
- Busy body.
Böyle uyuşuk gidersek pek şansımız olmaz.
On the dead run we don't have too good a chance.
Kirli işlere bulaşmış, uyuşuk polissin!
A dirty, lying cop!
Sizi uyuşuk hödükler!
You lazy louts!
İşe başlayın, sizi tembel, işe yaramaz uyuşuk herifler!
Get to work, you lazy, worthless, prying scum!
Ayıp yani! Bu Hastings de çok uyuşuk, bir türlü haber veremedi, gelecekler mi gelmeyecekler mi öğrenemedim.
Fie, what a slug is Hastings... that he comes not to tell us whether they will come or no.
Sen ve diğer başkanlar bu kadar taraflı ve uyuşuk olmamış olsaydınız Pataki gibi adamlar şimdi size katılmış olur ve ayrılmazlardı.
If you and the other leaders werert so partial and sluggish, men like pataki would join now and not leave!
Geçen hafta yediği akşam yemeğinden beri biraz uyuşuk.
She's a bit sluggish since her dinner last week.
- Uyuşuk seni!
- Slowpoke!
Uyuşuk lanet aptallar! Orduya itaatsizlik edemezsiniz!
Dopey blasted fools, you can't buck the army.
Seni uyuşuk yaşlı.
Well, you old mummy.
Kalk bakalım uyuşuk herif!
Up you get, you sloth!
O zamandan beri, uyuşuk, hissiz, sanki kalbime uyuşturucu vurulmuş gibi.
Ever since then, numb, no feelings, like my heart was shot full of Novocain.
Kalk da şuna bak! Haydi seni uyuşuk şey kalk artık!
Come on, sleepyhead, get up!
Uyuşuk yaşlı herif.
Some dopey old man.
İşte bu yüzden o yaşlı, uyuşuk herif hırtın teki.
That's what he is - some dopey old man - a gleep.
Bu Meksikalı uyuşuk için yeterli olduğunu mu düşünüyorsun?
You think this little Mexican geezer's had enough?
Uyuşuk görünümleri için kusura bakmamanızı rica ediyorum, Ancak onları koşullandırdım, ya da, Amerikalıların yeni tabiriyle, beyinlerini yıkadım... Öyle ki, şu an New Jersey'de bir otelin lobisinde,
I must ask you to forgive their somewhat lackadaisical manners, but I have conditioned them, or brainwashed them, which I understand is the new American word, to believe that they are waiting out a storm in the lobby of a small hotel in New Jersey
Haydi Courtney, seni tembel uyuşuk!
Come on, Courtney, you lazy loafer!
"Bomboş tarlalarda uyuşuk..."
" as if I were approaching some frozen region...
Bunların hepsi, terbiye edilmemiş ve uyuşuk.
Undisciplined and shiftless, the whole lot of them.
Hayır, çünkü diğer kızlar hep aptal ve uyuşuk.
No, because the other girls are mean and sneaky
Uyan uyuşuk, miskin yaratık.
Wake up, you idle, great slob!
Uyan miskin, uyuşuk mahluk!
Wake up, you lazy, legal layabout! Get up!
Seni piç kurusu, uyuşuk dolap beygiri!
You whoreson malt-horse drudge!
Şu aptal, uyuşuk orman serserisi.
That shiftless, stupid jungle bum.
Belki de uyuşuk bir adamdı.
Maybe he was slow.
Uyuşuk davranışlarına dikkat edin.
- Eddie. - Notice how lackadaisical their manner is.
Ama önümüzdeki altı ay, bu uyuşuk tatil kasabası soğuk ve karlı Güney Kutbuna dönüşecek.
But for the next six months, this sleepy Devonshire resort will be transformed into the blizzard-swept wastes of the South Pole.
Seni uyuşuk yapmasın diye.
He thought it might make you drowsy.
Haydi, uyuşuk.
Come on, slow coach.
Kımıldasanıza! Uyuşuk şeyler!
Move, will ya, you lazy bunch of greasers!
Şimdi, uyuşuk!
Now, you sod!
Sence bunu nasıl başaracaksın, uyuşuk, kasabadaki yüksek okula giderek mi?
How do you suppose you're gonna do that, wishy-washy, at J.C.?
Seni uyuşuk aşağılık.
You dopey sonofabitch.
Şuna bak... Tam bir uyuşuk...
Look at her... totally numb...
Ayaklan hadi, uyuşuk herif.
Lay off, Schulz.
Kendini uyuşuk hissettiğin zaman...
You feel yourself getting drowsy- -
Kendimi hiç uyuşuk hissetmiyorum.
I never feel drowsy.