Vanishing Çeviri İngilizce
404 parallel translation
Dünya yalnızca kaybolmakta olan bir yıldız gibi.
Earth is only like a vanishing star.
Ben nesli tükenmekte olan bir türe aitim.
The trouble with me is I belong to a vanishing race.
Kaybolan Kadın.
- The Vanishing Lady.
Az yağlı bir krem.
That's vanishing cream.
Bu ise az yağlı krem temizleyicisi.
This is a vanishing - cream remover.
Kaçak Amerikalı!
The vanishing American! Finally!
Biraz dolambaçlı olmaz mı? O zaman ben dolanmadan mevzuya gireyim.
I know about your little Christian hostage vanishing.
Dalgalar gibi yok olacağım.
Vanishing like whitecaps.
"Vera'nın Yok Olan Giysileri."
"Vera with the Vanishing Veils."
Şimdi ben, bu gecenin öyküsünü izlerken, kaybolan Amerikalıyı taklit ettikten sonra, geri döneceğim.
I shall now emulate the vanishing American while we have tonight's story, after which I shall paddle back.
Hiç farkına vardın mı? Son günlerde eskisinden daha fazla insan kayboluyor.
Have you noticed that more people are vanishing nowadays than ever before?
İyi akşamlar, güzel yüzlü bayan.
Good evening, my almost-vanishing lady.
Juan'ı iyi tanırdım. Türünün son örneğiydi. Her şeyin yok olmasını isteyen radikal bireycilerden biriydi.
I knew Juan well ; a specimen of a vanishing race rabid individualists who want everything to be destroyed
Yaşlı Strangways'in böyle ortadan kaybolması şaşırtıcı değil mi?
Curious, old Strangways just vanishing like that. Or is it?
- Ben nesli tükenen bir türüm.
- A vanishing breed, that's me.
Seni yeterince uzun süre oyaladık. Venta Quemada'daki ilk gecenin verimli olduğundan emin olmak istedik. Yok olmakla karşı karşıya olan Gomolez soyunun tek erkek varisi sensin çünkü.
We've been toying with you long enough to make sure that your first night in Venta Quemada will be fruitful for the Gomelez family, as you are the only male heir to our vanishing line.
Belki biraz tuhaf gelecek ama, Mrs Kennicut, Ben bir ahlakçıyım - tükenmekte olan bir tür, dediğim gibi.
Oddly enough, Mrs Kennicut, I am a moralist - a vanishing species, so I'm told.
Bugün, soyu tükenen bir ırka bakacağız.
Today, we look at a vanishing race
Doğanın yok olması hakkında mı konuşalım?
You wanna talk about the vanishing wilderness?
Çok fazla eski moda yağsız kreme benziyor.
It sounds too much like old-fashioned vanishing cream.
Kayboluşunuzla, hayatımdan bir parça götürdünüz.
In vanishing, you've taken a bit of my life...
Bize iyi bak, soyumuz tükenmek üzere.
Take a good look at us, we're a vanishing breed.
Güneş ışınları batıdaki tepelerin arkasında kaybolmak üzere.
By now, the last golden streaks of the sunset are vanishing behind the western hills.
Önce iki tekne batırıldı, şimdi de balıklar yok olmaya başladı.
First two boats are sunk, now the fish are vanishing.
Bunu bana, üç ay ortadan kaybolduktan sonra yapmasından hoşlanmıyorum.
I don't like him doing that to me... after vanishing for three months.
"Soyu Tükenen Sibirya Kaplanı"
The Vanishing Siberian Tiger?
Söyledim ya "Soyu Tükenen Sibirya Kaplanı" adında bir kitap yazdım.
I wrote a book called The Vanishing Siberian Tiger.
Onları bize yemeğe getirirdi, sonra orada bırakıp, ortadan kaybolurdu.
Bringing them to our house for lunch then leaving them there, vanishing.
Varolmayan bir şeyden ortaya çıkar ve sonra da sonsuza dek yok olur.
Originating aimlessly out of nothing and eventually vanishing forever.
Kaybolan bir kuşağa aitsin.
You epitomise a vanishing generation...
Tatlım, annen yok olmakta olan bir türün son temsilcisi.
Sweetheart, your mother is the last of a vanishing breed :
Alternatif olarak daha kızıştırmak için, başı yukarı ve aşağı hareket ettirerek daha yoğun olarak emin, böylece penisinin ağzınızın içinde yokolmasını izleyebilir.
( Man ) Alternatively, or as things heat up, go for more intense sucking, moving your head up and down, so that he can watch his penis vanishing into your mouth.
Ve kaybolan tek sanayici o da değil.
And she's not the only vanishing industrialist.
Tam burada. " Kaybolan şeyler hakkında film
Right here. " Footage on the vanishing breed.
Gözden kaybolan şeyler dedin.
Vanishing breed. You did say vanishing breed.
- Ortadan kaybolan bir şey değilim.
- I'm not a vanishing breed.
Benim soyumdan.Yaptığı iş tükeniyor.
He's my vanishing breed.
Sırra kadem bastı.
Done the vanishing act.
Aramızdaki mesafeler kayboluyor her geçen gün daha da yakınlaşıyoruz.
"The distances between us are vanishing.." "we're getting closer to each other"
"Aramızdaki mesafeler kayboluyor..."
"The distances between us are vanishing.."
Gördüğün gibi, muhtemelen göğüsleri için senin yok edici kremini kullanıyor.
As you can see, she probably used some of your vanishing cream on her breasts.
Kaybolan uçaklar, hayvan sakatlıkları, insan kaçırılmaları.
Planes vanishing, cattle mutilations, human abductions.
Dağ keçisi kalmamış ama hâlâ geyik var yeşil ve mavi giderek soluyor.
We still see elk occasionally... but the blues and greens are vanishing and, uh, so on.
Verilmeyen bağışlar.
Vanishing grants.
"... ıssız bir sandalın tenha ufuklarda kaybolması gibi gidiyordu.
" going, vanishing, like a solitary boat on the lonely horizon,
Bir görüntü olduğuma inanmam için kaybolan bir pelerinden fazlası gerekir.
It will take more than a vanishing cloak to make me believe I'm a hologram.
Filipinler'in doğusunda ekvator yakınında bulunan uzak ada zinciri Palau, gözden kaybolan su altı dünyasına bilim adamlarının hassas bir gözlem yapmalarını sağlar.
The remote island chain of Palau located near the ecuator, east to the Phillipines Gives scientists a rare look at a vanishing underwater world
Yavaş yavaş umutlarım kayboluyor.
Little by little my hopes are vanishing.
Tüm görkemiyle bir geçmiş nehirde yok oluyor.
A whole splendid past is vanishing into the river.
Onbaşının Öyküsü Z.D.S.Çeviri..
THE VANISHING CORPORAL
türkçeye çeviren xxfreemanxx34
It's lonely watching the train leaving on the never-ending rail tracks How many turns do you have to make on the dusty journey? Quietly watching the train vanishing into the darkness