Whitey Çeviri İngilizce
928 parallel translation
Hadi oğlum!
Come on, whitey!
Git Whitey'i bul.
Go out and get Whitey.
- Selam Whitey.
- Hello, Whitey.
Whitey daha sonra ofise gel.
Drop up to the office later, Whitey.
Whitey, gazeteleri okumadım.
Whitey, I haven't seen the papers.
Whitey, Link'ten istemeye korkuyorum.
Whitey, I'm afraid to ask Link.
- Whitey, lütfen beni dinle.
- Whitey, listen to me, please.
Bu çok büyük para Whitey.
That's a lot of dough, Whitey.
- Evet Whitey, daha sonra.
- Yeah, later, Whitey.
Whitey tüyüyor mu?
On the level, is Whitey taking a powder?
- Dinle Whitey, bak...
- Now, see here, Whitey, let's...
Whitey de orada sadece uyku çekiyor.
I suppose Whitey's just taking a nap in there.
Whitey'nin tabancası.
No, it was Whitey's.
Paul, Whitey'den çok uzun değil yani ona ateş ederken ya avizeden sarkıyordu ya da sandalyeye çıkmıştı.
Paul is only a little taller than Whitey so I figure he must have been hanging on the chandelier when he shot him, or standing on a chair.
Bence Whitey vurulduğunda yerde yatıyordu.
It looks to me as if Whitey must have been lying on the floor when he got it.
Diyelim ki, üçüncü bir kişi Paul ve Whitey'yi kavga ederken gördü.
Let's suppose, for the moment, that some third party saw Paul and Whitey fight.
Üçüncü kişimiz tabancayı alıp Whitey'ye arkadan vurmuş olabilir ki bu kafasındaki çürüğü açıklar... -... ve cebinden defteri alır.
Our third party could have picked up the gun, slugged Whitey from behind which accounts for that bruise on the back of Whitey's head and taken the book from his pocket.
Neden üçüncü kişi olan bu kişi Whitey'yi vurup bayıltsın ve defteri alsın?
Why should this party of the third party shoot Whitey after he knocked him cold and took the book?
Whitey ayılıp onu tanımış olabilir.
I'll say that Whitey came to and recognized him.
Whitey'nin üstünden çıkanlara bakmak isterim.
I'd like to have a look at that stuff Whitey had on him.
Whitey'nin burada işi neydi? Nasıl girmiş?
But what was Whitey doing in here, and how did he get in?
Whitey'le bu gece burada tartıştı.
He and Whitey had an argument in there tonight.
Whitey Barrow ile Stephens ve Macy arasında nasıl bir bağ vardı?
What connection did Whitey Barrow have with Stephens and Macy?
Bu bizi Whitey Barrow'a getiriyor.
Well, that brings us back to Whitey Barrow.
Bay Stephens'la lobide beklerken Whitey...
I was standing in the lobby with Mr. Stephens when Whitey...
Neden Whitey Barrow sizinle bir köşede ortak bir arkadaş hakkında konuştu?
Why did Whitey Barrow have to take you into a secluded corner to chat about a mutual friend?
Whitey Barrow severdi.
Whitey Barrow did.
Whitey'nin başı beladaydı.
Whitey was in trouble.
Parayı toparlayamadığım için Whitey'ye bileziği verdim.
I couldn't raise the money, so I gave Whitey the bracelet to use instead.
Bir özelliği olmalıydı.
Whitey must've had something.
Whitey'yi sevdim.
I loved Whitey.
Abrams'a söyledim, Whitey haklandığında... -... ofisin yakınında bile değildim.
Just like I was telling Abrams, I was nowhere near the office when Whitey got bumped.
- Sence Whitey'yi o mu öldürdü?
- You mean, he killed Whitey?
- Whitey Barrow.
- Whitey Barrow.
Whitey ona şantaj mı yapıyordu?
Do you mean Whitey was blackmailing Claire?
Whitey, Porter'dan para sızdırıyordu.
Whitey was making the Porter dame pay off.
Whitey'nin benden aldığı defter.
The book Whitey took away from me in Stephens'office.
Whitey Barrow öldürüldüğünde Macy gişede miydi?
Was Macy in the ticket office with you when Whitey Barrow was killed?
Whitey öldürülmeden salondan ayrılmıştım.
I was out of the arena before Whitey was killed.
Onu benden Whitey çalmıştı.
Whitey stole it from me.
Whitey ona şantaj yapıyordu.
Whitey had been blackmailing her.
Whitey'nin öldüğünü bana o söyledi.
I didn't know Whitey was dead until he told me.
Eve gitmeden önce Whitey'nin öldüğünü söyledi.
He told me Whitey was dead before he took me home.
Ama Whitey'nin patronlarıyla takıştığını söylemişti, değil mi?
But Molly did tell you that Whitey had had a falling out with his bosses?
Whitey ve ben düşmandık.
Whitey and I were enemies.
Ama kimse ona ulaşamadan Whitey öldürüldü.
But Whitey was killed before anybody could get to him.
Whitey Barrow korkmuştu.
Whitey Barrow was scared.
Neden onu serbest bırakmıyorsun, Whitey?
Why don't you turn him loose, Whitey?
- Peder Lambert'i tanırdın, Whitey.
- You knew Father Lambert, Whitey.
Hadi Whitey!
Come on, Whitey!
- Bir gelişme var mı, Whitey?
Any hot dope, Whitey?