Zekâsının Çeviri İngilizce
190 parallel translation
Bu, dikkatin dağıldığını ve genç insanın zekâsının gelişimiyle ilgilenmediğini gösterir.
It shows the attention is wandering... and that the young person is not interested in the improvement of her mind.
Bazıları insanın zekâsının ve fiziksel noksanlığının prematüre bir maymun cenini olmasından kaynaklandığını söyler.
Some say that man's intelligence and physical imperfection are due to his being a premature monkey fetus.
Yani, ben bir senaristten daha zeki olduğumu düşünmüyorum sadece onların zekâsının bana ait olduğunu düşünüyorum.
I mean, I... I don't think that... I have more brains than a writer,
Bu doğruluk, insan zekâsının kesin bir zaferiydi.
That kind of precision is a triumph of human intelligence.
Çoğu insanın potansiyel zekâsının sadece % 2 oranda kullandığının farkında mısın?
YOU REALIZE THAT MOST PEOPLE USE ONLY TWO PERCENT OF THEIR MIND'S POTENTIAL?
Biz, gülmeyen bir ırkın zekâsının gelişebileceğine inanmayız.
We believe that no race can be truly intelligent without laughter.
Senin öne sürdüğün şey onun zekâsının veya becerilerinin ötesinde bir kurnazlık ister.
What you're suggesting is beyond his intelligence or competence.
Bill'in parlak zekâsının tüm üyeleri :
Members all of Bill's brainchild :
Muhtemelen çocuk zekâsındasınız, ancak atletik bir vücuda sahipsiniz.
Probably the brain of a child - but the body of an athlete.
Fransız zekâsını kıskanıyorlar.
They're jealous of French genius.
Efendisine karşı gelecek düşmanca bir zekâsı olmasın.
No fiendish intellect to oppose his master.
- Annesinin zekâsını almış efendim.
- Well, he's got his mother's brain, sir.
Yaptığı kahramanlıklar zekâsını arttırdı, o da artan zekâsıyla kahramanlıklarını yazdı, bu sayede ünü yaşıyor hâlâ.
With what his valor did enrich his wit... his wit set down to make his valor live.
Bu da birimizin o laboratuara gidip zekâsını yükseltmesini çok öncelikli kılıyor.
Which makes it a gilt-edged priority that one of us...... gets into that Krell lab and takes that brain boost.
Atan, Baron'un zekâsına fazlasıyla hayransın.
You admire the genius of your ancestor, the baron, too much.
Şey, şunu rahatça söyleyebiliriz ki, zekâsını annesinden almamış.
I think we can safely say that he didn't get his brain from mother.
Eğer onun zekâsını kullanmak gibi bir niyetiniz varsa sizi uyarıyorum, ona söyleyeceğiniz her şey anında diğerleri tarafından da biliniyor olacak.
If you have hopes of using her mind... I warn you, everything you tell her... will instantly be known to all the others.
Kıvrak zekâsını kullandığını söylemeliyim.
- Oh, ja. - I must say, he used his wits.
Arakneya'nın Kraliçesi, galaksinin gücü ve zekâsı, diğer dünyalardaki canlıların beyinleriyle beslenmektedir.
The Queen Arachnea, the power and intelligence of the galaxy, feeds on the brains of beings from other worlds.
Kızınızın keskin bir zekâsı var. Pek de hazır cevap...
Your daughter has a quick and witty tongue.
Zekâsını benden almış.
Well, the wit she gets from me.
- Ama inan, eğer zekâsına saygı duyduğum, ruhu benim ruhumun eşi olan ve beni deli edecek şehvetli bir tutku için duyduğum açIığın aynısını duyan bir erkeğe aşık olmazsam, hayatım boşa geçmiş olacak.
But I tell you, I feel as though my life would be wasted if I didn't love deeply with a man whose mind I respected, whose spirituality equaled mine and who had the same, oh, lustful appetite for sensual passion that drives me insane.
Ve yakında yirmiden fazlasını elde edecek,... çalışkanlığı ve zekâsı sayesinde.
And he will get twenty more due to his diligence, brains and zeal.
Karşı çıkarkenki zekâsını takdir ettim.
I admire his quick wits, smoothing things over like that.
Güçlerimiz insan zekâsını çoktan aştı.
Already, our powers have passed human understanding.
Fletcher'ın kokuşmuş zekâsıyla düşünseydim pusu kuracak ilk yeri Solomon Geçidi olarak görürdüm.
When I jump into that sleazy Fletcher's mind... I'd find the first place I'd put an ambush is in Solomon's Pass.
