English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ V ] / Vermis

Vermis Çeviri İngilizce

10,499 parallel translation
Birisi Bartholomew'in odasından çıkmasına izin vermiş.
Someone let Bartholomew out of his room.
Özgürlüğünü, kızının sana vermiş olduğu bir ayrılık hediyesi olarak kabul et.
Consider your freedom as a parting gift from a daughter to her father.
Bakın kimler ortalığa çıkmaya karar vermiş.
Look who decided to show up.
Apayrı bir davadaki bir sanığın... vermiş olduğu ipucu sayesinde Kathie Durst... 20 yıl sonra bir hatıradan fazlası haline geldi.
Two decades later, Kathie Durst is suddenly more than a memory, thanks to a tip from a defendant in an unrelated case.
Beni korumak için düşmesine izin vermiş.
She let him fall to protect me.
- Tüm silah sistemlerine erişim vermiş.
Yes. Giving them access to all the weapon systems.
Birlikte ders çalışıyorlarmış Josh ona bir içecek vermiş. Malee'nin uykusu gelmiş.
They were doing homework... and Josh gave her a drink.
İlaç vermiş olmalı.
I must have been drugged.
Görünüşe bakılırsa aslanlar radyatöre zarar vermiş.
It seems that the lions got to the radiator.
Yanlış bir mesaj vermiş olurum.
It would send the wrong message.
Çok sıkı bir kadın olan eşi onu ele vermiş.
On him. She's prominent in the community, Comes from a lot of money,
Ona bir köpek vermiş.
Okay, then let's just throw him in prison.
Pritty sana unutamayacağın bir şey vermiş, ben de şimdi aynısını yaparım sana.
Pritty gave you something to remember him by. Now I'll do the same.
Sanırım zararın çoğunu kayıp olan kişi vermiş.
I think our missing friend here caused most of the damage.
Ama dünya çapında ortaya çıkan olaylar gösteriyor ki, hayvanlar "Artık yeter." demeye karar vermiş.
But a series of recent events seem to suggest all across the globe animals have decided : no more.
Yorumlarıyla size zarar vermiş.
Who she hurt with her reviews.
Gecenin bir vakti ahşap işi yapmaya mı karar vermiş?
Late night hankering for woodwork?
"Grubumuz öyle yönetilemez" dedim ama kararını vermiş.
I told him our group can't operate like that. But his mind's made up.
Niçin ebeveynlerin sana böyle bir isim vermiş ki?
Why on earth did your parents call you that?
Victor, Alex'i Christoph'ı izleme işine vermiş.
Victor put Alex in Christoph's trail.
Apollo ona kehanet hediyesini bahşetmiş onunla yatmayı umuyormuş ama Cassandra onu reddettiğinde ona hiç inanılmama lanetini vermiş.
Apollo gave her the gift of prophecy, hoping to sleep with her, and when she refused, he gave her the curse of never being believed.
Çünkü Jenna çok istediği halde Marc onunla seks yapmamaya karar vermiş.
Because marc chose not to have sex with jenna Even though she was more than willing.
Efendim, patlama sonarın soğutma sistemi üzerindeki birkaç boruya zarar vermiş.
Sir, the torpedo blast ruptured several pipes in sonar's cooling skid.
- Görünüşe göre bu akşam yapmaya karar vermiş.
- Looks like tonight's the night.
Beni aramış olabilir ve ben de ona bazı bilgileri vermiş olabilirim. Ve sonrasında o da helikoptere evet demiş olabilir çünkü şu an yolda geliyor.
She may have called me and I may have briefed her and she may have said yes to the chopper because it's definitely on its way right now!
Bu akşam yayınlayacağına dair söz vermiş burada.
Here he promised to post it tonight.
İlmekçiler Program'ından biri vermiş.
Someone from inside the stitchers program gave it to him.
Charlie ona izin vermiş.
Charlie gives Albert the green light.
Fakat o da biliyordu ki eğer böyle bir şey yaparsa Amerika mafyasının kontrolünü Gambino'ya vermiş olurdu.
But he knows if he does, he's effectively giving Gambino control of the American Mafia.
Dün gece kilise 12 saat hizmet vermiş.
The church held a 12-hour service last night.
Garrison Boyd'u öldürünce sessiz kalması için ona büyük bir ödeme sözü vermiş olmalısın.
Once he killed Garrison Boyd, you must've promised him a pretty big payday to keep him quiet.
Yargıç salıvermiş.
The judge let him go.
Yukarıda kafa kafaya vermiş üç dahi var.
You have three geniuses up here putting their heads together.
Williams saati ona vermiş.
[Gunshots]
Kadın havayolunu kendisini hatalı bir oylama sonucu işten çıkardığı gerekçesiyle dava etmiş ve geçen hafta mahkeme Oceanic Havayolu lehine karar vermiş.
She filed a wrongful termination suit accusing the airline of blackballing her, and last week the judge ruled against her in favor of Oceanic Airlines.
Ripon'da bir numara vermiş.
- Then there's a Ripon number. - Oh.
Fakat korkarım o kararını vermiş.
But I'm afraid her mind remains made up.
Bakım sırasında da kasayı ateşe vermiş.
And he torched open the safe during overhaul. Yeah, they couldn't pin it on him,
Evlenmişler, sonra da iç savaş patlak vermiş.
He couldn't get her out of the country.
Bu adam sana bir çare vermiş sen de kaçmışsın.
This man gave you a solution and you ran.
Seni alarak doğru bir karar vermiş miyim öğrenmeliyim Sackler.
I have to know I've made the right decision taking you on, Sackler.
- Biliyorum ama Gentry'in dediğine göre, Societal, kendi askerlerimizi kovmamız konusunda sessiz kalması için para vermiş ona.
I know. But Gentry told me Societel paid him to keep quiet about firing on our own troops.
Peter doğru bir karar vermiş.
Peter's got the right idea.
O kararını vermiş.
He's made his decision.
Maya bu adamın kız kardeşi, Onun buraya ziyareti geleceğimin zaten benim için karar vermiş olduğunun bir hatırlatıcı şeydir.
Maya is this man's sister, and her visit here Is a reminder that my future has already been decided for me.
Bana oyuncak ayı vermiş miydin?
Did you give me a bear?
İçinizden biri bana ayıcık vermiş miydi?
Did anyone give me a toy bear?
Joshua'da aynen karşılık vermiş.
And Joshua smiled back.
Bir kaç insan olayı görüp, haber vermiş.
couple people saw it, called it in, nobody got a name.
Sonradan gizli polis olduğu anlaşılan bir arkadaşına onlardan vermiş.
Gave some to a friend who turned out to be an undercover cop.
Serbest bıraksın diye Malloy'a para vermiş.
He paid him more to let him go.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]