Zabar Çeviri İngilizce
38 parallel translation
Zabar'dan batıya 12inci sokağa
From Zabar's to West 12th Street.
Zabar en benim kahve?
My coffee from Zabar's?
- Belki de, Zabar's ( Batı Yakası'nda bir market )'da.
- Perhaps, Zabar's.
- Bir şeyler getirdim.
- I brought some goodies from Zabar's.
Çok güzel! Resmen beş dakika içinde gelecek haftanın konusunu çıkartmış ülkenin en iyi üniversitelerinden birinde konuşmak için davet almış ve Zabar'ın balık tezgahına giriş kazanmıştım.
I mean, really, within the space of five minutes I had next week's column, an invitation to speak at an Ivy League university and access to the entire Zabar's fish counter.
Zabar süpermarketindeki dostlarıma yakın olmak istiyorum.
I like to be close to my homies at Zabar's.
Okuldan erken çıkıp Jack'lere gittim. Elliot, nasıl yaptın? İzin aldırdım.
Grace, if-if everyone who was mean to you was put in jail the prisons will be full of every guy you ever dated the girl that shushed you at the Nutcracker and the counter lady at Zabar's
Fındıkkıran'daki susturan kadın ve Zabar'daki garsonlar.
It's nothing personal it's just you're not what I signed on for
Zabar.
Zabar's.
Bu hafta her gün Zabar's'a gittim.
I went to Zabar's every day this week...
Şöyle söylemişti : "Seni seviyorum, Loika Zabar. Ama özgürlüğü senden daha çok seviyorum."
She said : "I love you, Loika Zabar but I love my freedom more than you."
Zabar's...
Zabar's...
Eline bir süpürge alıp aşağı atabilirdin. Onun yerine saatlerce orada durup Zabar'dan alınmış Jarlsberg peyniriyle kandırıp onu ayakkabı kutusuna sokmaya çalıştın.
And it ran out to our balcony, and, you know, you could have just taken a broom and swept it off, but instead, you stood there for hours trying to coax that little guy into a shoebox,
Zabar'daki kuyrukta beklerken ya da bir öğleden sonra müzede tanıştığı biri, bir yağmurdan kaçarken saçak altına sığındığında tanıştığı biri..
Someone she met in line at zabar's or, uh, one afternoon at the museum When she, uh, ducked in to escape a rainstorm.
Çöp yığınlarının arasında Zabar isminde bir adamla tanıştım. Komşusu için çalıntı bir koyunun derisini yüzüyordu.
Among the piles of garbage I meet a man called Zabar, who's skinning a stolen sheep for his neighbour.
Zabar bu kampta eşi ve üç çocuğuyla beş yıldır yaşıyor.
Zabar has lived in this camp for five years with his wife and three children.
Kestiği et parçalarını kurumaya bırakarak beni alıp kamp hayatından bahsetmek için tepenin üstüne götürdü.
Leaving his share of the cutlets out to dry, Zabar takes me to the top of the hill to tell me about life in the camp.
Kampa geri dönerken Zabar iki genç yeğeninin yaşamak için neler yaptığından bahsediyor.
As we head back towards the camp, Zabar opens up about how his two teenage nephews are making a living.
Zabar kendisi de bakır hırsızı.
Zabar himself steals copper.
Zabar onları tanıyor.
Zabar knows them.
Zabar'ın yeğenleriyle takılıyordu.
She's hanging out with Zabar's nephews.
Nai adındaki bu adam işini bitirince Zabar ile birlikte kampın diğer tarafında tepenin üstünde yapılan bir evlilik düğününe katılmaya gidiyorlar.
When he finishes, the man, who's called Nai, joins Zabar and his son by watching a wedding party that is taking place on a hill on the other side of the camp.
Zabar'dan aldım.
Zabar's.
Buradan 5 km uzaklıkta.
- Okay? - Well, zabar's is about 3,000 miles that way!
"Buradan 5 km uzaklıkta."
"Zabar's is about 3,000 miles that way!"
Zabars mı?
Zabar's?
Sarımsaklı Zabar zamazingolarından daha var mı?
Hey. - Hmm? - Do you have any more of those Zabar's garlic toasty thingamajigs, would you?
Zabar'ın Yeri'nden alınmış pastırma...
Pastrami from Zabar's? You must need something big.
Ama bir türlü beceremedi. Bunu Zabar'dan aldık.
Couldn't figure it out- - this is from Zabar's.
Zabar'daki kadına bağırdığına inanamıyorum.
I cannot believe you screamed at that woman at Zabar's.
Phil Rosenthal New York'taki Zabar'dan kocaman bir teselli paketi gönderdi.
Phil Rosenthal sent Merc this ginormous condolence spread from Zabar's in New York.
Phil Rosenthal New York'taki Zabar'dan kocaman bir teselli paketi gönderdi.
Phil Rosenthal sent Merc this ginormous condolence spread from Zabar's in New York. Ohh!
- Zabar'dan alınma.
Zabar's.
H H Simit ve Zabar'dan balık?
H H Bagels and lox from Zabar's?
Benim için mükemmel tatil demek Zabar'dan Danimarka peyniri alıp Sunday'ın sayfalarını kıvırmaktan oluşuyor.
For me, the perfect vacation is getting a cheese danish from Zabar's and curling up with the Sunday Times.
Birkaç sandiviç alıp geldim.
I grabbed some sandwiches from Zabar's.