Uzanın Çeviri İngilizce
1,316 parallel translation
Uzanın, ve kızlar yüzünüzden 20 yıl alsınlar.
Lie down, the girls will take 20 years off your face.
Uzanın ve rahat olun.
I tightened the valve. Just lie back and relax.
Şimdi uzanın.
Now, lie back.
Lütfen uzanın.
Please lie down.
İsterseniz uzanın.
Feel free to lie down.
Ta gökyüzüne kadar uzanın.
Reach, reach all the way up into the sky.
Kanepeye uzanın ve belden aşağı soyunun.
Lie down on the couch, and strip from the waist down.
Silahlarınızı bırakıp yere uzanın.
Drop the weapons and get down on the ground.
- Bayım. Uzanın, ben doktorum.
Lie down, I'm a doctor.
Tamamen soyunun ve şuraya uzanın.
Strip naked and get on the probulator.
Şimdi, lütfen uzanın.
Now, please lie down.
Uzanın.
Lie down.
Uzanın!
Reach for it!
Uzanın
Reach.
Himalaya'nın buzlu tepelerinin oldukça aşağısında sıcak, astropikal vadinin tadını çıkaran Nepal'in başkenti Katmandu şehri uzanır.
Far below the icy peaks of the Himalaya... lies the capital of Nepal, Katmandu, basking in a warm, subtropical valley.
Sakın kımıldama. Uzan.
Don't move a muscle.
Ha, bak! Gece sigara içmek istersen çukurun dibinde sırtüstü uzanırsın.
Oh, yeah, you wanna light up a cigarette at night, lay on your back at the bottom of the hole.
Tam olarak krallığınız nereye kadar uzanır?
Where exactly do your loyalties lie?
Kimi zaman, öyle uzanıp da bacaklarını ayırdığında cinsel organı bana ağzından daha anlamlı geliyor.
Sometimes, when she's lying there, legs apart, I find her cunt more expressive than her mouth.
Beklemek korkunçtu, sevişmeyi bırakmasını beklemek her dakika içerideki manzarayı gözümün önüne getirmek kazağını çıkarışı, çıplak kalışı, yatağa girişi adamın üzerine uzanışı, orgazma ulaşması.
Waiting was horrible, I was waiting for her to stop making love, every minute I pictured the scene inside, she takes off her jumper, naked, goes to the bed, she's on him, she comes.
Ve lisedeyken bu yatakta uzanırdın...
And during high school you would lie in this very bed...
Bizden bir sayı çaldın! Sanki skorborda uzanıp sayımızı siler gibi çaldın.
You stole the run from us just as if you'd reached up and tore it off the scoreboard!
Yazın şurada gördüğünüz yere uzanır. Çok çabuk hareket eder. Kırlangıçlar göletin üst kısmında su içmeye gelirler... ve kedi havaya sıçrayıp avını yakalar.
The spot you see along here, she lays in there in the summer time, and the swallows zip along, come down to along the top of the pond to drink, and she just leaps up and grabs them clean out of the air
- Hayır, uzanırsan uyuya kalırsın.
- Uh - huh. You lie down and you'll go to sleep.
Hemen her gün, hatta Cecilia'ya göz kulak olmazken bile Lux bir havluya uzanıp mayosuyla güneşlenirdi. Bu da bıçak bileyicisinin ona 15 dakikalık bedava bir gösteri sunmasını sağlardı.
Almost every day,..... and even when she wasn't keeping an eye on Cecilia,..... Lux would suntan wearing a swimsuit..... that caused the knife sharpener to give her a 15-minute demonstration for free.
Fakat bir keresinde soğuktan ölen şu evsiz kadını görmüştüm... sadece orada kaldırımda uzanıyordu.
But I did see this homeless woman who froze to death once... just laying there on the sidewalk.
Uzanıp, sırlarını söylüyor ve kurtuluyorsun.
You lie down, confess your secrets, and you're saved.
Moses : Orada, hemen diğer tarafta hiçbir hayvanın aç kalmadığı krallıkta uzanıyor.
Up there, just on the other side of that cloud, lies the kingdom in the sky.
Uzan, yarın annenle Prag'a gidiyorsun.
Run along, you're going to Prague with your mother.
Onunla bir kitapçıda aynı anda Balzac'a uzanırken mi tanışacağını sanıyorsun?
You think you'll just bump into him?