Şimdi o kırık kemiği ile vakit kaybetmeden en yakın meyhaneye gidecek. Ve zavallı lanet kıt zekâsıyla hakkında yapılan esprilere gülecek.
And now he'll hurry as fast as he can on his bent bones to the nearest tavern and fuddle his few poor wits and crack his crazed little jokes,
Öyle de, bir şey var Steve sanırım kadının pek zekâsından haz alan erkek yoktur.
Um, yeah, but the only thing is, Steve, I don't see too many men going around pinching women's heads.
Babanın zekâsına sahiptin.
And you had your father's intelligence.
Neden Bud için daha kültürel ve zekâsını geliştirecek bir şey bulmuyorsunuz?
Why don't you find Bud something more cultural and intellectually stimulating?
Bütün zekâsını emip alabilir.
He ´ ll suck the intelligence out of her.
Parmak Çocuğun harika zekâsını düşündüm.
I thought of Tom Thumb's wonderful intelligence.
Bu tarz duyurular zekâsını gösteriyorsa eğer, bir işi olduğu için çok şanslı.
If those sightseeing announcements are any mark of his intellect, he's lucky to be working at all.
Gertrude Stein'ın bilgeliğine, Cathy Guisewite'ın zekâsına, Nina Totenberg'ün kararlılığına ve Elizabeth Cady Stanton'ın sağ duyusuna sahip olacak.
She'll have the wisdom of Gertrude Stein and the wit of Cathy Guisewite. The tenacity of Nina Totenberg and... the common sense of Elizabeth Cady Stanton.
Sana bir şey söyleyeyim mi? Üç kızımın zekâsı bir bakanın zekâsından daha çoktur.
I'll tell you something, my three girls have got more wits about them than many a minister.
Biri onun kısıtlı zekâsını kendi amacı için kullanmış.
Someone turned his limited wit to their purpose.
Sen çok seksi, güzel, modern ve ateşlisin ama benim hayallerimdeki kız, gece kulübünde tanıştığı adamla yatağa girmek için zekâsını geri plana itmeyecek duyarlı biri olmalı.
You're very sexy And good-looking and modern and hot. But what I was craving
Bir çeşit makineye iliştirilmiş bir yapay zekâsın.
You're an artificial intelligence embedded in a machine of some kind.
Sen o yapay zekâsın.
You're the artificial intelligence.
- Russ'ın sınırsız zekâsıyla... - Evet.
You're saying that Russ, in his infinite wisdom,
Evet, Musa'nın da zekâsı çok meşhur değildir.
Yeah, Moses here is not known for his mental muscle.
İyi ki zekâsını Eddie'den değil de, senden almış.
Lucky for her she got your smarts, not Eddie's.
Zeki bir köpek, 2 yaşındaki kalın kafalı bir çocuğun zekâsına sahiptir.
A sharp dog is as smart as a really dull 2-year-old child.
"İnsanları zekâsını ve sessizliğini karşılaştır. Çok derin konuşuyorsa konuşacak bir şeyi yok demektir."
He said, "People equate silence with brilliance, and stillness with depth."
Senin için Michael'ın zekâsı...
I mean, it's always been Michael's got the brains...
Onun zekâsı, Kyle'ın gücü.
Her brains, his brawn.
Yeşeren zekâsını kullanan bu memelilerin en başarılısı artan nüfusunu beslemek için çevreyi sömürdü.
Using his burgeoning intelligence, this most successful of all mammals has exploited the environment to produce food for an ever-increasing population.
Son derece kurnaz olan gördüğümüz adam çok hünerlidir ve üstün zekâsıyla aklının çabukluğunu, müvekkillerini tehlikeden kurtarmak için kullanır. Ama bizi kandırıyor olabilir. Çünkü o bizden daha zeki.
The extremely cunning man who, as far as we can see is very virtuous and uses his great intelligence and quickness of mind to rescue his clients from dangers but who could be fooling us - because he's cleverer than we are.
Zekâsını Binet-Simon testine tâbi tuttuk.
We submitted his intellect to the Binet-Simon test
Rory Gilmore, gözü kara ve dürüst bir eleştirmen. Merhamet göstermiyor ve yazılarında karanlık zekâsını kullanıyor.
Rory Gilmore... an unflinchingly honest reviewer who shows no mercy... but a great deal of dark wit in her pieces.
Mevlana, ince ve sivri zekâsını tüm varlığıyla Şems-i Tebrizi'yi ikna etmek için kullandı.
Rumi with his tact and sharp mind... gave all he had to Shams-e Tabrizi and told him to burn it