Vücudum Çeviri İngilizce
1,511 parallel translation
Seni... çünkü bu benim vücudum!
You... because it's my body!
Ve bana zekam, fikirlerim için saygı duyması gerektiğini söyledim, vücudum için değil, ve olur dedi,
And I told him to respect me for my mind and my ideas and not my looks, and he said okay.
Bu peri kostümü mü? Yâda benim şımarık kadınsı vücudum mu?
This genie costume, or my naughty stewardess outfit?
Tüm vücudum mosmor oldu!
MY WHOLE BODY'S BLUE.
Neden? Vücudum cevap veriyor.
My body's responding.
Sevdiğim bir işim var eğitebileceğim harika bir öğrenci ve geyiklerin ortasında bir kır evim bir balığım ve ağdalı bir vücudum var.
I have a job that I love and an amazing student to teach, and I've got a... I've got a cottage with deer and a fish and various waxed body parts.
Ama vücudum buna ayak uyduramıyor.
But my body just can't keep up.
Vücudum...
M-My body! Hmm...
Ah, vücudum.
Oh, my body.
Ama altı ay sonra beni erişmek istediğim yerlere getirecek bir yüzüm ve vücudum olacak.
But six months later I'm gonna have a face and a body that's gonna get me to places where l wanna be.
Vücudum insan embriyosuna benzer.
mine body is exactly a human embryo.
Sorun sadece vücudum değil ve bu sahip olduğum tek şey
Not with the body I have... And this is the only one I've got.
Ben seçmemiştim, vücudum seçmişti
I didn't choose it, my body did.
Vücudum o kadar ham ki.
I'm so out of shape.
O an bütün vücudum ; "Bunu sakın yapma" diyordu.
I mean, my whole body said "Don't do it."
Bu kadar harika vücutlu olmasaydım cimnastik takımında olmasaydım, sıradan bir vücudum olsaydı benimle ilgilenmez miydin?
So if I wasn't in such great shape, wasn't on the gymnastics team, just had a regular body, you wouldn't be into me?
Benim vücudum böyle olmasa, sen benimle ilgilenir miydin?
If I didn't have this body, would you be into me?
Hamile kaldıktan on dakika sonra, vücudum bana haber verir.
Ten minutes after I get pregnant, my body lets me know.
Joe, kapa çeneni, bu benim vücudum.
Augustine! Joe, shut up, it's my body.
Aptal vücudum benimle yine oyun oynuyor.
My idiotic body is playing games with me again.
Vücudum öyle adrenalin salgıladı ki, o anda... bu arabayı havaya kaldırıp on blok yürüyebilirdim.
I had so much adrenaline pumping through me, I probably could have... Could have picked up this car and just hurled it 10 blocks.
Bir daha vücudum hakkında konuşma!
Don't you ever talk about my body!
Evet, güzel bir vücudum var. Ana bunun kibirli olmakla bir ilgisi yok.
Yeah, I've got a good body, but it's not about being vain, you know?
Bütün vücudum ağrıyordu.
My whole body was aching
Yani... vücudum sende. Gücüm de öyle.
You have my body, my strength.
Vücudum artık dayanamıyor.
My body can't take it anymore.
Yazık ki, çok uzun zamandır vücudum sıcağı ya da soğuğu hissetmiyor.
It's been a long time, alas, since my body's felt either hot or cold.
Vücudum çabuk morarır.
I just bruise easily.
Eğer insan vücudum olsaydı bir sürü şey yapardım çünkü, bilirsin, çükümde olurdu.
I'd do lots ofthings ifl had a human body... because, you know, I'd have a penis.
Sonunda yeni vücudum olacak.
Finally a new body.
Harika vücudum.
Mein beautiful body.
Yemek yerken biraz şarap içebileceğimi düşündüm. Demek ki vücudum kaldıramıyormuş.
I thought I could have just a little bit of winewith dinner, but, apparently, my body couldn't handle it.
Kimsenin çıplak vücudum üzerine yürümesini istemiyorum. Kauçuk ya da süet kemerlerle gıcık etmesini filan.
I don't want anybody staring down at my naked body, tickling me with strips of rubber and suede.
Benim yetersiz yüzücü vücudum, aaa... gözünü korkutuyor.
You find my slender swimmer's body, um... intimidating.
Vücudum kendini iyileştiriyor.
My body's literally healing itself.
Vücudum yan vaziyette yerde yatmış ölü taklidi yapıyordum. Başım yerdeydi.
I was lying on my side, pretending that I was dead, with my head down.
- Tam o sırada birşey oldu. Vücudum şoka uğramış gibiydi.
- While I was down there it was like a shock went through my body.
Sudan çıktığımda, vücudum bambaşkaydı... çok daha canlı, eklemeliyim.
When I came out of the water, my body was brand-new... and much perkier, I might add.
Hayır, vücudum temiz.
No, my body's clean.
Dirilip, uyanır vücudum... taç yapaklarının tabutundan... yaz mevsiminin
My body resurrects... from the tomb of petals... in the red morning light
Bütün vücudum ağrıyor!
My whole body's in pain!
Vücudum ve ruhum.
My body and my soul.
Parmaklarım kopacak ama geri kalan vücudum toprağın içinde kalacak.
You're going to pull my fingers off and I don't think the rest of me is coming!
Bütün vücudum gerildi ve karıncalandı.
My whole body tensed and tingled.
"liseli bir kız öğrencinin arkasında trene istasyon görevlisi tarafından itilerek trene bindim ve vücudum ona karşı sıkıştı" demediniz mi?
Didn't you say "I went behind the female junior high student on her way to the train, got pushed by the station staff, and got on the train with my body pressed against her back"?
Vücudum uyumaktan sıkıldı.
My body's bored of sleep.
Buharı görünce, vücudum deri değiştirmiş gibi oldu.
The steam made me feel I had changed my skin.
Vücudum evde kalıp ziyafeti hazırlayabilir.
Body could stay home and prepare the feast.
Benim vücudum istiyor.
My body asks for it!
Ama vücudum hakkında değil.
But not about my body.
Bahse varım vücudum gözünü korkuttu. That's it. I am selling that Bowflex on Craigslist.
Why would Julie just take off like that?