Uğraşıyoruz Çeviri İngilizce
1,557 parallel translation
Çok vaktimiz varmış gibi ölülerle uğraşıyoruz.
Let's spend a couple of hours worrying about another dead body in this hellhole.
Bunun üzerinde uğraşıyoruz, John.
We're workin'on it, John.
Biz tutumuş Jersey'deki bu bastıbacakla uğraşıyoruz ama.
And we got this other pygmy thing over in Jersey.
Her gün uğraşıyoruz.
We plan to practice every day.
Hâlâ uğraşıyoruz.
Back to scrambling.
Hala uğraşıyoruz.
We are still a work in progress here.
Peki neden bununla uğraşıyoruz?
Then why are we doing this?
Sizi suçlamıyoruz sadece bu suçun ortaya çıkması için uğraşıyoruz
We're not accusing you of anything Ms. We know this is hard for you. But we need your help to solve the crimes.
- onun için uğraşıyoruz.
- We're working on it.
Kral ve ben balayımızda sizin sorunlarınızla uğraşıyoruz ve krallığınıza değer veriyorsanız, onu dinleyeceksiniz çünkü şu anda size yardım edebilecek tek kişi o.
The King and I have taken on your cause on our honeymoon, and if you value your Kingdom, you will listen to him, because right now he's the only one who can help you.
Bu, Londra'daki o cesur ruhlar oturma odalarından savaş yönetirken pis işlerle biz uğraşıyoruz demek.
We do the dirty work while those brave souls in London fight a battle from their drawing rooms.
- Onun için uğraşıyoruz.
That's, uh, why we're on the the purpose.
Uğraşıyoruz efendim.
Uh, we're trying, sir.
- Olive! Dwight ve boş tabutlarla mı uğraşıyoruz yoksa?
Are we talking about Dwight and those empty coffins?
Hepimiz uğraşıyoruz.
We're all working through it.
- İşte yine havlu işiyle uğraşıyoruz.
- Here we go with the towel thing again.
Biliyorum anne, uğraşıyoruz, ama zorlayarak olmaz bu işler.
but you can't force it.
Siz kendiniz demiştiniz ki, gezegenin yüzeyindeki en keskin zekâlı insanlardan bazılarıyla uğraşıyoruz.
You said that we were dealing with the most brilliant minds on the planet.
He ne ise, burada tamamen yeni bir şeyle uğraşıyoruz.
Whatever it is, we're dealing with something entirely new here.
Uğraşmaya uğraşıyoruz.
Well, we're trying to be trying.
Dolandırıcılarla uğraşmıyoruz. Katillerle uğraşıyoruz.
We're not dealing with con artists, we're dealing with murderers.
- Yo, biz de ona uğraşıyoruz.
No, and we've been on him hard.
- Uğraşıyoruz.
- Keeping busy.
İki gündür buradan çıkmak için uğraşıyoruz.
Now we're fighting for the past two days to get out of it.
Amerikalılar oraya daha yeni bir hava üssü kurdular.Neden uğraşıyoruz?
Where the Americans just happen to have an air base. Why do we bother?
"Burada büyük tarihi bir karışıklıkla uğraşıyoruz, binlerce yıl öncesine dayanan mülkiyet haklarıyla."
Well, we are dealing with great historical complexity here, with ownership rights that go back thousands of years...
- Mesajı çevirmeye uğraşıyoruz.
-... however, working on a translation.
Elektromanyetik dalga kontrolünü yeniden kurmaya uğraşıyoruz. Ancak onu tasarlayan kişinin, onu korumaya çalıştığına inanıyoruz.
We're trying to reestablish microwave control, but we believe the guy who built her is trying to protect her.
Uğraşıyoruz.
We're working on it.
Doğru şeyi yapmaya uğraşıyoruz.
Just trying to do the right thing.
O zaman akıl sağlığını gayet güzel maskelemiş bir sosyopatla uğraşıyoruz demektir ama istatistikler aksini söylemekte.
Then we're dealing with a sociopath with a well-constructed mask of sanity. But the stats are against it.
Elimizden gelenin en iyisi için uğraşıyoruz.
Look, man, we're trying the best we can.
- Sadece bu faksla... - Uğraşıyoruz, irtibatçı.
We're on that too, liaison.
Bilirsin, Sanırım bir kombinasyon problemiyle uğraşıyoruz - ilgilenir misin?
You know, I suspect we're looking at a combinatorics problem - would you mind?
Şuan uğraşıyoruz, sadece biraz zaman alacak.
It's in the works ; it's just going to take some time.
Video görüntülerini elde ettik ses içinde uğraşıyoruz.
Okay, we've already got video. We'll lay in the audio.
Bilmem farkında mısın, senin yarattığın karışıklığı temizlemek için burda canımız dişimizde uğraşıyoruz.
You know, we have all been busting our asses to try to save this company out from under the mess you made.
Hepimiz, zar zor ayakta kalmaya uğraşıyoruz ve hepimiz yalnız olduğumuzu düşünüyoruz.
We're all just barely holding on, and we all think that we're alone.
Tam olarak neyle uğraşıyoruz, Vincent?
What exactly are we dealing with here, Vincent?
Tam 6 yıldır bu yasa için uğraşıyoruz .. ve hala meclisten geçiremedik..
We've been working for six years and it still hasn't passed.
Bir saatlik dersin 45 dakikasında disiplin için uğraşıyoruz.
An hour class demands 45 minutes of discipline.
Boyumuzu aşan işlerle uğraşıyoruz.
Look, we're messing with stuff we don't understand.
Çok uğraşıyoruz ve bir şey değiştirmiyoruz.
We try so hard and we don't change a thing.
- Bunun için uğraşıyoruz.
- Already in motion.
Kesinlikle bir çeşit bulaşıcı şeyle uğraşıyoruz, virütik, mantar ya da bakteriyolojik, parazit ve proteinle ilgili olabilir, bilmiyoruz.
We're obviously dealing with some kind of infectious agent, whether it's viral, fungal, bacteriological, parasitic or prion, we just don't know.
- Neyle uğraşıyoruz? Andromeda'nın kimyasal bileşimi.
So what are we looking at?
Tezo sırra kadem bastı biz de Noel sabahı bu pislikle uğraşıyoruz.
Tezo's gone with the wind... and we're out here doing this shit on Christmas fucking morning.
Bilgisayarda biraz uğraşıyoruz ve buradan kurtuluyoruz.
All we got to do is that little B and E, and... we're out of here.
Küflü bir bodrumda cesetle uğraşırken karşılaşıyoruz.
Chance meeting in a moldy basement over a corpse.
Zamana karşı yarışıyoruz, sen orada nelerle uğraşıyorsun ya!
I need this! What are you doing there?
Napayım sağda solda takılıp, önemsiz işlerle uğraşıyoruz.
Me and Jesus