Verity Çeviri İngilizce
294 parallel translation
Bay Verity.
Mr. Verity.
Bay Verity biraz abartır. Size verdiği her rakam 10 kat fazladır.
Mr. Verity does tend to exaggerate so every figure he gives you will be 10 times too high.
Dinle. "İkinci test maçını kazanma yolunda Avustralya'yı iki kere saf dışı bırakan İngiltere'de, Verity 14 kaleye 70 koşu yaptı."
Listen - - "Verity takes 14 wickets for 70 runs on a day when England bowled out Australia twice to win the second Test."
Hedley Verity de bunu en iyi yapan kişi. Sol kolu kıvırıp, sağlakları ters ayakta yakalatır.
And Hedley Verity is the greatest exponent alive, bowling left arm, the leg breakers to the right-handers.
Öyle bir günde Bay Verity 14 kalede 70 sayı yapmış.
Oh, yes. On such a day, M. Verity would consider, what, 14 for 70, a fair hole.
Kendisini büyük çapta bir ruh saymakta varlığında öyle eşsiz değerleri bir araya gelmiş görmekteyim ki bunları yanlız aynadaki benzeri yansıtabilir. Kim olur onu resmini çizebilir, kendi imgesinden başka.
In the verity of extolment, I take him to be a soul of great article and his infusion of dearth and rareness, as to make true diction of him his semblable is his mirror and who else would trace him, his umbrage, nothing more.
Yaşayan biriyle temas kurmayı başaramadık. Yalnızca bu mesaj ulaştı.
Now, we've been unable to verity life contact, but TDRS did receive this single transmission.
Hava yoluyla bulaşmıyor görünüyor ama... değişik canlılarda sağ kalabilmek gibi özel bir yeteneği var.
Now the bacteria doesn't seem to be airborne... but it has a unique ability to survive in a verity of enlivenments.
Gerçek.
Verity?
- Verity.
- Verity.
Bahse girermisin Verity?
Care to place a bet, Verity?
Bu bana onaylayan bir söz gibi gelmedi.
That feels to me less than a full verity.
Bay Swearengen'dense bağlılığımın size olduğunu mu söylememi isterdiniz, Bay Hearst?
Would you want me saying my first loyalty was to you, Mr. Hearst, or to verity instead of Mr. Swearengen?
Verity, yeni anneniz, Yale'daki en genç profesör.
Verity, who will be your new mom, is the youngest-ever full professor at yale.
Mutlu yıldönümleri, babama ve Verity'e.
And happy anniversary, Dad and Verity.
Bugün aynı soruyu Verity'e soruyorum,
This afternoon, I put the same question to Verity,
- Verity nerede?
- Where's Verity?
O sıralar Verity'i beceriyor muydun?
Were you fucking Verity by then?
" Bugün, ofisin önünden geçerken, babamı Verity'nin sırtını okşarken gördüm.
" Today, walking past the office, I saw Dad stroking Verity's back.
Verity ile arandakileri biliyorum.
I know about you and Verity.
Her şeyde Verity'i suçlayamazsın.
You cannot blame Verity for everything.
Verity.
Mr Raeburn?
Verity.
What's happened?
Verity.
I think he fainted and fell down the stairs.
Her şey yolunda.
Verity.
Kim olabilir acaba? Tabii, birisiyse. Sanırım hiçbirimiz Verity diye birini tanımıyoruz.
Mr... the German said the door was locked when they helped him back, and he had the key, so...
Verity, Forrester malikanesinde çalışan bir hizmetlinin kızıydı.
quite unusual.
- Ona, Arthur Hunt olduğu söylenmişti. Bahçıvan yardımcısıydı ve o daha bebekken ölmüştü.
I don't suppose any of us knows a Verity.
Gerçek babasının kim olduğunu asla söylememişti. Verity annesinin işine devam etti ama hırsızlık yaparken yakalandı ve kaçtı.
She was a novice at St Elspeth's, our old convent before the order moved to London after war.
Ne olmuş? Verity şimdi nerede biliyor musunuz?
But I sent him away in no uncertain manner.
Savaş sırasında, 1940 yazında da burada kalmıştınız. Saçmalama. Ben olduğumu nereden biliyorsun?
Verity was a housemaid's daughter at Forrester Grange.
Daffodil Tur, personelinin en iyi şekilde görünmesini ister. İyi bir uygulama.
Verity followed her mother into service, but she was caught stealing and ran away.
Verity, sağ bulmuştu onu.
I don't blame him.
Bana Michael'la birlikte kaçacaklarını ve onunla burada Medhurst'te Bonaventure Kayalıklarında buluşacağını söylemişti.
His name is Michael Rafiel. And I think he killed Verity.
Verity, Michael'a olan aşkını değil Tanrı'yı yeğledi.
- A German airman?
Forrester Grange, Raeburn, Verity?
And pray she did...
Verity, bu sabah üçüncü kez kaleye gelmiş oluyor.
That's Verity's third wicket of the morning.
Görmemesini sağlayabilir misin? Tabii.
How much verity was there in what she told mr.
Hayır, değilim.
My father, Sidney, was a watchmaker from Nottingham and my mother, Verity, was... Not at all, no.
Annem Verity ise aslında kendisi bir hemşireydi.
- Well, she was a nurse, actually. - Oh?
- Ben Verity değilim, Margaret'im. - Sen. Yatağına.
JUNIOR RIFIEL
Verity.
Old times'sake?
Belki de Michael'ın, Bay Raeburn'e tartışmasının nedeni Verity'ydi.
Quite.
Verity kim?
But... it's no longer here.
Haydi gel.
Margaret Lumley thought Raeburn was calling her Verity.
Verity.
- Who'd want to poison him?
Savaş sırasında, St. Elspeth'de yaralı askerleri barındırırdık. Hastanede daha fazla bir şey yapılamayan ve herhangi bir nedenle evlerine dönemeyen yaralı askerleri.
VERITY
Verity, resmi hastalarımızdan uzak bir yerde gizlice baktı ona. - Sonra birbirlerine âşık mı oldular?
There's a very pleasant riverside walk for those of you who prefer.
Gençlik aşkları güçlü olur.
Michael's aircraft was shot down and Verity found him alive.
Ama asla geri dönmedi.
Verity nursed him in secret, away from our official patients.
Verity'den de bir daha haber alamadık. - Kaybolduğunu bildirdiniz mi?
I remember the day she left.