Wondrous Çeviri İngilizce
427 parallel translation
Ruediger, kendine bu muhteşem kadının gelmesi onuruna arazilerimden bir krallık seç!
Ruediger, choose a kingdom from my lands in gratitude for this wondrous woman!
Gözlerini güzellik ve zevkle doldurmak için Allah'ın görme yeteneği verdiği siz harika dünyanızı sonsuz gecenin şehri olarak gören benden düşünceyi esirgemeyin.
O ye whom Allah gave the gift of sight... to fill your eyes with beauty and delight... spare me a thought to whom your wondrous world... is but a city of eternal night.
Borazanın o harikulâde sesi duyulunca
Wondrous sounds the trumpet sings
Yeteneğin böyle bir özelliği olmalı, harika bir ülke olmalı.
Gifted must be such a nature, Wondrous must be such a land
Böyle şey gördünüz mü hiç?
O day and night, but this is wondrous strange.
Yüzyıllardır, onun yaşlı eli... adını dahi bilmeyen, olağanüstü kızları koruyor.
For centuries its old hands protected the wondrous young girl whose name it didn't even know.
Cecily, senin kusursuz ve emsalsiz güzelliğini ilk gördüğümden beri, seni, vahşi bir aşkla sevdim...
Cecily, ever since I first looked upon... your wondrous and incomparable beauty...
Evde harika bir yıldızla geziniriz, yıldızı her zaman tutabilirsin.
we will tip toe home with a wondrous star, a star you can always keep.
Acayip yollari vardir onlarin.
They got wondrous ways.
Ve onun muhtesem atina kucak acacaklar.
And they'll give a loving welcome to her wondrous horse.
Fakat ilk kez aşık olmuş yaşlı birinin olağandışı aptallığını asla bilmezler.
But they never know the wondrous foolishness of an old man in love for the first time.
Tanrım, halkımızı her zaman kurtaran mucizeleri yarattığın için sana teşekkür ederiz.
Praised be thou, O, Lord, our God, ruler of the universe who wrought wondrous deliverances for our fathers in days of old.
Önünde harikulade bir gelecek var.
A wondrous future lies before you.
Aslında ne kadar güzel Gün ışığı gibi parıldayan saçlar gülleri utandıran kırmızı dudaklar.
She is indeed most wondrous fair, gold of sunshine in her hair, lips that shame the red, red rose.
Mutluluk bu harika mesajlarınızı duymaktır.
It's happiness to hear your wondrous message.
Bu harika yeteneğini kimin için icra ediyordun?
For whom did you practice this wondrous talent?
Hayal gücünün muhteşem alanına bir yolculuk.
A journey into a wondrous land whose boundaries are that of imagination.
Hayal gücünün olağan dışı diyarına yolculuğa çıkıyorsunuz.
A journey into a wondrous land of imagination.
Sevmenin ve sevilmenin büyüsüne...
THE STRANGE AND WONDROUS MYSTICISM
Hayal gücünün olağan dışı diyarına yolculuğa çıkıyorsunuz... bildiğimiz dünyadan başka bir dünyaya.
A journey into a wondrous land whose boundaries are that of imagination.
Başka bir boyuta geçmek üzeresiniz... Yalnızca görüntü ve sesin değil, aklın da hüküm sürdüğü bir boyut. Hayal gücünün olağan dışı diyarına yolculuğa çıkıyorsunuz bildiğiniz dünyadan başka bir dünyaya.
You're traveling through another dimension, a dimension not only of sight and sound, but of mind a journey into a wondrous land whose boundaries are that of imagination.
Burası öyle bir şehir ki, insanlar uyumadıkları tüm süreyi yapımı gerçekleştirmek için yeteneklerini kullanır, tek amaç sizleri gerçek hayattan uzaklaştırıp hayallerin harika diyarına götürmektir.
This is a town where people spend every waking hour applying their talents to the making of a product, the only purpose of which is to take you away from real life into the wondrous land of make-believe.
Başka bir boyutta yolculuk yapıyorsun sadece sesten ve görüntüden oluşan değil aynı zamanda zihinden oluşan bir boyut sınırları sadece hayalgücüyle kısıtlı olan mucizeler diyarına yolculuk.
You're traveling through another dimension a dimension not only of sight and sound, but of mind a journey into a wondrous land whose boundaries are that of imagination.
Gelecek hafta Bay Shelly Berman'ın yetenekleri size hayal dünyasındaki yeni bir yolculuğu getirmek için kullanılacak vahşi, olağanüstü ve inanılmaz olan,
Next week, the very considerable talents of mr. Shelley berman are utilized to bring you another in our weekly excursions into the never-never land of the wild, the woolly and the wondrous.
