English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ W ] / Wazoo

Wazoo Çeviri İngilizce

114 parallel translation
Çekil başımdan.
Blow it out of your old wazoo.
Dünyanın her deliğindeki gangsterlerle bağlantısı olan bir adam.
A guy like that has mob connections out the wazoo, know what I mean?
Her yanımız cırcır böceği kaynıyor.
We have crickets up the wazoo.
Kendisi kıçında geyik boynuzuyla dolaşır.
He's got antlers up the wazoo.
Eminim bir sürü kolza yağı yemişimdir.
I must have eaten rapeseed oil up the wazoo.
Biz Wazoo'dayız.
We're in Wazoo.
Wazoo City'deki Sac-o-Suds adlı dükkana girerken görüldüklerini gösterecektir.
It's gonna show they were seen entering the Sac-o-Suds convenience store in Wazoo City.
O da park cezalarının aya çıktığını söylüyor.
It says you have parking tickets up the wazoo.
Hem bunun yanında o evin her tarafında alarmlar vardır.
No. Besides, his house is probably alarmed up the wazoo.
Yataklarınız olacak, dinozor kemikleriniz.
You'll have dodos and dinosaur bones up the wazoo.
- Görünüşe göre bu davayı sürüncemede bırakmış ve yargıç da bundan sıkılmış artık.
She's had it continued up the wazoo, and the judge finally had enough.
Bir mutfak dolusu greyfurdumuz oldu!
We got grapefruit out the wazoo!
Her türlü testi yaptık uyuşturucudan şekere kadar.
We worked him up the wazoo for everything from drug exposure to diabetes. We got nothing.
Bir sürü tahta kurusu var burada!
Bedbugs here up the wazoo!
İşlerim çok yoğun boğazıma kadar işler gömülmüş vaziyetteyim... ayrıca standartlarımı yükselteceğim ".
- I have work commitments up the wazoo... - I have work commitments up the wazoo. and, well, I'm raising my standards ".
Broadway gösterileri, caz kulüpleri Elaine's de akşam yemekleri, güzel fıstıklar.
I really liked it there. Broadway shows, downtown jazz clubs... ... dinners at Elaine's, veal chops up the old wazoo.
Buraya gelip sıcak ve samimi davranıyorsun. Asıl derdin kulüptekilerle bahis oynamak için içeriden bilgi almak. İltifat ediyorsun.
Coming around here, being all warm and cuddly, compliments out the wazoo.
Baba, istersen beni kullanabilirsin. Arada bir iltifata hayır demem, yapmacık olsa bile.
Dad, if you want, you can use me for stuff'cause I wouldn't mind the occasional compliment- - even if it is from your wazoo.
Details dergisini bir yerine sokmamı mı istiyorsun?
How'd you I i ke a Details magazine up the wazoo? .
Buraya Zoidberg'in ne kadar harika biri olduğunu söylemeye geldim.
I came to tell you that Zoidberg's great. He's got jelly out the wazoo.
- Müfettiş Wazoo,
- Inspector Wazoo.
Bir tarafıma kum kaçınca biraz asabi oluyorum.
Sand up my wazoo gets me a little edgy.
Çok güzel hikayelerim var. - Gerçekten mi?
- I got stories up the wazoo.
Öyle. Çünkü bir sürü çoşkulu öğrenciden oluşan sınıfları var.
No, they've got class out the wazoo.
Kendi kahvemi getiririm yeter ki siz faturamı kabartmayın durumu.
It's like, you know what? I'll bring my own coffee, thank you. Just don't charge me up the wazoo.
Sil komutu madara oldu.
Delete commands up the wazoo.
Başka bir yerde bize testler yapmışlardı.
We've been tested up the wazoo.
McCloud'un başkan yardımcısı, yöneticiyle evli istemediğin kadar bağlantısı var.
the VP of McCloud, married to the CEO, connections up the wazoo.
- İşlerim çok yoğun...
- I have work commitments up the wazoo...
- İşlerim çok yoğun.
- I have work commitments up the wazoo.
Biraz düzgün bir adam saatte on dolara burada durmaz.
- I got turnover up the wazoo. Ten bucks an hour is not gonna keep any half-decent guys here.
- Babamın programı çok karışık.
My dad's got scheduling conflicts up the wazoo. - No for Chip.
Hayır dediğinizi biliyorum. Ama bazen hayır dersiniz ve bir iki gün sonra uyandığınızda " O bekâr ve hoş anneyi reddetmemeliydim. İyi bir işi iyi nitelikleri vardı.
I know you said no... but sometimes people say no... and then they wake up one morning a couple of days later... and think,'I shouldn't have turned down that mom...'with the good job and great credentials and the references up the wazoo.'
"Bomba" gibi demeyi seviyorum.
I do like the word'wazoo.'
Okuldaki herkesi büyüledi.
HE COMPLIMENTED THE SCHOOL UP THE WAZOO.
Yırtmacı popoma kadar çıkan dar, Givenchy mavisi bir etek.
The tight Givenchy blue skirt with a slit that went right up to my wazoo.
Zengin. Wolfram ve Hart'ta hatırı sayılır miktarda hissesi ve birçok kaynakla bağlantısı var.
Owns a respectable block of shares in Wolfram and Hart... and he's connected up the wazoo.
Evet, maalesef.
Yes, up the wazoo.
Yerde çok güçlü hareketler var.
Strong motion up the wazoo.
O kadar borca battı ki, Palm Springs'teki dairesine de haciz geldi.
She's in debt up the wazoo, so now her Palms Springs condo is being foreclosed on.
Birçok şeye koşullandırılabiliriz ama gerçek anlamda önemli bir şeyler öğrenmek, insanın içinden gelir.
I mean yes we can all be conditioned up to wazoo but, you know, to really learn something, something important. That always comes from within.
Boğazıma kadar borca battım
And I'm in debt up the wazoo.
Kıçınızdan çıkacak kadar!
Food out the wazoo!
Kıçtan nasıl yiyecek çıkarsa çıksın onu yiyebileceğimizi sanmıyorum.
Well, whatever kind of food comes out of a wazoo, I don't think we're interested in eating.
- Evet, bence kıçtan çıkan yemeğin sakıncası yok.
- Yeah, I'm OK with wazoo food there.
Kıçtan çıkar.
And that does come out of a wazoo.
Çok tatlı. Mükemmel bir öğrenci ve referansları aşmış.
She's 17, sweet as can be, perfect student, references up the wazoo.
Ama uçak yemekleri hayatın acımasız şakalarındandır. Ne olur ne olmaz diye yanımızda bir sürü atıştırmalık var. Kalkışın 15.30'da olduğundan emin misin?
There will be food, but airplane food is one of life's cruel jokes, so, just in case, we have snacks up the wazoo.
Laflarını münasip bir tarafına sok Frankenstein.
Stick it up your wazoo, frankenstein.
- Alacaklılar küplere biniyor?
And creditors up the wazoo.
- Küplere mi biniyor.
Uh, wazoo?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]