Verem Çeviri İngilizce
208 parallel translation
Vücuda hızla yayılan bir tür verem yüzünden ıstırap çekiyordu ve bir yıldan daha fazla dayanacak durumda değildi.
She was stricken with galloping consumption, and she had only held out for the space of a year.
Şey, Doktor kocam verem hastası.
Well, Doctor... my husband is consumptive.
Hızlı yaşayışın verem olma riskini ciddi anlamda artırıyor.
Your high living substantially increases your risk of TB.
Verem adamı sinsice yakalar.
TB can creep up on anyone.
5 verem hastası olan bir doktor köşeyi dönmüş demektir.
A doctor with five TB patients is riding a gravy train.
Bak bakalım, verem miyim, değil miyim?
See if it's TB or not.
Gel gelelim içindeki verem mikrobu beni ilgilendirir.
But you see, that TB bacteria inside you is my business.
Ancak verem ; eski ve sinsi bir hastalıktır.
But TB is a tricky old disease.
- Evet, verem vakası.
- Yeah, TB case.
Doktor akılcı biçimde yaklaşırsan, verem hiç sorun değil.
Doctor, if you approach it rationally, TB's no big deal.
Sadece verem olarak görme.
It's not just TB.
Bu şekilde dolaşmaya devam edersen verem olacaksın.
You oughtn't to run around like that. You'll get consumption.
- Verem mi?
- Tuberculosis?
O da verem oldu ve sanatoryumdaydı.
She, too, has TB and was in the sanatorium.
Verem 3 günde tedavi edilir miymiş?
TB cured in three days?
Bunu uzun zaman önce yapabilirdim ama verem mikrobuna hasret değilim.
I could've done that long ago, but I've got no hankering for TB germs.
Kanser, verem, lepra ve biraz da grip vardı.
C? Cancer, tuberculosis, leprosy and some flu.
Gündüzleri de hemen karşıdaki Ulusal Verem Vakfı'nda çalışıyorum.
During the day I work at the National Tuberculosis Foundation over there.
Merhaba hırıltılı verem, bana grip bulaştırma.
Hello, you tubercular old wheezer, don't pass your flu on to me.
Köylülerin başına sürekli yeni talihsizlikler geliyor her sonbahar üç defa Tatarları açlık ya da verem vuruyor ve onlar hala, çalışıyorlar çalışıyorlar, çalışıyorlar. ... ve uysalca haç çıkarıyorlar.
New misfortunes constantly befall the peasant either Tatars three times an autumn, or famine, or plague and he still keeps on working, working, working meekly bearing his cross.
Verem annemi, ablamı, babamı, hepsini aldı.
The plague took them all : mother, sister, father.
Umarım kolera, kuduz ya da verem olursun da tahtalıköyü boylarsın!
I hope you end up in a graveyard with the cholera and the rabies and the plague!
Teşhisim veba, verem, yaşlılık ve umut yok.
My diagnosis is plague, tuberculosis, old age and no hope.
Verem oldun ve işinden ayrılmak zorunda kaldın.
You've had TB and were forced to give up your job.
Kara Ölüm, tifüs, kolera verem, hıyarcıklı veba.
1348... the black death, typhus, cholera, consumption, bubonic plague...
Son 25 yıldır şeker hastası. Verem, katarakt geçirdi. Yarım düzine muhtelif tümörü, ülseri, safra taşı ve dizinde su oldu.
During the past 25 years he's had diabetes, tuberculosis, cataracts, half dozen assorted tumours, ulcers, gallstones and water on the knee, all of which the doctors here at Stuyvesant have cured.
Verem, sana söylüyorum.
- Consumption, I tell you.
Verem var.
- Have consumption.
Verem olduğunu biliyormuş.
She knew she had tuberculosis.
- Verem.
- He's got consumption.
Ölüm sebebi ; verem.
Cause of death - consumption.
Verem bugünlerde Kristiania'da çok yaygın özellikle fakir insanlarda ve kalabalık bölgelerde.
Consumption is widespread in Kristiania nowadays especially amongst the poor and in crowded areas.
Ben bir Verem Derneği olan "Tüberkilaz" ın başkanıyım.
I'm with the Tuberculosis Association.
Verem olmuş gibi görünüyor.
Looks as if he had consumption.
Bunu yapmana izin verem- -
I cannot let you do this...
Verem.
A lunger.
Onu verem sanatoryumuna gitmeye ikna edersen... ve ödeyecek para da bulursa, beni ararsın.
If you can talk him into going into a tubercular sanitarium... and if he gets the money to pay for it, you give me a call.
Red dayım verem oldu.
It's Uncle Red. TB.
Verem mi?
TB?
Kadınlarsa verem koğuşundan. Ve ona minnettarlıklarını gösteriyorlar.
So, these poor women in the tubercular ward show him gratitude.
Evet, verem hastalığı üç haftada aldı onu.
Yes, a pneumonia took her in three weeks.
Hayır, verem hastası olduğunu ve sanatoryumda yattığını söyle dedim.
No, I told you to say you had TB and you was in a sanitarium.
verem, çok korkunç bir şey.
- Consumption, a terrible thing.
- Vishkower, verem olduğunu söyledi de...
- Vishkower said consumption.
Verem var bende.
I got TB. Wow, TB.
Verem oldum.
I get tuberculosis.
Sonra dizidekiler bende verem olduğunu söyleyerek, canlandırdığım karakteri bir sanatoryuma yolladılar.
And then the show told everyone I had T.B... and sent my character to a sanitarium in Tierra del Fuego.
Katerina İvanovna verem hastası.
Katerina Ivanovna is consumptive. She is dying.
Toplama kampında verem hastalığına yakalanmıştım.
I caught tuberculosis at the concentration camp!
Verem miydi?
Consumption, was it?
- Verem mi? Tanrım.
Jesus Christ.