Başka bir boyuta yolculuk ediyorsunuz. Sadece görüntü ve ses boyutuna değil aynı zamanda bir akıl boyutuna. Hayal gücünün muhteşem alanına bir yolculuk.
You're traveling through another dimension - a dimension not only of sight and sound, but of mind, a journey into a wondrous land whose boundaries are that of imagination.
Sınırları yalnızca düş gücünüzle sınırlanan harika bir dünyaya yapılan bir yolculuk bu.
A journey into a wondrous land whose boundaries are that of imagination.
Bir başka boyutta yolculuk yapıyorsunuz. Bu sadece görsel ve sessel değil, aynı zaman da düşünsel bir boyut. Sınırları yalnızca düş gücünüzle sınırlanan harika bir dünyaya yapılan bir yolculuk bu.
You're traveling through another dimension a dimension not only of sight and sound, but of mind a journey into a wondrous land whose boundaries are that of imagination.
Bir çeşit çizimlere benziyor.
her lips...? ? are something wondrous fair?
Bir başka boyutta yolculuk yapıyorsunuz. Bu sadece görsel ve sessel değil, aynı zamanda düşünsel bir boyut. Sınırları yalnızca düş gücünüzle sınırlanan harika bir dünyaya yapılan bir yolculuk bu.
You're traveling through another dimension a dimension not only of sight and sound, but of mind a journey into a wondrous land whose boundaries are that of imagination.
Ama dün gece Megistias çok ilginç bir rüya gördü.
But last night, Megistias received a most wondrous vision.
Bu kış gecesinde kayan... harika bir yıldız parlayacak göklerde
In the skies one wondrous star shines bright
Bu kış gecesinde göklerde harika bir yıldız parlayacak
In the skies one wondrous star shines bright
Başka bir boyuta yolculuk ediyorsunuz. Sadece görüntü ve ses değil, aynı zamanda bir akıl boyutuna. Hayal gücünün muhteşem alanına bir yolculuk.
You're traveling through another dimension - a dimension not only of sight and sound, but of mind, a journey into a wondrous land whose boundaries are that of imagination.
Bana biraz şu elle yaptığınız inanılmaz büyülerden bahsedin haklarında fevkalade hikayeler duydum ama gelin görün ki hiç şahit olmadım.
But tell me now, tell me something... of your miraculous hand manipulations... of which I've heard such wondrous accounts... and yet have never witnessed.
Baca harika bir yerdir.
A chimney is a wondrous thing.
Kızınızın güzelliğini, zekasını, inceliğini, Mahcup sadeliğini, yumuşak tavırlarını o kadar çok duydum ki, Gözlerimle görmek için arsız konuk gibi evinize geldim.
That hearing of her beauty and her wit, her affability and gentle modesty... her wondrous qualities and mild behavior... am bold to show myself a forward guest within your house... to make mine eye the witness... of that report I have so often heatd.
Herkes bir tuhaf bakıyor ; Korkunç bir şey mi gördünüz ;
And wherefore gaze this goodly company as if they saw some wondrous monument?
Bu gece mucizevi bir şey gördüm, hep istediğim bir şey.
Tonight, I've seen something wondrous, something I've waited for, laboured for.
Değişik yemekler
Wondrous things to eat
Muhteşem gösterimiz başlamak üzere.
Our wondrous spectacle is about to begin.
Yıllar önce firavunlar vadisine bakan bir dağda yaşayan hiç kimsenin bilmediği muhteşem bir tapınak yaptırdığım Mısır ülkesine gideceğiz.
We shall embark to the land of Egypt, where, years ago, in a mountain overlooking the Valley of the Pharaohs, I did prepare for us a wondrous shrine unknown by any living man.
"mucizeIerini anIatacagm..."
"and tell of all thy wondrous works..."
Muhteşem bir... manzara alır mıydın?
Would you have A wondrous sight
Harika.
It's wondrous.
- Oh, öyle harikuladeler ki.
- Wondrous ones.
Orasını hiç düşünmemiştim. Ey gündüz ve gece, ama bu ne hayret verici böyle!
Oh, day and night, but this is wondrous strange.
Yardım edin, lütfen, biri yardım etsin.
You're traveling through another dimension - a dimension not only of sight and sound, but of mind, a journey into a wondrous land whose boundaries are that of imagination. Your next stop, the twilight zone.
Bir şey alınmış mı?
are something wondrous fair?
Başka bir boyuta yolculuk ediyorsunuz.
You're traveling through another dimension - a dimension not only of sight and sound, but of mind, a journey into a wondrous land whose boundaries are that of imagination.
Bu kadar tatlılıkla ruhlarımızı okşuyor.
On that wondrous day when our eyes first met
Buradalar.
They are here. - Oh, such wondrous ones.