Ne zaman dünyaya duyduğum ümitsizlik İc ¸ imde büyüse Uzanır yatarım bütün güzelliğiyle Suda dinlenen ördek Ve balıkçılın yemlendiği yere.
When despair for the world Grows in me I go lie down where the wood drake Rests in his beauty on the water and the great heron feeds.
Bir an için, huzurun içine uzanırım dünyanın ve özgürüm.
And for a time, I rest in the peace Of the world and am free.
Hatta bu tedavinin elle yapılanı Hipokrat'ın zamanına dek uzanır. Orta Çağ'da ve 1890'larda, olayı hızlandırmak için vibratörün icat edilişine kadar da kullanıldı.
I believe the manual version of this treatment dates back to Hippocrates, and was attested to until the Middle Ages, up to the 1890s, when the vibrator was invented.
Ben de geriye uzanıp hayalarını yakaladım sıktım ve kaçtım. Tıpkı şimdi yapacağım gibi.
So I reach back, grab his cojones, and jerk, and tear ass out of there, like I'm fixing to do now.
- Kadın uzanır ve..
- The simple girl.
Beni istediğini biliyordum çünkü "uzan ve beni öp" için ona yaklaşırken, yanlışlıkla, aslında bilerek ufaklığının kımıldadığını hissetmiştim.
I knew he wanted me, because during my lean-in-and-kiss-me-goodnight move I'd accidentally, on purpose felt his pop-up-and-say-hello.
Bu beyefendinin bira tapasının geçmişi yüzyılın başlarına kadar uzanıyor ve açıkçası hiç yıkanmamış gibi duruyor.
This gentleman's beer tap dates back to the turn of the century.... and remarkably, seems to have never been washed.
"Beaches'ın Yapımı" kitabına uzanırken ellerimiz dokundu.
Our hands touched as we reached for a copy of "The Making Of Beaches."
Meydanı dolduran kalabalığın ucu 52. caddeye kadar uzanıyor.
That is that X-shaped thing I was talking about before.
Pterosaurların kanatları ince zarlı deridir. Önkollarının parmakları arasında gerilerek uzanıp, arka bacaklarının dibine kadar devam eder.
Pterosaurs'wings are thin membranes of skin that stretch from elongated fingers on their forelimbs to the ends of their hindlimbs.
Boulder'dan dönerken, Chapman'dan öğrendiklerimi düşünüyordum. Güneş tacının Güneş sistemi boyunca uzanıp her şeyi doldurduğu fikri.
I was thinking about what I had learned from Chapman, that the corona extends out through the solar system.
Bilinmeyen topraklardan geçerek Altın bir sunağa uzanır
♪ Through Terra incognita To a golden shrine ♪
Bugün... kutsal antik çağlara uzanıp... güçlü Kartaca'nın ikinci yenilgisini... senin için yeniden canlandırıyoruz!
On this day we reach back to hallowed antiquity to bring you a recreation of the second fall of mighty Carthage!
15 milyon yıl önce, denizler Asya'dan Avustralya'ya kesintisiz uzanıyordu ama dalgaların çok aşağısında çok büyük yeryüzü katman parçaları hareket halindeydi.
15 million years ago, seas stretched unbroken from Asia to Australia but deep below the waves huge pieces of the earth's crust were on the move
Dağın eteğinden başlayıp buradaki nehir kaynağına ve Ohio Nehri'nin öteki ucuna uzanıyor.
It skirts the mountain and then extends down towards the headwater here and right across to the far bank of the Ohio River.
Bir saniye uzanır mısınız Herr Schreck?
And for your lean in, please, Herr Schreck. Thank you.
Yatakta uzanırdım öylece... babanın annene akordeon çalışını dinlerdim.
Just lying in bed listening to your father play the accordion for your mom.
Uzanın.
Will you lie down?
Buna "İnek Şekli" deniyor. Kadın öne doğru uzanıyor. Elleri yerde, erkek de arkasında.
It's called the Congress of the Cow where the woman is bent over, the hands are on the floor, the man is behind.
Onların soy ağacı, 16.yüzyıla kadar uzanıyor.
Their family-tree goes back to the 16th century.
Dahası var... gecelerini paylaşmak isteyen biri var ve günler asla uzamayacak hayatın titrek ışıklar altında uzanıyor ve kimse kim olduğunu bilmeyecek.
There ´ s more... someone who wants to share your nights and your days will never get far your life lies behind in the flickering lights and no-one will know who you are.