Wobbles Çeviri İngilizce
58 parallel translation
Çok geçmeden, taban sallanır ve sonra da tavan çöker.
Pretty soon, the pedestal wobbles and then topples.
Bilyor musun Wobbles sana birazcık kızgınım.
You know, Wobbles, I'm kinda mad at you.
Wobbles.
Wobbles.
Bir zamanlar büyülü bir prens varmış. Wobbles'ın öte yanındaki toprakların hakimiymiş.
Once upon a time, there was an enchanted prince who ruled the land...
Bir zamanlar Wobbles'ın ötesindeki topraklara hükmeden sihirli bir prens varmış.
Once upon a time... there was an enchanted prince... who ruled the land beyond the Wobbles.
Bilyor musun Wobbles..... sana birazcık kızgınım.
You know, Wobbles I'm kinda mad at you.
Oscar kendini çok yalnız hissediyor, paytak paytak arkadaş aramaya gidiyor.
Oscar feels very lonely, so he wobbles off to find company.
Eminim ki, son dakika endişeleri bunlar.
Sure, you just got the last-minute wobbles.
İplere yaslanıyor ve yere düştü.
He wobbles into the ropes and goes down!
Akıl alamıyor değil mi?
The mind wobbles, doesn't it?
- Sallanıyordu.
- It wobbles.
Sadece karından rahatsız o kadar.
She's only got a touch of the tummy wobbles.
Dingildeyip duruyor. "
It wobbles! "
Üç. Tamam.
Man, this sucker wobbles, but he won't fall down.
Biz de verilerimizi analiz etmek yerine yıldızların hareketlerini incelemek konusunda kendi tekniğimizi geliştiriyorduk.
'We were developing our technique'for looking for wobbles of stars'and not actually analysing our data.
Sakin ol, yalpa.
Easy there, wobbles.
- Asher. Ağrısı var. Sendeliyor.
- He has pains, he wobbles.
Şuna bakın, bir de sallanıyor!
Looky here, it wobbles!
Devam et, böyle giderse ortalığı sarsacaksın.
Steady, these pre-meds can really give you the wobbles.
Sloan bu akşam eve dönüyor benim de onu birleştirmem lazım, ama sallanıp duruyor.
Well, Sloan's coming home tonight, and I got it put together, but it wobbles.
Dingildeyen merdiveni biliyor musun?
You know that ladder deal that wobbles? Took it.
Ve sonra gençleşerek yeniden sıkılaşan vokal bağlar titreme ve sarsıntıyı yok edecek, ve bazı durumlarda sesi bir oktav yükseltecek.
And then the youthfully re-tightened vocal cords eliminate the wobbles, tremors, and in some cases, raise the voice an octave.
Onlar ekip olarak dev bir gezegenden kaynaklanan uzun vadede salınım yapan bir yıldız arıyorlardı.
Their team had been looking... for the expected long-term wobbles caused by a giant planet.
Ne web, Berbick wobbles ama ayakta kalir.
Berbick, but remains shaky with their feet.
Hala görünür bir şekilde durum karışık içeri girerken lütfen bir şey déme ve sadece gözlerine bak çünkü bu işin yolunda gitmesini istiyorum
And, it's still kind of messed up in a pretty obvious instantly visible way, please don't say anything and, try to make eye contact with her when she wobbles in because I want this to work.
Platform bazen arkadan gelen dalgalar çarptıkça sallanıyor ve eğer çökerse ne yapacağımı merak ediyorum
Sometimes the platform wobbles when the waves hit the back of it, and I do wonder about what would happen if I fell in.
Cama çarpıp, oraya nasıl geldiğini anlamak için yalpalayarak çevresinde dönen kuşlar gibisin.
You're like a bird that smashes into a window and then just wobbles around in circles, trying to figure out how it got here.
Sloan bu akşam eve dönüyor benim de onu birleştirmem lazım, ama sallanıp duruyor.
Well, sloan's coming home tonight, And i got it put together, but it wobbles.
Ve atıcı kenardan kenara savrulur.
And he wobbles from side to side.
O bunu yaparken yildiz, yani basim, yalpalanir gezegen tarafindan çekildigi için ve Dünya'da da teleskoplarimiz gezegenin, yörüngesinde döndügü yildizi yalpalamasini gözlemleyebilir.
As it does so, the star, my head, wobbles around, being pulled by the planet, and back on Earth, our telescopes can watch to see the wobble of the host star as the planet goes around it.
Yildizlarin yalpalanmasina bakmak da kolay degildir.
Looking for solar wobbles isn't easy, either.
Önde gelen bilim adamları, dünyanın ekseninin yavaş bir şekilde veya salınım la 26,000 yılda bir döndüğünü hesapladılar.
Mainstream scientists have calculated that the earth's axis slowly changes, or wobbles, over a 26,000-year period.
Titriyor.
It wobbles.
Mussolini bile Axis için ziyaret edemiyor
Then Mussolini says perhaps even the state visit from and the axis wobbles. Because nobody wants to be to blame.
Fakat aradaki dengeyi tutturamazsan, makine bocalamaya başlar.
But if the drum gets off-kilter, it wobbles.
Evet, yalnız tek farkı çamaşır makinesi bocalarsa,... "güm güm" diye ses çıkarır.
Yeah, except when your washing machine wobbles, it goes "thump, thump."
Eğer bu bahsettiğimiz şey bocalarsa, patlar.
This thing wobbles, it explodes.
Vay, vay, vay! Sağa sallanırsın, sola sallanırsın ama asla devrilmezsin.
Well, well, well, she weebles and she wobbles, but she don't fall down.
- Bir daha bocalamayacaksin?
No more wobbles?
- Bocalamayacagim.
No more wobbles.
Artik yoldan sapmak yok.
No more wobbles.
Oturunca sallanıyor.
It wobbles when you sit on it.
Birinci grup KD, Lloydie, Steggie ve ben. biz takip aracındayız.
Group one - KD, Lloydie, Steggie and me - we're in the cruiser - and Sid and Wobbles, you'll be driving the block.
Evet. Sallanır, duman çıkarır ve bir keresinde beni yakıyordu.
Yeah, it wobbles, it smokes, and one time it burned me.
Weebles, wobbles ve...
Weebles, wobbles and...
Kusmayla da mideler rahatlar.
Vomiting our stomach wobbles.
Hadi dikkat edin!
Wobbles his head.
- Sallanıyor.
- Wobbles.
Hisseler sallandığında "Dahi Çocuk CEO" başlıkları.. ... neredeyse yok olur.
The stock price wobbles and the boy genius CEO headlines all but disappear.
Sonny bocalıyor.
Sonny wobbles. Got a wobble.
- Hala dengesiz.
- It still wobbles.