Weights Çeviri İngilizce
613 parallel translation
Alvin, ağırlıklara yüklü olarak dalıyor.
MANNING : Alvin dives by being loaded with weights.
Yüzeye çıkmaya hazır olduğunda, ağırlıklar bırakılıyor ve deniz altı, yüzecek kadar hafifliyor.
When it's ready to surface the weights are dumped and the sub becomes light enough to float up.
Eğer denizaltı, dipte her hangi bir nedenden ötürü kısılırsa ya da bir şeye takılırsa ağırlıkları bırakmak yeterli gelmeyebilir.
If the submarine was to be stuck on the bottom for some reason, snagged on anything, releasing the weights might not be enough.
Ağırlıkların sahte olduğuna kalıbımı basarım.
I'll bet a heifer against a mare the weights ain't on the level.
Şu insanlara bak, kıvırtan kadın görmek için toplanıyorlar ama dünyada en büyük ağırlıkları kaldıran adamı gelip görmüyorlar.
Look at those peoples, how they crowd in to see that woman make wiggles when yet they wouldn't come to see me lift weights no other man in the world can.
Ağırlık kaldırman için değil kaslarına dokunmak için.
Not to watch you lift weights, but simply to feel your muscles.
İpler suda kendiliğinden çözülecek.
I tie sash weights to her ankles with soft catgut.
Kırk tane dev küp bulacağız, kırk kilo güzel kokulu yağ ya da kırk haramiyi taşıyacak kadar büyük olmalılar.
We will assemble forty huge jars, large enough to carry forty weights of fragrant oil, and large enough to carry forty thieves.
Ayağı buraya yerleştireceğiz.
We'll lay him out here. We'll need something for weights to hold it down.
Orada ağırlık kaldırıyorum, yüzüyorum, kendimi formda tutuyorum.
I work out there with the weights and I swim. I keep myself fit.
Hastanede resepsiyonist, sarı saçlı, mavi gözlü, çıplakken 47 kilo, pijamalarıyla uyur, birinci sınıf bir aşçı ve o soru sormaz! O da soruyordur.
She's a receptionist at the hospital, she has blonde hair, blue eyes, she weights 105 pounds stripped, she sleeps in pyjamas, she's a first rate cook and she doesn't ask questions!
Tahıl karşılığında ; ki elimizde hiç tahılımız yok hükümdarım size 500 küp gümüş gönderdi.
In lieu of the grain, of which we have none my ruler sends you 500 weights of silver.
Ama bunun kadar yaşı yok. Evet.
She weights more than mine.
Çabucak batsın diye bu çöp kutusuna tam da ağırlıklar koyuyordum.
I was just putting weights in this box of trash so it will sink quickly.
Elbette, bu safra bulunmadan önce kullanılıyordu, fakat eminim Amerika kızılderili uzmanlığı en üst noktasındaydı.
Of course, this was used before the invention of sash weights, but I'm sure American Indian knowhow triumphed.
Yarışacak tazıların isimleri ve kiloları...
These are the entries and the weights of the greyhounds.
Aslında pek fazla boş vaktim yok, ama... yüzerim, tenis oynarım, ağırlık kaldırırım.
Well, I don't have much spare time, but I swim, play tennis, lift weights.
Ağırlıkların hassas bir biçimde dağılımı, püf noktası bu, değil mi?
A precise distribution of certain weights. That's the key, isn't it?
Ağırlıkları kontrol et.
Check the weights.
Ağırlıklarda ve ölçülerde düzeltme yapılmasına izin verilmez.
I know enough about weights and measures to know holes aren't allowed, no corrective holes.
Ağırlıkların konduğu kasanın.
The key to the safe, where the weights are.
Albay bu ağırlıkları ne zamandır kullanıyordunuz?
How long have these weights been in use, colonel?
Ağırlıkların altına baktınız mı?
Have you looked at the bottom of the weights?
Bu ağırlıklarla oynanmış.
The weights have been tampered with.
Şimdi, ağırlık ve uzunluk ölçüleri.
Next, weights and measures.
Ağırlıklar.
Weights.
Size de ne yapacağımı biliyorum.
And I'm taking those weights away from you.
Zihinsel yükleri de tahmin ederim.
I guess weights too.
Öngörme. Kaç tane 16 tonluk ağırlık vardır ki?
Well, how many 16-ton weights are there?
Peki metan için ağırlık doğru mu?
Now are the weights right for methane?
Fakat bir araştırmasında, bu basit moleküllerin yapısını,... oluşturan ağırlıklar konusunda çocukça bir sorgulamayla modern atom teorisinin temelini yakaladı.
But of the one searching, almost childlike, question about the weights that enter the construction of these simple molecules... Out of that came modern atomic theory.
Senin ağırlık kaldırdığını biliyoruz. Tüm bunlar bir şakaydı.
We knew you lifted weights.
Ağırlık yapan her şeyi atalım.
Strip the ship of everything that weights it down.
Ya da eve gidip ağırlık kaldırırdım.
Or go home and lift weights.
Ve sonra ağırlık kaldırmaya, ve kolllarını güçlendirmeye başladı.
And he then started picking up weights, and making his arms strong and so on.
Sonny kilolarımızdan kurtulmamızı sağlıyor.
Sonny works out with weights.
- Petya'ya sor. - Petya!
Where are my weights?
Bu tektipleştirme, tek para birimini tek tür ağırlık ve ölçüleri at arabaları ve yolların enlerini Çincenin doğru yazılış biçimini ve neyin yazılabileceği ile neyin düşünülebileceğini içeriyordu.
This included mandating a single coinage, making uniform all weights and measures, the widths of carts and roads, as well as the precise way the Chinese language was to be written, including what you were allowed to write and think.
Jupiter'in bulutlarının derinlerinde, atmosfer tabakalarının ağırlığı Dünya'dakinden çok daha büyük bir atmosfer basıncı oluştururdu.
Deep below the clouds of Jupiter, the weights of the underlying layers of atmosphere produce pressures which are much greater than any that are found anywhere on the Earth.
Ağırlıkları eksiksiz hesaplamalıyım.
I've got to get the weights exactly right.
İşte küçük terazimiz. Kuşunu ölçmeye bekleriz.
A precision instrument for pecker weights
Battı.
Falling weights.
Ağzını topla, ağırlık çalışıyorum ona göre.
Hey, watch it, I've been working out with weights.
Tüm ağır toplar toplamış, ha?
Well, I see we got all the heavy weights here today, huh?
Birlikte ağırlık çalışıyorlar.
They lift weights together.
Bayanlar baylar, 11. yarışta koşacak tazıların isim ve kiloları :
Ladies and gentlemen, the names of the greyhounds and their weights for tonight's 11 th race :
Ağırlık kaldırmak, TV seyretmek, temyiz için başvurmak uzun süre duş almak, ağırlık kaldırmak falan.
You get to lift weights, watch TV, write up appeals take long showers, lift weights.
Büyük adamlar, ağır toplar onlar, tamam mı?
The big guys, they're heavy weights, okay?
Al, ağırlıklarına çarpıp ayak parmağımı kıracaktım neredeyse.
Al, I almost broke my toe on your weights.
Ağırlıklar doğru durumda.
The weights are right.
- Ne?
- Where are my weights?