Yearn Çeviri İngilizce
288 parallel translation
Allah senin mutluluğunu arzu ettiği için ruhunu yarattı, fakat onu sen kazanmalısın.
Allah hath made thy soul to yearn for happiness but thou must earn it.
" Tanrım, biz senin zavallı ruhların seninle kutsanıyoruz.
" O my Lord, we your poor souls yearn for sanctity.
- Elimiz kolumuz bağlı artık. Eskiden olduğu gibi yaşamayı dayanılmaz bir şekilde özlüyorum.
- You learn to work with brushes... although your hands yearn for a hammer.
Bütün genç kızlar Balu için yanıp tutuşuyor sen daha Tiko'yu düşünüyorsun.
All of the maidens yearn for Balu, yet you think of Tiko.
Gittikçe daha çok özlüyorum.
I yearn more and more
And for ever my heart will yearn
And forever my heart will yearn
Ya da sahip olamayacağın bir kıza karşı duyduğun büyük arzu.
Or, the big yearn for a girl you can't have.
Dağlarını özleyip durmayasın diye Sana dağlarımızı göstereceğim!
So you don't have to yearn for your mountains all the time, I will show you our mountains! Yes!
Ama bazen çok daha yüksek şeylerin peşinde koştuğun hissine de kapılmıyor değilim.
Not that I don't sometimes feel that you yearn for something better.
Ondan uzakta iç çekip özlüyorum onu de.
Tell her I sigh and yearn, away from her.
Öyle istiyorum ki seni, dayanılır gibi değil.
I yearn for you so badly I can't bear it anymore.
Kapının açıldığı ve tüm yüzlerin gelmesi gerekene doğru...
I yearn for that moment when the door will open...
Sadece seni arzuluyorum.
I just yearn for you only.
Hayattayken en sevdikleri kişilerin kanlarını içerler.
They yearn for the blood of those they loved most when they were alive.
O öldü bense bedeni ve ruhunun hasretini çekiyorum.
With Saeko dead... I now yearn for her, body and soul.
Peki, kadınların şehvetle arzuladığı yanıp tutuştuğu biri olabilir miyim?
But can I... can I be someone who women... yearn after and crave for and lust after?
Er ya da geç, zihinleri ne kadar hoş olursa olsun, sana benzeyen birisini arayacak ve isteyeceksin, çirkin olmayan birini.
Sooner or later, no matter how beautiful their minds are, you're going to yearn for someone who looks like yourself. Someone who isn't ugly.
Oh, bir gün gelecek yalvaracaksın kalbin tutuşacak, kıvranacaksın
Oh, someday you'll yearn Because your heart's gonna burn
Okşayışlarını özlüyorum.
I yearn for your caresses.
Adamlarından kestiğim topuzları yollarsam doğal olarak yenmeyi dört gözle beklediğim adamı Kozuka Enki'yi beni yok etmek için yollayacak.
If I send him the topknots I cut from his men, then eventually the man I yearn to defeat, Enki Kozuka will be sent to hunt me down. That is why.
Arzunu bastırmak için hayatlar feda edildi. Sonuç olarak, diğer yürekler intikam için artık çarpıyor.
Lives have been sacrificed so that your yearning might be assuaged, and now others yearn for vengeance.
" "Bir yolculukta, ot yastığımla, ben sevgilimi özlerim, tırpanlanan çalılar gibi rahatsız"
"On a journey, with grass for my pillow, for my beloved I yearn, disturbed as scythed rushes".
"Acele edin," hevesle bilgi edinin,
Ah'hurry and learn and yearn for knowledge
Aslında eve bir tane almak istiyorum.
In fact, I yearn to have one as a pet.
Nezaketle davranırım, öyle davranılmasını isterim.
I give kindness and I yearn for kindness.
Gelecek karşılaşmamızda, seni çok arzulamalıyım.
I must yearn for you, next time we meet.
Ben Dublin'liyim, kardeşimin düğünü için gelmiştim, gönüllü misyoner olarak kaldım.
I'm from Dublin, came to the wedding my sister, and yearn for a mission.
Hayır, yanlış yaptığım tek şey, beni okşayacak,
No, the only thing I did wrong was to yearn
Beyler, biliyorsunuz, siz de, aynı benim gibi zafer peşindesiniz, ama hiç uğraşmadan kazanmak istiyorsunuz.
You know, gentlemen, you yearn for victory, just as I do, but achieved with the apparent effortlessness of gods.
Bu sana savaş yıllarını özlettirmiyor mu Devon?
It makes you yearn for the war years, huh, Devon?
Hiçbir şeyi o kadar çok isteme.
You shouldn't yearn so for something.
Çok seyahat ediyorum... ama en çok özlediğim şey, yalnız olmak.
I travel much... but what I yearn for most is to be alone.
"İki Ronoidin 20,000 Yılı" nı locada izlemeyi nasıl özlemişim.
I yearn to attend "20,000 years of the Two Ronnoids" on the box podule.
Arzuladıkları sonsuz huzura kavuşabildiler mi?
They have found the eternal peace which we all yearn for.
Genç karının kucağını özlüyorsun.
You yearn for your young wife's embrace
"Bacaklarım dans etmeyi özlüyor"
"Your legs just yearn to dance"
Neden herkesin babacığı olmayı bu kadar arzuluyorum?
Why should I yearn to be everybody's daddy?
Dudaklarınız onun dudaklarından biraz bile ayrıldığında, dudaklarınıza duyduğu özlemi, ve şehveti kendi dudaklarını yalayarak gösterecektir.
( Man ) Licking your own lips when your mouth is mere millimetres away from the object of your affections delivers a sensual tease that will make them yearn to press their lips to yours.
ekran yazısı için kayıt yaptırdım size, genç bir Hint'linin nasıl uzaklara gittiği hakkındaki hikayemi anlatmak isterim
I enrolled in Screenwriting. I yearn to tell the story of a young Hindu pushed too far by Quik-E-Mart bandits :
Benim peşinde olduğum başarı... Gotham'ın başarısı!
The glory that I yearn to recapture is the glory of Gotham!
Eminim, benim gibi sizler de insan zayıflığını kademe kademe ortaya dökecek bir hikaye peşinde değilsinizdir.
I'll bet all of you, like me yearn for just one story that isn't about unveiling layer after layer of human weakness.
benim hayatimda sen varsin seni özlüyorum seni bekliyorum
You are my life itself! I yearn for you I wait for you
seni özlüyorum seni bekliyorum
I yearn for you I wait for you
Seni özlemek, ben sana sadece sevgi duyuyorum
I yearn for you, I love you I too am only yours
Hiç hasret çekiyor musun?
Do you ever yearn?
Hasret mi?
Yearn?
Hasret çekiyor muyum?
Do I yearn?
- Ben hasret çekiyorum.
- I yearn.
- Hasret mi çekiyorsun?
- You yearn?
Evet, hasret çekiyorum.
Yes, I yearn.
Genelde, oturuyorum ve hasret çekiyorum.
Often I sit and yearn.