Vicdan Çeviri İngilizce
4,736 parallel translation
Siz de vicdan azabı çekip bana mı geldiniz?
And you had a pang of conscience and you came to me?
Ne kadar da vicdan sahibisin.
I suppose that means you have scruples.
Ama bunu yaparsam kamyonet takla atar. Lana ölmezse ve felçli kalırsa vicdan azabından onunla evlenirim ama besleme tüpleri ve kolostomi torbalarıyla geçen birkaç yıldan sonra ondan soğurum ve 20 yaşındaki Brezilyalı gece hemşiresine yönelirim.
If I do, the truck will flip, and if Lana doesn't die she's a quadriplegic, I marry her out of guilt but after a few years of feeding tubes and colostomy bags, I resent her and the night nurse is, like, Brazilian and 20.
Bu şeyi yapmak, vicdanını rahatlacak mıydı?
That doing this one thing would wipe your conscious clean?
Tanrıma giderken, vicdanımı rahatlatmak istiyorum.
I'd like to go to my Lord with a clear conscience.
Vicdan azabın varsa bunu bir düşün.
Look, if you have any qualms, think about it.
- Yasal olarak. Ama sanki vicdanın bunu kaldıramıyor gibi.
Legally, but seems your conscience couldn't take it.
Vicdan azabı duyuyor olabilir.
It could mean he feels remorse.
Vicdanımız rahat.
Clear conscience. Done deal.
Umarım vicdanın içki içmeni durdurur.
Listen, I'm hoping your conscience will stop you drinking.
Bu pastayı yerken vicdanım sızlıyor.
I feel guilty eating this cake.
Biliyorum ama konuştuğumuz herkes Sylvie'nin bir vicdanı olduğunu düşünüyordu.
I know, but... everybody we talked to seemed to think that Sylvie had a conscience.
Vicdan krizi geçiriyor olabilir.
He's having a crisis of conscience.
Belki de bir vicdanı olduğunu fark ettiği için kafayı sıyırmıştır.
Or maybe he's just freaked out to realize he's actually got one.
Sorun şu ki, benim vicdanım kırmızı bayraklar sallıyor.
Problem is, mine's sending up red flags.
Evet, ama sen duygusalsın ve değilmiş gibi davranman sadece onu her zaman olduğu üzere berbat bir baba olmasının vicdan azabından kurtarır.
Yeah, but you are emotional, and if you pretend you're not, you're only letting him off the hook for being a terrible father, which he is and always has been.
Tabii ki Coulson bunu bir vicdan azabı göstergesi olarak kabul etti.
Of course, Coulson took that as a sign of a guilty conscience.
Vicdanınızı rahatsız mı ediyor?
And that troubles you?
Vicdan azabı duyar, pişmanlık hisseder sanmıştım.
I'd thought maybe he felt some remorse, some prick of conscience.
Cartwright'ın vicdan azabına kapılmasını göze alamazdım.
I couldn't risk Cartwright getting a conscience.
Siz bir sinek öldürürken ne kadar vicdan azabı duyuyorsanız o da kurbanları için o kadar üzülüyor.
With no more sympathy for his victims than you would feel in taking a paper to a wasp.
Ölümü vicdanını sızlatıyor mu?
Is his death on your conscience?
Kolektif vicdan diye bir şey var mıdır?
Is there such a thing as a collective conscience?
Adını duyduğumuzda vicdan azabı duyuyoruz.
His name is our conscience.
Çeyiz için miydi vicdan azabınız için mi?
Was it a dowry or guilt money?
Benim vicdanım rahat Esther.
My conscience is clear, Esther.
Ben de kalkmış bunu vicdan azabından yaptığını düşünüyorum.
Yeah, well, and here I thought you were just doing this for your conscience.
Belki Kenny vicdan azabı çekmiştir.
Though maybe Kenny had a crisis of conscience?
- Zengin iki adam vicdanını rahatlatmak için geldi, harika.
A couple of rich dudes came here to drop off some guilt, great. What?
Şimdi vicdanım rahatladı.
Now I don't feel so bad.
Ne kalbin, ne ruhun, ne de vicdanın var.
You have no heart, no soul, no conscience.
Kendi vicdan duyman gereken şeyi bana yansıtma.
Do not project your conscience onto me.
- Vicdanım nasıl el versin buna?
How am I supposed to live with that?
Eğer bir vicdanın olsaydı, bilirdin.
If you had a conscience, you'd know.
Param olmasa bile vicdanım var.
Even if I have no money, I have a conscience.
Wall Street'de kimsenin vicdanı yok mu?
Does no one on Wall Street have a conscience?
O zaman normal şartlar altında bir vampiri öldürürken hiç vicdan azabı çekmiyorsunuz.
So under ordinary circumstances, then, you feel no remorse when you kill another vampire?
Hayır ama vicdan azabı nedeniyle, onların boş zaman limitleri şaşırtan cinsten.
No, although the limits on those guys'leisure time is a shock to the conscience.
Eğer az da olsa vicdanım varsa kabul etmeliyim ki sen gerçekten sevdiğim tek kadındın.
But if I still have a residue of good conscience... I admit that you're the only one I ever truly loved
Şehir Polis Teşkilatı rakiplerinizin dükkanlarını kapatıyor. Birilerinin hafızasına ya da vicdanına kazınmış olmasını umuyor.
The Metropolitan police are closing down your competition, hoping to jog someone's memory or conscience.
Yardım etmeye çalıştığını biliyorum, ama birlikte yaşayacağım bir vicdanım var.
I know you were trying to help, but I've got my conscience to live with.
Döndüğüm zaman seninle iletişime geçmediğim için hep vicdan azabı çektim. Çünkü sen bana neredeyse 50 yıldır sevgiyle andığım bir şey verdin.
But I always regretted not getting in touch with you when I got back, because you had given me something that I cherished... for almost 50 years.
Vicdan azabı çekmeden yaşamak için hikâyeyi değiştirmelisin... Değiştir.
You got to turn it so you can live with yourself, turn it.
O sese Tanrının sesi diyebilirsiniz vicdanın sesi de diyebilirsiniz.
That voice, you can call it God, you can call it conscience.
Vicdan yaptığını söyleme sakın.
Don't tell me you've gone soft.
Belki vicdan azabı çekmiştir.
Maybe he had a guilty conscience.
Hayali arkadaşın Max Gentry seni vicdan azabından kurtarıyor.
And your imaginary friend, Max Gentry, absolves you of all guilt.
Belki... Belki sonradan Preston vicdan azabı hissetti.
Maybe he had... maybe he had a pang of conscience.
- Vicdanı onu yakaladı.
- Nah, his conscience got to him.
aklın vi-vicdanı hakkında... konuşmak yerine
Let's talk instead about scru... about scruples of the mind?
n-ne vicdan?
W-what scruples?