Vest Çeviri İngilizce
2,134 parallel translation
Bay Shue? Öncelikle, yeleğiniz çok şirin.
First of all, that vest is very cute.
Tahminimce şov o gece biter ve ben de otobüse atlayıp ertesi günü yeleklerime kavuşabilirim. Will, yapma.
I'm guessing we close that night, then I'm back on a bus... back to my vest the next day.
Beni çelik yelek giymem için ikna etmişlerdi ve diğer kurşun omzumu sıyırdı.
They convinced me to wear a bulletproof vest. - The other bullet grazed my shoulder.
Soğuk bir kıştı, hem de iki yelek ayarında soğuktu.
It was a cold winter- - two-vest cold.
Sadece bir. Yaparsan o yelek sende kalacak.
One, and you get to keep that vest.
Çok tedbirli davranıyor ama... mutlu değil.
She plays it close to the vest, but, um, she's unhappy.
Tozu yelek sayesinde püskürtüyorlar.
The vest would allow them to spread the powder themselves.
1. şüpheli öldü fakat yeleği giyen o değil.
Suspect one's down, but he's not wearing the vest.
Smokin giyiyorum üstelik altımda gömlek yok.
I'm wearing a tuxedo vest with no shirt on underneath.
Ve ah, smokinim açıldı.
And, oops, my vest popped open.
Serge ise havlusunun altına çelik yeleği ile silahını sokuşturamayacak.
Serge won't be able to wear his Kevlar vest or his machine pistol on him under his towel.
Kurşun geçirmez yeleğin arkasında dur, ayrıca yaraya baskı yapmayı da sürdür.
All right, stay behind this vest and keep the pressure on that bleeding.
İki sağlık görevlisi daha istiyorum. Sorun yok.
One female in a CSI vest.
Kartlarımı kimseye göstermem, hele paramı asla. Tabii tabii, evet.
I hold my cards close to the vest and my cash even closer.
Diyeceğim o ki Memur Davis çelik yelek giydiği için şanslısın ve ona sıkılan kurşun örneği Tina Vincent'ı öldüren kurşunla aynı silahtan çıkma.
You know something... you're lucky Officer Davies was wearing a vest... and that the slug we took out of it was a match to the bullet that killed Tina Vincent.
Sadece yeleğini çıkar.
Just get your vest off.
Yeleğini unutma evlat.
Don't forget your vest, kid.
O zaman yeleği var demektir.
Then that means he's wearing a vest.
Yeleğine isabet eden bir kurşun...
One bullet hit her vest...
Ne zamandan beri bir Baş komiser fazla mesaide yelek giyiyor?
Since when does a superintendent wear a vest off the clock?
Yeleği bana Antoino giydirdi.
Antonio made me put on his vest.
Hepiniz can yeleği mi giydiniz?
Did you all wear the bulletproof vest?
Hayır, buraya tek başıma geldim. Çünkü ofisteki diğer herkes bankadaki Bobby Green ve patlayıcılı yelek giyen diğer çocukla uğraşıyor.
No, I came down here all by lonesome'cause everybody at the office is out fooling around with Bobby Green at the bank and that guy with the... the bomb vest.
Yelekte kaldı, yelekte.
Vest caught it, the vest.
Diğeri çelik yeleğe isabet etmiş.
Other shot hit the vest.
Arabadaki giysilerini ve yeleğini getirdin mi? - Evet. - İyi çünkü hemen duş alıp biraz önce öğrendiğim cinayeti...
Look, did you, uh, did you bring your suit and vest in the car?
Yeleğe rağmen vurulmayı başardım.
Even with a vest, I still fucking get shot!
Güzel yelek.
Nice vest.
- Raymondo kartlarını kapalı oynuyor.
Raymondo... plays his cards close to the vest?
Diğer 10.000 ise senin. Eğlenceli, uçarı şeylere harca. Pahalı iç çamaşırı ya da elmas firizbi mesela.
The other 10 is for you to spend on something fun and totally frivolous, like a mink vest or a diamond frisbee.
Kurşun geçirmez yeleğin mi vardı?
Kevlar vest?
Ne kadar hoş bir süveter.
That is a cute sweater vest.
Süveterin yeni mi?
Is that a new sweater vest?
Acil durumlar için koltuklarınızın altında bir can yeleği bulunmaktadır.
In an emergency, there is a life vest under your seat.
Gerektiği takdirde can yeleğinizi koltuğunuzun altından alıp giyin.
Necessary remove the life vest from under your seat and slip it on.
Uçaktan çıktığınızda kırmızı kordonu çekerek yeleği şişirin.
Inflate the vest once outside the aircraft by pulling on the red cord
Yeleğe tutturulmuş olan düdük uyarı işareti olarak kullanılabilir.
The whistle attached to the vest can be used as a distress signal.
İşte bu yüzden yelek giyiyorum.
That's why we wear the vest.
Ne zaman kanoya binsek yeleğimi sen bağlardın.
Whenever we took out the canoe, you'd tie up my life vest for me.
Anlaşıldı mı?
Looks like the bullet just got stuck in your vest. All right?
Kurşun yeleğinde kalmış.
The bullet's stuck in your vest.
Öncelikle senin yeleğini almalıyız, tamam mı?
First of all, we're gonna need your vest, okay?
Yeleğimden, tam buradan.
Vest, right up here.
Silah tutukluk yapmış. Ama Andy'nin yeleğinden çıkan kurşun Oscar'ın silahıyla eşleşmiş.
The gun was jammed, but the bullet we got out of Andy's vest is a match to Oscar's gun.
Ya kurşun yeleğine gelmeseydi?
You know, like, what if the bullet hadn't hit her vest?
Ayrıca, eğer bomba patlarsa,.. ... bu yeleğin de bir faydası olmayacak değil mi?
Besides, bomb goes off, this vest isn't gonna do much good anyway, is it?
O yelek ne ayak?
What's with the vest?
Sırtında yeleği var ve bunun gibi şeyler.
He's got his vest and so forth.
Hepsine, yelek olmasına rağmen vurulduğunda, deli gibi acıtıyor.
All of it, even with a vest it hurts like hell if you get hit.
- Hadi başlayalım.
Let's get started. Grab a vest.
Yeleğe geldi.
- Vest took the hit.