Weakened Çeviri İngilizce
614 parallel translation
Takatsiz genç Hutter'in evine yaptığı yolculuğun engellerini aşmayı nasıl başardığını söylemek zor.
It is difficult to say how the weakened young Hutter was able to overcome all the obstacles of the trip home.
Soğuk çok zayıflatmıştı.
The cold has weakened her enormously.
Kötüyü düşünmüş gibi olmayayım ama böyle güçsüz durumdayken, her türlü hastalıkla karşı karşıyasınız.
I don't want to be a crepe hanger, but in your weakened condition, you're subject to all sorts of maladies.
Dünya savaşının son yılında Tomanya ordusu zayıflamıştı.
At the end of the World War Tomainia weakened.
Güvenimin zayıfladığını itiraf ediyorum.
I confess, my confidence is weakened.
Onu böylesine güçsüz bir durumda bırakmak çok tehlikeli.
It's dangerous to leave him in this weakened condition.
Shizu doğumda çok zayıf düştü ve bebeğini bırakıp öldü.
After her childbirth, Oshizu weakened and she died after having this child.
Zayıf bir durumdayım ve hatta ölebilirim.
I'm in a weakened condition. I might even arrange to die.
Kasabanın bu kısmı tahliye edilmiş çünkü topların titreşiminden evler yıpranmış.
This part of town has been evacuated because the guns'vibrations has weakened the houses.
Seni gördükten sonra fikrim değişti.
Since I met you, my resolve has weakened.
Yaşı itibariyle zayıf düşmesinin dışında sahip olduğumuz her şeye sahip.
He has what we all have, except than is age has weakened him more.
Dün gece bitkin düştünüz- - fidyeyi ödeyecek kadar.
You weakened last night... enough to pay the ransom.
Hala ilhamı var ama konsantrasyonu biraz zayıfladı.
He still has his inspiration but his power of concentration has weakened a little.
Ölüm korkusu, azminizi zayıflatmış.
Fear of death has weakened your resolve
Beni ısırdığında, yarasanın kanındaki daha zayıf olan virüs bana geçti.
By the time it entered my blood... it had been strained and weakened by the bat's system.
- Ne oldu?
- Apparently, the body functioning weakened during the duplication process. - What happened?
Ancak Diaz zayıflarsa...
But if Diaz get weakened...
- Diaz zayıflarsa...
Diaz weakened...
- Diaz zayıflarsaymış...
Diaz weakened...
Besbelli buraya geldiğimden beri zayıfladım ve güçsüz düştüm.
Obviously I have been weakened Since I have been here.
Ama gücüm tükendi ve düştüm, ya da birisi düşmeme sebep oldu.
But I weakened and fell or rather someone made me fall.
Geminin çıkması onu önemli derecede zayıflatmış olmalı.
The ship's pulling away must have weakened it considerably.
Güneşten uzaklaşırken frenler zayıfladı.
Pulling away from the sun weakened them.
Düşmanla olan temel çelikilerini ortadan kaldıramayan bir ulusal devrim iç çelişkileri tarafından zayıf düşürülür.
A national revolution that doesn't eliminate its main contradiction with the enemy is weakened by its internal contradictions.
Hilda'nın büyüsüne kapıldın.
Even you have been weakened by Hilda... by a girl!
Şiddetin azalması onu zayıflattı.
The cessation of violence appears to have weakened it, captain.
Kalkanlar dayanıyor ama zayıflıyor.
Shields holding but weakened, sir.
Şok McCoy'un zayıf durumu nedeniyle ciddi oldu.
The shock was serious because of McCoy's weakened condition.
Zayıfladı.
But she weakened.
Ve nihayet, İsa çarmıha gerilirken,.. ... inancı biraz zayıflamıştı.
And that finally at the foot of the cross, her faith weakened somewhat.
Bünyesi oldukça güçsüz kalmıştı zaten.
He was in a very weakened condition.
Vücudumu ve zihnimi zayıflatmışım.
I've weakened my body and brain.
Böyle bir zayıf vücuda sahip kocanız aşırılıklardan sakınmalı.
And with a weakened condition, he daren't overdo things.
Yine bağırıyorsunuz, Günde 3 elma ve bir kaşık balla idare ettiğim için çok zayıf durumdayım.
I'm on a schedule! You're shouting again. And in my weakened condition...
Onlar hep önümüze çıkmaya ya da bizi güçsüz bırakmaya çalıştılar.
They were either trying to suffocate us... Or leave us weakened.
Eğer etmezsek Hükümeti takviye edecekler Hareketler Devrimciler güçsüz görünecek. Biz hareket içinde geliştirdik devrimci örgütümüzü
If we don't execute him, the governments will regain strength and the revolutionary movements will be weakened, because we've triggered a revolutionary mechanism without being able to enforce it, or respect ourselves enough to see it through.
Zayıf İngiliz birlikleri karşısında Bingazi'yi tekrar ele geçirdi. Tobruk'u tekrar baskı altına alacak şekilde Gazala'da durdu.
Against the weakened ones British troops, it recaptured Bengasi e Tobruk threatened again.
Efendim, işkence onu zaten oldukça güçsüz bırakmış sanırım.
Sir, I hear the torture has already weakened him quite a bit.
İnsanların bizim şehrimizi zayıflattı. Karşı isyana senin insanın hakim oluyor.
Your people weakened our city by rebelling against your human masters.
Almanlar, buna hazırlanmak için dağ savunmasını zayıflattı.
The Germans weakened their mountain defences to prepare for it.
"İmar ve İskan Bakanlığı..." "... bazı binaların dıştan sağlam görünmekle birlikte çok zayıf... " "... düştüklerini ve en ufak bir sallantının hepsini yıkabileceğini söylüyorlar. "
And the building and safety department say some structures may look perfectly sound, but have been so weakened, even a minor quake can bring'em down.
"Düzinelerce güçsüzleşmiş bina artçı sarsıntılar sonucu çöktü."
Dozens of weakened structures collapsed when the aftershock hit.
Böylece zayıf olacaklardı ve biz de bu zayıflığı kullanacaktık.
He would be weakened, and we could follow that up.
Kederden gözlerimin feri sönüyor,.. ... zayıflıyor gözlerim düşmanlarım yüzünden.
My body, weakened by mourning, has grown old and I am tormented from every side.
Keskinleştirilmiş uçlar, zayıflatılmış mızraklar.
Sharpened points, weakened lances.
Munch, güçsüz bir adamın boynuna doğru eğilmiş bir kadını yansıtan yeni bir tuvale başlar.
Munch begins work on a canvas showing a woman bent over the neck of a weakened man,
- Sağlıklı ve silahlı adamlar eminim ki, zincirli ve halsiz adamları zaptedebilirler.
- Surely, armed men in good health can restrain chained men in weakened condition.
Cüceler örümceklerle yaşadıklarından sonra, bitkin düşmüş ve hiç mücadele etmeden teslim olmuşlardı.
The dwarves, weakened as they were by the encounter with the spiders gave up without a struggle.
İhtiyar Mircea'nın varisleri arasındaki taht kavgalarıyla zayıflamış olması, ve boy beylerinin yarattığı feodal anarşi ortamı sayesinde, Fatih, Eflak'ı kolay lokma olarak görmekteydi.
Weakened by fights for the throne among the successors of Mircea the Old and by the feudal anarchy of the great boyars, Wallachia seemed an easy prey for the Conqueror.
Hem esnaf hem de tüccarlar zayıfladı.
Both our craftsmen and commerce are weakened.
Kalkanlarımız zayıfladı.
Our deflector shields are weakened.