When Çeviri İngilizce
586,402 parallel translation
İlk hatırladığımızı hatırla Tucson'da buluştun mu?
Remember when we first met back in Tucson?
Biliyor musun, 11 yaşındayken, Bir mahalle kokarca vardı, Ve beni püskürterek,
You know, when I was 11, we had a neighborhood skunk, and he would spray me, and I would spray him right back with my garden mister.
Sen onları bir süre görmediğinde bunu yapıyorlar.
They do that when you don't see them for a while.
Ne zaman olacağını bilmeyecek. Ya da nerede.
She won't know when it's coming, or where.
Tamire ihtiyacı olduğunda gidip oraya bırakırım.
I just kind of drop it off when it needs fixing.
Sanırım çocukken bir kere gitmiştim.
Once, I was there when I think I was a kid.
İnan bana sana bunu anlatırken olayların bu noktaya gelmesini hiç istemedim.
Believe me when I tell you I never meant for it to come to this.
Tıpkı simülasyonlarda yaptığımız gibi.
Just when we practiced the simulations.
Beni oraya koyduğunda ben kesinlikle kaldığımı biliyorum.
I know I certainly was when you had me back there.
- Ne zaman bitecek?
When does it stop?
Vaughn'lar ile ilk olarak 10 yıl önce karşılaştık. Lindsey Vaughn ve arkadaşı Katie Owen üç adam tarafından kalabalık bir sinemanın önünden kaçırılmıştı.
We first came across the Vaughns 10 years ago when Lindsey Vaughn and her friend Katie Owen were abducted outside of a crowded movie theater by 3 men.
Jack Phillips'i Reid'in önünde öldürünce her şey bitti.
It ended when Jack murdered Phillips in front of her and Reid.
Jack Vaughn'un Boston'da mafya infazcısıyken kullandığı silah.
It's the exact weapon Jack Vaughn used when he was a mob enforcer in Boston.
Lindsey'i yakaladığımızda ki yakalayacağız, ömür boyu hapis yatacak.
When we get Lindsey, and we will get her, she'll be inside for life.
Bir buçuk yıl kadar önce Reid potansiyel müşteri rolü yaparak onu yakaladı.
About a year and a half ago, Reid outsmarted her when he pretended to be a potential customer.
Konu oğlum olunca tutamıyorum kendimi.
I just get so emotional when it comes to my son.
Ama ben ayrılırken, alt üst olmuştu...
When I left Oz, it was falling apart...
Birisi annesini kaybetmişse o boşluğu doldurmalıyım gibi hissediyorum.
Well, when someone's lost their mother... I feel a need to step into that void.
Beni teslim ettikleri tek zaman bebekliğimdi.
The only time they gave me away was when I was a baby.
Gittiği zamanı?
A-About when she left?
Çünkü ister inan ister inanma annem laneti yaparken ona tam olarak güvenmemiştim.
Because, believe it or not, I didn't entirely trust my mother when she cast the curse.
Onu öldürdüğümde.
When I killed her.
Storybrooke'a ilk geldiğin zamanı hatırlıyor musun?
Remember when you first came to Storybrooke?
Yıllar önce senin bana öğrettiğin bir şeydi... Benden umudunu hiç kesmedin.
Something you taught me all those years ago when... you didn't give up on me.
Zamanı geldiğinde anlayacaksın.
You'll know when the time comes.
" İyi ile Kötünün doğru seçimi yaptığı o anda, inanç da tazelenmişti.
" When Good and Evil both did the right thing, faith was restored.
Bir daha karşıma çıkarsan kafanı koparırım. Baharda çakalın teki göz çukurunu becerene kadar cesedini bulamazlar!
If I see you again, I'll cut off your head and they won't find it'till spring when some coyote is skull-fucking your eye socket!
- Ne zamandır sigara içiyorsun?
Since when do you smoke?
Bebeğim, çocuklar aşağı inince hediyeleri görmek ister.
Baby, when those kids come downstairs, they want to see presents.
Ama en çok baba olacağımı öğrendiğimde korktum.
But I was more scared when I found out I was gonna be a father.
İlk torunumuz olacağı zamana sakladığımız şişe değil mi bu?
Wait, isn't this the bottle we were saving for when we had our first grandkid?
Arabam benzinin bittiğini söylediğinde, buna inanmamayı seçtim.
When my car tells me it's out of gas, I choose not to believe it.
Ambulanstayken, hiç yapmadığım şeyleri, hiç gitmediğim yerleri düşünüp durdum.
When I was in the ambulance, I kept thinking about all the things I've never done, all the places I've never been.
Tekrar içmeye başladığında değiştirdim ve tekrar değiştirmeye fırsat olmadı sanırım.
I changed it when you relapsed, and I guess I never got around to changing it back.
Eski Buick Skylark ile Denver'dan Salt Lake'e boş depo ile gittiğimizi hatırlıyor musun?
Hey, remember when we drove that old Buick Skylark from Denver to Salt Lake with nothing in the tank?
Birbirimizi kırdığımızda çizdiğimiz satırlar!
The lines we draw when we hurt each other!
Bu senin aptal Smokey ve Bandit bıyığı bıraktığın zamandı.
That's when you had that stupid Smokey and the Bandit mustache.
- Toplantı ne zaman?
When is the meeting?
Ve ilaçlarını aldığında bile oldukça zariftir.
And still fairly sharp when she's on her meds.
Bay Kaplan'ı öldürdüğünü düşündüğümde sorumlu hissettim, sadece sorumlu değil, suç ortaklığı da hissettim.
When I thought you'd killed Mr. Kaplan, I felt responsible, and not just responsible, I felt complicit.
Evet, canım. Onları biliyorsun çünkü bebekken sana günde birçok kez söyledim.
You know them because I said them to you many times a day when you were a baby.
Sana bunu şimdi söylememin nedeni, sana yalvarırken beni dinlemen için... Uzaklaş...
The reason I'm telling you this now is so that you'll listen to me when I beg you, walk away.
Bugün ya da yarın ya da 10 yıl sonra olsun, kutuyu açtığında bu olacak.
Whether it's today or tomorrow or 10 years from now, that's when you open the box.
Fowler'ın vurulduğu anda nerede oturduğu aşikar.
It's clearly where Fowler was sitting when she was shot.
Ne zamandan beri profil çıkartıyorsun, Donny?
Since when did you profile, Donny?
Sana çarptığımda bu tişörtü giyiyordun.
You were wearing the shirt when I hit you.
Millet, bakın, tabii ki onun bir ismi var, ve hazır olduğunda bize söyleyecektir.
Guys, look, he's obviously got a name, and he'll tell us when he's ready.
Alkol, yetişkinlerin sarhoş olmak istedikleri zaman içtikleri şeydir ; biliyor musun, gevşemiş.
Alcohol is what grown-ups drink when they want to get crunk ; you know, loose.
Ben yalnızken, bu küçük adam benim için her şeydi.
When I was all alone, this little guy was everything to me.
Eğer bunları sana verirsem... Bunları sana verince, benim için bir şeyler yapacak mısın?
If I give these back to you... uh, when I give these back to you, will-will you do something for me?
Jasper, Bir odaya girdiğimizde ne yapacağız?
Jasper, what do we do when we enter a room?