English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ W ] / Whirl

Whirl Çeviri İngilizce

340 parallel translation
Çok iyi vakit geçiriyor.
He's having a whirl.
Haydi, bakalım nasılmış.
Come on, John. Let's give her a whirl.
- Haydi deneyelim.
- Well, let's give her a whirl?
Eşini dirseğinden tutup döndür Tıpkı dünyanın döndüğü gibi
Meet your pardner with an elbow whirl Promenade around the world
Başın dönüyor.
Your head's in a whirl.
Kafam karmakarışık.
My mind's in a whirl.
Sosyal koşuşturma, insanların o ad altında yaptıkları.
Ah, the social whirl - the things people do in its name.
Biraz da sıcak suyla yıkayalım.
- Mmm. - Let's give it another whirl with the hot water.
Ida Boothby ortaya çık ve hızla dön!
Ida Boothby to the center and whirl!
Çalıştıralım bakalım.
Let's give her a whirl.
Mutlu olsun diye onunla biraz dans ediyorum.
I have to give her one whirl to keep the franchise.
Onunla ilgilenmeme izin ver.
Let me take a whirl at her.
Clapham'ın kasvetli atmosferine döndüğümde evde Sibella ve Lionel'in ertesi gün gerçekleşecek düğünlerinin telaşlı hazırlığıyla karşılaştım.
When I returned to the somewhat contrasting atmosphere of Clapham, I found the house in a whirl with preparation for Sibella's wedding to Lionel which was to take place next day.
Bakın, "Evcimen bir kız ama sosyete alemlerine bayılıyor."
Look, "She's a home-loving girl... "... but she loves high society's whirl. "
Ama sosyete alemlerine bayılıyor.
But she loves high society's whirl.
Hadi bir deneyelim.
Let's give her a whirl.
- Bir denemelisin, Kardeş Perkins.
- Better give it a whirl, Brother Perkins.
Arkasından sinsice yanaşır ve elimi... boğazına sarılır ve etrafında döner... ve şöyle derdim "Yüzbaşı, bir içki alırmısın?"
I'd sneak up behind him, and I'd put up my hand and grab him by the throat, and I'd whirl him around, and I'd say, "Captain, have you got a drink on you?"
Yüzbaşı John, huysuz ve ruhi dengesi bozuk... bir biçimde şüphe girdaplarına dönüyordu.
Captain John, moody and disturbed... back in his whirl of doubt.
# Bir girdapın tam ortasındayım #
I'm in a whirl
Bu onlar için kafa karıştırıcı olmuştur.
They get in a whirl over each other.
# Dön bana, #
Whirl me.
# Dön bana, döndür beni o Navaja Şamatasına. #
Whirl me, twirl me to that Navajo Rag.
Sarmaşık kaplı bir varilin en dibi Peder. Ben bu koşuşturmaya hazırım. Siz de hazırsanız.
The bottom of the lvy-covered barrel, Father but I'm willing to give it a whirl if you are.
Oh, it sets your senses in a whirl
Oh, it sets your senses in a whirl
Tamam, dinamit, biz destek oluruz.
OK, Dynamite, we'll give it whirl.
- Neden bu koya el atmıyorsun?
- Maybe. - Why don't you give it a whirl?
Gündüzler ve geceler, kafamın içinde dönüp durur
Days and nights whirl through my head
Çalıştır şunu.
Give it a whirl.
Toz bulutu içinde geldik ama bugün hava güzel!
I feel wonderful! We arrived in a whirl of dust, but it's so nice today.
Bir de elektrikli sandalyeyi deneyelim bakalım. Vay...
NOW, LET'S GIVE THE ELECTRIC CHAIR A LITTLE WHIRL.
- Hadi bir çalalım.
- Let's give it a whirl.
- Dediğin gibi çalıyoruz.
- We give it, like you say, a whirl.
Her şey etrafımda hızlanarak dönüyor sanki.
Things seem to whirl about me faster and faster
# Sarmaş dolaş olduk
We whirl and we spin
Sizinle dansetmek için sabırsızlanıyorum.
I'm looking forward to a whirl or two with you.
- Bu dansı da lütfeder misiniz?
- Care for another whirl?
Bir semazen dervişin Semasını bile bozabilir
She can throw a whirling dervish Out of whirl
Ona her şeyi yaptırabilirim - fırıldak gibi döndürürüm, güldürürüm.
Oh, I can make him do anything. Whirl around, laugh, anything.
Memur onu badem ezmesi sandı.
Well, the superintendent thought it was an almond whirl.
"İşte o zaman anladım ki, bulmuştum eşimi..."
And I knew right then I'd be takin'a whirl
Belki deneyebilirim.
Maybe I'll give that a little whirl.
Şuna bakmak gerek yoksa hiçbir şey vuramazsınız.
Or you won't hit anything. All right, we'll give it a whirl.
Her yıl, büyük bir olay yayıncılık dünyasını yerinden oynatır.
Every year, a big event sets the publishing world in a whirl.
10 numara, Easy Whirl...
The show horse, number 10, Easy Whirl...
Eşinize selam verin. Ve köşedekine selam verin. Şimdi eşinizle dans edin, sola doğru dönün.
bow to your partner then bow to your corner now swing your partner, to the left, whirl then spin i think i better get started.
Londra'nın kalabalık caddelerini merak ettiğim için geldim ya da burada olup koşuşturmanın ortasında ve insanlarla birlikte olmak için.
I've come to wander through the crowded streets of London or to be here in the midst of the whirl and rush of humanity.
Çok mutluyduk, kalbim çok heyecanlıydı. Gidelim tatlım.
# We were so happy... # my heart was in a whirl
Kalbim çok heyecanlıydı.
# My heart was in a whirl
Çok mutluyduk, kalbim de heyecanlıydı.
# We were so happy my heart was in a whirl
- Bir dene bakalım yinede.
Well, give it a whirl anyway, huh?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]