English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ Y ] / Yapımcı

Yapımcı Çeviri İngilizce

5,372 parallel translation
"Kural yok" demek, bu sadece yapımcıların ve reality show'un düzenlediği bir kuralsızlık.
As far as the "no rules," that's just, uh, that's what the producers and the reality show set up, that there's no rules.
- Ve yapımcılar daha endişeli olmalılardı.
- And the producers would be a little more concerned.
Bunun yapımcıların umrunda olduğunu sanmıyorum.
I don't think that production cares.
Birisi nasıl oldu da öldü? Yani şovum yapımcılarının bunun olmasına nasıl izin verdi?
I mean, how do the- - the producers of the show let this happen?
Başkent ofisinizde Jerry Dantana... -... adında bir yapımcı var.
You've got a producer at your DC bureau named Jerry Dantana.
- Ben Mac McHale, yapımcıyım.
I'm Mac McHale, the producer.
Onu severim, ona güvenirim, sorumlu yapımcımdır ve programı o idare ediyor bu kadar basit.
Now, I like her, I depend on her, she's my EP, but she runs my show and that's it.
- Peki, bence yaptığın şey alkışı hak ediyor ama yapımcını dinlemen lazım.
Okay, personally, I think that your position is commendable, but you have to listen to your EP. - Okay.
Sen, bize ders vereceğini düşünüp Kaptan Amerika gibi buraya gelen... -... kıdemli yapımcısın.
You're a senior studio producer and you come up here like Captain America thinking you're gonna school us.
- Yapımcım bana ne söylerse onu yapmam gerektiğini ama ben bunu kötü bir tavsiye olarak düşündüm.
That I have to do what my EP tells me to, but I thought that was bad advice.
Atlantis Cable News, ACN'de çalışan bir yardımcı yapımcıyım.
I'm an associate producer with ACN, Atlantis Cable News.
Yapımcımla konuşuyordum.
I was talking to my producer.
Hayır, yine yapımcımdı.
No, producer again.
- Yıldızlar ve Sorumlu yapımcılar birinci sınıfta uçar kıdemli yapımcılar business'de uçar, Gary'le beni ise kanatlara bantlarlar. - Söylemek istedim.
- I'm just saying.
Saat 10'daki "Elliot Hirsch ile Şu An" programının sorumlu yapımcısıyım ve sana bir bölüm vereceğim.
I'm the executive producer of our 10 : 00 hour Right Now with Elliot Hirsch and I'll give you a segment.
- Şef, ben Günlük Mevzular'ın yapımcısı Jung.
Chief? I'm Producer JUNG of Daily Topic.
- Yapımcı Jung!
- Producer JUNG?
Günlük Mevzular'dan Yapımcı Jung Yong Suk bizi direkt olarak bilgilendirdi.
Producer JUNG Yong-suk of'Daily Topic'informed us, directly.
Yapımcıların kampında bir şey bulup cebime koydum ve bu şekildeydi.
I found something at the... at the producers'camp, and I put it in my pocket, and it was that shape.
- Yapımcıların kampında bu anahtarı bulduk.
We found this key at the producers'camp.
Yapımcıların kampında... - Bunu bulmuştum.
I found something at the- - at the producers'camp.
Güvenli olduğundan emin değillerse yapımcılar bizi buraya ne diye getirsin ki?
Why would the producers send us here if they knew we wasn't safe?
Yapımcıların kampında bıraktığımız biraz yiyecekleri olduğunu biliyorum.
I know they did have some food that we left from the producers'camp.
- Şu yapımcı arkadaşlar.
Those producer friends.
Yapımcılar mı?
Producers?
Onu burada bırakırsak, yapımcılar gelecektir.
- But don't- - - I think if we put her over, she'll... - The producers will come.
- Yapımcılar. Programa yardım mı ediyorsun?
You helping the show?
- Bakarsa... Yapımcıların söyledikleri...
Regard- - whatever the producers are saying... ( Sam ) We can't just let her walk off into...
Yapımcıların kurduğu bir ana kamp var ve montörlerle bizi görüyorlar.
What the hell's this base camp? The producers, they have, like, this base camp set up where they- - they're there, and they have their monitors and see us.
Tüm bunları yapımcılardan mı çaldın?
You stole all this from the producers?
Çünkü şu anda kesin olarak bildiğimiz tek şey program yapımcılarının bu çocuğa haksızlık ettiği.
The law-enforcement community would love to hear. Because right now, all we know for sure is that this young man was treated unfairly by the series producers...
Çocuğun reddedilmekle başa çıkamaması yapımcıların hatası değil ki.
It's not the show's fault that he can't handle rejection.
"Baş Yapımcı Shinichiro Inoue"
"Executive Producer Shinichiro Inoue"
"Yapımcı Takeshi Yasuda"
"Produced by Takeshi Yasuda"
Yapımcınla falan görüşmeli miyiz?
Yo, dude. Should we talk to your producer or something.
Sebastian Jones yüksek kalitede seks için yapılmış bir robot yapımcısıymış.
Sebastian Jones was a high-end sex trade bot-maker.
Zehirimizin yapımcısını bulduk diyebilirim.
I'd say we found the maker of our poison.
Başkentten bir yapımcı gelir.
A producer comes up from DC.
Yapımcının yaptığı oynama ortaya çıkar ve kovulur.
The producer's surgical strike is discovered and the producer is fired.
Herkes oradaymış. Haber bölümünün başkanı oradaymış editör ve baş sunucu, sorumlu ve kıdemli yapımcılar...
You've got everyone, you've got the president of the news division, the editor and anchor in chief, the EP,
Yapımcıdan düşük rütbedeki herkes sırayla kitap işini halleder.
Everybody below the producer level has to take a shift doing the book.
Bir yardımcı yapımcının da geleceğinden haberi yokmuş.
You didn't tell him an AP was coming along.
" Bunu Ceneviz yapımcılarına açıkladınız mı?
" Did you disclose that to the Genoa producers?
Birkaç yıl önce Haber Gecesi yeni bir yapımcı işe aldı ve programın...
A couple of years ago, News Night got a new EP and the show...
- En azından film yapımcılarına.
To filmmakers at the very least.
Ve dahi yardımcın Michelle Ross bütün işi senin yerine yapıyor.
And your brilliant associate, Michelle Ross, does all the hard work for you anyway.
Bir çift botum var ama yapımcıların kampında bir sürü giyecek var.
I have a pair of boots.
Bak, buradaki sette yapımcı yok.
I'm- - I'm...
"Yapım Tasarımcıları Emiko Tsuyuki Toshimichi Kurokawa"
"Production Designer Emiko Tsuyuki Toshimichi Kurokawa"
Ajanslar arasında aracılık yapıyor, işler ters giderse uzlaşmaya yardımcı oluyor.
He's a broker between intelligence agencies, helps negotiate when things go wrong.
- Yeniden. ... ve yardımcının elleri yapılması gerekeni yapar.
... and the hands get it done.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]