Wandering Çeviri İngilizce
2,495 parallel translation
Evet, hep yanlış zamanda yanlış yerlerde gezinirim.
Yeah, I'm always wandering in to the wrong place at the wrong time.
Evinin etrafında dolanıp duruyordum.
Been wandering around looking for your house.
Sanırım sokaklarda Kali diye bağırarak dolaşan beyaz bir adam çok göze batar.
You'd think a white guy wandering the street screaming about Kali would get noticed.
Duyduğuma göre, huzur bulamadıkları için etrafta dolaşıp dururlarmış.
I heard that the Restless are still wandering around here.
Gezinen ruhlar.
Wandering souls.
Amaçsız gezinen ruhlar sizin bu engelleri aşmanıza yardımcı olacağım.
Aimless wandering souls.. ... I'll help you break through these barriers.
Bay Holloway, şu deli Mary Walsh denen kadın koridorlarda başı boş gezmeye geri dönmüş.
Mr. Holloway, that crazy Mary Walsh lady is back wandering the halls.
Yolda başıboş dolaşırken!
Wandering the road!
Evinin etrafında dolanıp duruyordum.
I've been wandering around looking for your house.
Kaldırımlarda yalnız başına dolanıyorsun.
Look for the cube wandering all alone.
Duyduğum kadarıyla Sadie'nin gölü civarlarında dolaşıyormuş.
Seems she "s wandering around somewhere near Sadie" s lake.
Sen Tanrı'nın unuttuğu bir yerde dolanıp hayalini arayıp dolanan kişisin.
You're the one who's been wandering around God knows where, searching for your dream.
Sizi dört gün önce Half Moon Körfezi'nin yanında 101.
We found you wandering highway 101
Otoyol'da yürüyormuş.
Wandering on highway 1.
Eğer onlardan kurtulsak bile....... burada günlerce dolanırız.
Even if we evade them, We could be wandering out here for days.
- Dolaşmıyordum anne.
I wasn't wandering, Ma.
- Dolaşıyordun.
- You were wandering.
Çıplak bir şekilde şu garip koridorda yürüyorum.
It's always the same dream I'm wandering Naked
O kadar şarap içip gece dışarı çıkmış.
Too much wine and wandering at night.
Zavallı çocuklar gözlerini bile kapatamadan ölüyorlardı.
Those young children, wandering the country even after death...
Tüm zamanını sokaklarda gezip evrenin gizemini çöp kutularında arıyor.
He spends most of his days wandering the streets, Searching for the secrets to the universe At the bottom of trash cans.
# Pariah dogs and wandering madmen #
# Pariah dogs and wandering madmen #
Şüpeli birisi geziniyordu, vana açık bırakılmış.
A dubious guy wandering about, or a tap left running
E65 yolunun yanındaki bir tarlada dalgın dalgın dolaşıyormuş.
He was wandering through a field out beside the E65.
Hey, patron, 14.delik etrafında bir sıçan dolaşıyor.
Hey, boss, there's a possum Wandering around on the 14th green.
Senin amaçsızca dolaşan ellerine ve diğer şeylerine önlem olarak.
As a precaution against your notoriously wandering hands and other appendages.
Sadece, buradaki arkadaşım gördüğünüz gibi, kendisi bütün günü ormanda yürüyerek geçirdi. Tek istediği şey ise, Tree Hill'e dönmek ve önümüzdeki birkaç saati karısıyla geçirip, doğum gününü kutlamak.
It's just my friend here... you see, he's been wandering through the woods for the entire day, and all he wants to do is get back to Tree Hill so he can spend the next few hours home with his wife to celebrate her birthday.
Annen sokaklarda başı boş dolaşırken, bir otobüs ona çarpıyor,
Your mother takes to wandering the streets, she gets hit by a bus,
- Seni tanıyamıyorum biliyor musun? Annen sokaklarda başı boş dolaşırken, bir otobüs ona çarpıyor,
Your mother takes to wandering the streets, she gets hit by a bus and you talk about is who's doing her hair?
- Dalmışım da.
- Just wandering.
Tabii Dalıp Giden Göz Sendromu'nu kapsıyorsa durum başka.
Unless it covers Wandering Eye Syndrome.
Bana adresi geri yollamadın o yüzden kelimenin tam anlamıyla mahallede 1 saattir dolanıyorum.
You didn't text me back the address... so I've literally been wandering around the neighborhood for an hour.
Üst katlarda dolaşıp yerel temizlikçi bayanların yeteneklerine bakıyordum ve o o... çocuğunun odasını buldum.
I was wandering around upstairs, Checking out the local cleaning lady talent, And I found that son of a bitch's office.
- Sokakta başıboş dolaşırken bulduk.
Found her wandering the streets.
Sadece ortalıkta gezinen herifler olabilir.
Could be just random oiks wandering about.
Ya da farkına varmadan süpermarketlerin koridorlarında dolaşıp eşofmanlarınızın ücretsiz numunelerini aşırırsınız.
Yeah, or else, before you know it, you're wandering down the aisles of supermarkets scrounging for free samples in your give-ups.
Birkaç Uşak öldürmüş olabilirsin ama onlardan binlerce olduğu ve yeryüzünde gezinip bir sonraki cinayetlerine kadar oyalandıkları doğru değil mi?
You may have destroyed a few banelings, but isn't it true that there are thousands of them wandering the land, biding their time until they can make their next kill?
Sonra etrafı biraz dolaştık. ... ve üstünde fotoğraf makinesi resmi olan bir yazı gördük. "Burası hatıra fotoğrafınızı çektirmek için harika bir yer." yazıyordu.
So we've been wandering around the park for a while, and then there's this sign with a picture of a camera on it saying, "This will be a great place to take your souvenir photo."
"Dünyayı dolaşırken, İncil'i okudum."
" While wandering the world, I read the Bible.
Pek çok günü ve geceyi yollarda dolaşarak geçirmiş, o özel kişiyi arıyormuş.
He spent many days and many nights Wandering, searching, Looking for that one special someone.
Bak tarafsız bölgede kimi dolaşırken buldum.
Hey. Look what I found wandering the neutral zone.
# Düşünüyordum # # Tüm dolaşmalarımı # # Senin evinden benim evime giden yolda #
* I've been thinking * * all my wandering * * on the way home from your house * * that I love you in the way I do * * and if there'll ever be someone else *
Cormac'ın Kahlan ve Cara'yı kaçırmak için kullandığı "Göçebe Tozu" olmalı.
This must be the wandering dust Cormac used to abduct Kahlan and Cara.
Ben de Zeus niye gelip sizi tebrik etmedi diye merak ediyordum.
And I'd expect Zeus to come wandering from behind the columns to congratulate you.
Eee, hiç normal uzunlukta veya normalden kısa uzunlukta penisi olup da sağda solda mutluca gezen nüdist var mı?
Well, you know, are there any blokes Who just have a normal-sized knob or maybe a bit smaller than normal Who are happy wandering about showing off
Bu kuşlar, başıboş gezen kuşlar, onlar vahşi kuşlar.
These birds, these wandering souls, they are wild birds
Gururla dolu, bu arayan gözler
Full of pride, these wandering eyes
Bir kuş gibi bulutlar diyarında geziniyor
Wandering like a bird in the land of clouds
Onu burada dolaşırken bulduk.
Found her wandering in here.
Kaldırımlarda başı boş geziniyorsun.
Look for the cube wandering all alone.
Göçebe tozu.
Wandering dust.