English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ W ] / Windpipe

Windpipe Çeviri İngilizce

209 parallel translation
Gırtlağını sıkacağım onun!
I'll cut out his windpipe!
Soluk borusunu yakmak mı?
Scorch her windpipe?
Boğaz, burun, nefes borusu hasar görmemiş.
Trachea, larynx, windpipe, intact.
Darbe gırtlak çıkıntısına isabet etmiş. O bölge soluk borusunu tıkayacak kadar şişmiş.
The blow hit him in the larynx, or Adam's apple... causing it to swell and cutting off his windpipe.
- Nedir o? Nefes alabilmesi için soluk borusuna bir delik açtık.
Cut a hole in his windpipe down here so that he could breathe.
Nefes borusunu iğne ucuyla delmeyi.
To pierce the windpipe with a needle's point,
- Kurşun soluk borusunu sıyırmış.
- Bullet grazed his windpipe.
Evet, bunu bir de gırtlağında ananasla dene.
Yeah, yeah, you try that with a pineapple down your windpipe.
Fotoğrafı gördünüz. O yer... O korkunç yer.
I'd say he was probably exercising with that barbell... it slipped, came crashing down on his neck... and crushed his windpipe.
Peynir parçasının nefes borusuna... kaçması ne utanç verici şey.
What a shame that bit of cheese getting stuck in the old windpipe like that.
Sienna baş piskoposu geçen haftaki saldırıda aldığı kurşun yarası nedeniyle halen komada.
The Archbishop of Sienna is still in a coma after a bullet in last week's attack struck his carotid artery. What is most serious is that though he still breathes normally through the windpipe, he is virtually brain-dead.
Windpipe!
Windpipe!
Aletler Windpipe'nin ilgi alanındadır.
Machinery is Windpipe's specialty.
Windpipe, tamam, tamam.
Windpipe, over, over.
Windpipe onu göremediğimizi sanıyor.
Windpipe thinks he's invisible and we can't see him.
Windpipe, kendimizi düşünmeliyiz.
Windpipe, we have to think of ourselves.
Saksıkafa, Windpipe, Vaseline, buradayız!
Teapot, Windpipe, Vaseline, we're here!
Geriye hiçbir kanıt kalmayacak ve ölümü... boğazına kemik takılması olarak görülecek.
There'll be no evidence left and his death will seem - to have been caused by a bone stuck in the windpipe.
Seni bir kutuya sıkıştırıp, oraya postalasam mı? Haydi konuş, benim küçük ölüm sertifikam!
One of your shirts reached out of the hamper, grabbed me around the windpipe, and demanded to be taken to the airport.
Soluk borusundaki tükürük sebep olmuş.
It's triggered by saliva in the windpipe.
- Sıkınca gırtlağın parçalanır.
Colonel, let go. Little pressure, I bust your windpipe.
Ezilmiş soluk borusu.
Crushed windpipe.
Beni serbest bırak yoksa rüzgârını başına çalarım.
Let me up, or I'll rearrange your windpipe.
Oraya geleceğim, bağırsaklarını söküp boğazına tıkacağım!
I'll come down there, I'll pull his guts out through his windpipe!
Boğazındaki hortumu yakında çıkaracağız.
We'll be taking that tube out of your windpipe soon.
Şey, gırtlağımı sıktınız biraz ve nefes borum sıkışmış olabilir demek istedim sadece.
Can I- - Because you've bent my throat now a little bit. And, uh, the windpipe used to hang straight until this moment.
Öncelikle soluk borun şişmeye başlar... ve tam havasız kaldığını düşünmeye başladığında ölüyorsundur.
Yeah, first your windpipe swells... and just when you think you're going to die of suffocation...
Bir şey hariç. Soluk borusunun hemen sağında, bir iz var gibi.
Except appears to be some kind of a pattern just to the right of his windpipe.
Soluk borun yarılmış.
Your windpipe's been severed.
soluk borun iyileşene kadar bu delikten nefes alabileceksin... ya da birisi seni asana kadar.
You'll be able to breathe out of that hole until your windpipe heals. Or until somebody hangs ya.
Nefes alabilmeniz için nefes borunuza bir tüp takmalıyım.
I'll have to put a tube down your windpipe so you can breathe, okay?
Nefes borum çok dardır.
I have an unusually small windpipe.
Anlaşılan sert bir şeker emiyormuş, soluk borusuna kaçmış.
Apparently, she was sucking on a hard candy and it lodged in her windpipe.
Onu bir nefes borusunu açarken görmelisin.
You should see this guy unclog a windpipe
Anahtar soluk borusunda.
The key is in his windpipe.
Gırtlağından vuramayacağına 5 dolar koyuyorum.
Five bucks says you can't put it right in the windpipe.
Yanlış boruya gitti. Yanlış şeyi yuttum.
That went down on the wrong windpipe, Life Saver, it, it went down on the wrong windpipe.
Nefes borum tamamen tıkanırdı.
My windpipe would just, like, shut down.
Çirkin, Tennessee'li yaşlı kadınların biriktirdikleri parayı çalmak Layla Briggs'in boğmak sonra da cesedini annesi bulsun diye bırakıp gitmektir.
Nasty is cheating old ladies from Tennessee out of their savings. And choking the air out of Layla Briggs'windpipe, then leaving her corpse for her mother to find, that's nasty.
Önemli değil sadece nefes boruma bir şey kaçtı gibi geldi de.
No, it's just the thought of something wrong going down the windpipe.
Bunlardan birini Hitler'in nefes borusuna sokacağım.
Hitler gets one of these right across the windpipe.
Soluk borusundan gelen çeşitli mikroplar var.
We got multiple germs coming down the windpipe.
- Hepsi hava borusuna giriyor.
It's all going down the windpipe.
Kanser hızla ilerliyor, ve bu nefes borunu tıkayabilir.
The cancer is growing fast, and it may block your windpipe.
Kravat muhtemelen nefes borusunu kapamış.
The tie probably closed the windpipe.
Nefes borusuna yemek kaçmıştı.
He had gotten food in his windpipe. His face was... turning red.
Bıçağı solu borusunun arkasına sokup, bu şekilde aşağı çekmelisin.
You get the knife in behind the windpipe, pull it down like that.
Haydi J.D., nefes borusunu kapatmıyorsun.
Come on, JD, you're not closing the windpipe.
Nefes borusunu kırdım.
Cracked his windpipe.
İçimde bir his var, Komiser.
Well, I'm sure his windpipe was crushed.
Deschler'in elinde nitrat izleri var mıymış?
But it fell on his neck and crushed his windpipe.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]