Watchdog Çeviri İngilizce
220 parallel translation
Çok iyi bir bekçi köpeğisin.
You're a fine watchdog.
Senin gibi bir bekçi köpeği olduğu için sirk çok şanslı. Seni inatçı keçi.
The circus is certainly lucky to have you for a watchdog... you old badger, you.
Ağabeyimsin, bekçi köpeğim değil.
You're supposed to be my brother not a watchdog.
Dr. Tobel, bu benim arkadaşım, meslektaşım ve gördüğünüz gibi koruyucum, Dr. Watson.
Dr. Tobel, this is my friend and associate and as you may observed my watchdog, Dr. Watson.
- Froufrou bekçi köpeği.
- Froufrou's a watchdog.
Siz uyuyun, ben birkaç saat nöbet tutarım.
You guys go to sleep and I'll be watchdog for a few hours.
Bu bekçi köpeği işinden ben de sizin kadar hoşlanmıyorum.
Dr. Marvin. I don't like this watchdog routine any better than you do.
Eski bir dedektif olarak Bay Ferguson bekçi ve koruyucu olarak mükemmel bir seçimdi.
Mr. Ferguson, being an ex-detective, would have seemed the proper choice for the role of watchdog and protector.
Gazabımın bekçisi sizsiniz.
You are the watchdog of my fury.
Annie, bir bekçi köpeği olarak, çok güzelsin.
Annie, you're much too pretty to be a watchdog.
Uçakta Kongredeki bütçe bekçisi, cimri Kongre üyesi Llewellyn Parker da var. Onun deyişiyle "Nelson'un çılgınlığı" na karşı daha önce savaşmış ama kaybetmişti.
Flying with him is the congressional watchdog of the budget penny-pinching congressman Llewellyn Parker who had fought a losing fight against what he had termed "Nelson's Folly."
Kız kardeşim kıymetli bir mücevher.
- My brother is a silly watchdog. - My sister is a precious jewel.
Ben kurtlara karşı uluyan bekçi köpeğinim.
I'm your watchdog that howls against the wolves.
İşte küçük bekçi köpeğimiz.
Well, there goes our little watchdog.
Sen ne muhteşem bir bekçi köpeğisin böyle.
Marvellous watchdog you are!
O mükemmel bir bekçi köpeğidir.
She's a wonderful watchdog.
Dört masum sekreteri ve bir bekçisi var.
Four blameless secretaries and a watchdog.
- Bekçi kimmiş?
- Who's the watchdog?
Bekçi köpeği de hala gazete okuyor.
His watchdog's still reading the newspaper.
Ülkenizdeki bu son gecemi peşimde bir bekçi köpeği olmadan geçirmeyi tercih ederim.
Since tonight is my last night in your country, I'd prefer to spend it without a watchdog.
Ben bekçi köpeği değilim, ekselans.
I'm not a watchdog, Your Excellency.
En derin sırları saklayan bekçi köpeğine verilen ad buydu değil mi?
He was the watchdog of the inner secrets, wasn't he?
Beyler, bu tarz bir bütçe için riske gireceksek denetleyici bir komite kurulmasını öneriyorum.
If we're going out on a limb for this kind of a budget, gentlemen, I propose we set up a watchdog committee.
ve Kremlin'in Üçüncü Şube'deki gözlemcisi.
And the Kremlin's watchdog over the Third Department.
Bekçi köpeğim çağırıyor.
My watchdog calls.
Gözlemden tüm birimlere.
Watchdog to all levels.
Gözlem kontrol'den, Seviye 2, sektör D'ye.
Watchdog to level 2, sector D.
- Gözlem merkezinden, elektik ünitesine...
Watchdog to electrical support...
Gözetlememe ve ona bir içki falan hazırlamama izin verin.
You let me be the watchdog, fix him a drink or whatever.
- İnsanlar Villefort'un sevecen bir baba, sadık bir evlat ve kanunun dürüst bir hizmetlisi sanıyor
The public sees Villefort as the loving father, devoted son, the faithful watchdog of the law.
O sizin bekçi köpeğiniz.
He's your watchdog.
Onun bekçi köpeğiyim.
I'm his watchdog.
Bekçi köpeğine ihtiyaç olduğunu düşündüm, efendim.
I thought we could use a good watchdog, sir.
Hani, bir bekçi köpeği olarak.
As a watchdog, I mean.
Teşkilatın bekçi köpekliği, denebilir.
Watchdog of the department, so to speak.
O, tepede, kasabanın batısında yaşar Ama O'nun bekçi köpeğini görebilirsin. Adı Voller.
He lives on the hill west of town but the one you want to see is his watchdog, Voller.
Aynı zamanda çok iyi bir bekçi köpeğidir.
- Besides, he's one hellacious watchdog.
Tek bir el ateş ederseniz... pek muhterem kanun bekçinizin o kutsal beynini öyle bir dağıtırım ki parçaları buradan Shiloh'a kadar saçılır.
One shot out of you... and the pious brains of your anointed watchdog... will be blown from here to Shiloh.
Bekçi köpeği.
He's the watchdog.
Yeni izleme ofisi projemden bahsetmedik mesela.
And there's my newbureaucratic watchdog office, for instance.
Yeni izleme ofisi projemden bahsetmedik mesela.
My newbureaucratic watchdog office, for instance.
Bürokratik Yolsuzluklarla Savaşma Ofisini kapatabiliriz Bakanım.
However, we could always close your Bureaucratic Watchdog Office.
Bürokratik Yolsuzluklarla Savaşma Ofisini kapatmıyoruz.
Well, the Bureaucratic Watchdog Office stays.
Bürokratik Yolsuzluklarla Savaşma Ofisinde ısrar ettiğiniz sürece en az 400 tane daha yeni iş çıkacak.
If you persist with the Bureaucratic Watchdog Office, there'll be another 400 new jobs there as well.
Tasarruf hamlesine son verip Bürokratik Yolsuzluklarla Savaşma Ofisini kapatırsak 800 tane iş azaltımına gittiğimiz hakkında bir basın bülteni yayınlarız.
If we were to end the economy drive and close the Bureaucratic Watchdog Office, we could issue an immediate press announcement that you'd axed 800 jobs.
Seni ısıramasın diye köpek kulübesinden yeterince uzakta.
Ha, ha! Just far enough from the doghouse so that the watchdog can't bite you.
Hayır. Bağımsız olarak çalışacak ve aynı zamanda AK'nin de bekçiliğini yapacak.
No, it'll run independently and watchdog the MCPas well.
Kendisi şu anda St. Vitus Dance'ın bekçi köpeği ve daimi mal koklayıcısı.
Currently, he's a watchdog and resident dope-sniffer of the St. Vitus Dance.
Beni, yaşlı bir bekçi köpeği gibi evi korumak için arkada bırakıyorsunuz.
You're leaving me behind to guard the house like an old watchdog.
Bekçi Köpeği'nden Tatar Yayı'na.
Crossbow, this is Watchdog.
Anlaşıldı, Bekçi Köpeği.
Roger, Watchdog.