Zevktir Çeviri İngilizce
652 parallel translation
"Bu diplomayı en parlak öğrencimize vermek benim için bir zevktir."
"It is my pleasure to present this diploma to our most brilliant scholar."
Benim için zevktir.
All pleasure is mine.
Evet. Benim için zevktir, majesteleri.
- Why, it's a pleasure, Your Majesty.
Benim için zevktir.
It's a pleasure.
Senin için postacılık yapmak bir zevktir Benjamin.
It's a pleasure to be postman to you, Benjamin.
Benim için zevktir, Harry, sırada kim var?
This will be a pleasure, Harry, which will be next?
Sizinle tanışmak benim için zevktir, Bay Arden.
This is a pleasure, Mr. Arden.
Benim adım Deems Taylor, Ortak yetenekleri ile "Fantasia" denilen bu yeni eğlence türünü yaratan... Walt Disney, Leopold Stokowski, diğer tüm sanatçı ve müzisyenler adına sizlere hoşgeldiniz demek... benim için bir zevktir.
My name is Deems Taylor, and it's my very pleasant duty to welcome you here on behalf of Walt Disney, Leopold Stokowski and all the other artists and musicians whose combined talents went into the creation of this new form of entertainment, Fantasia.
Neden bayan, bu benim için zevktir.
Why, Miss, it was more like a pleasure.
[Güler] İnanın, zevktir.
[Laughs] A pleasure, I assure you.
- Benim için zevktir, bayım.
- It's a pleasure, sir.
Çavuş York, buradaki Amerikan kuvvetlerinin başkomutanı olarak bu olağanüstü kahramanlığınız nedeniyle size Birleşik Devletler Şeref Madalyası'nı vermek benim için bir zevktir.
Sergeant York, as Commander-in-Chief of the American Expeditionary Forces, it is my pleasure to confer upon you the United States Congressional Medal of Honor for heroism beyond the call of duty.
Müzikten anlayan insanlarla tanışmak bir zevktir.
It's a pleasure to meet people who know music.
- Benim için zevktir, Sam.
- It's a pleasure, Sam.
Kendim fotoğrafçı değilim, bay Mazzini ancak kocamla aynı heyecanı paylaşan birini karşılamak benim için zevktir.
I'm no photographer myself, Mr Mazzini, but I share my husband's pleasure in welcoming a fellow enthusiast.
Benim için daima büyük bir zevktir, yaşlı demir leydiye yardımcı olmak.
It's always my pleasure to escort Old Iron Pants.
Benim için bir zevktir, bölüğün... komutanı yüzbaşı Eversham'ın güzel kızına bunu sormak.
I asked for the pleasure of the company of the beautiful daughter of Captain Eversham.
- İnanmıyorum, benim için zevktir.
- I don't believe I've had the pleasure.
Seni görmek her zaman zevktir Diello.
It is always a joy to see you, Diello.
Seni temin ederim, benim için zevktir Tammy.
- It's a pleasure, I assure you, Tammy.
Size yardım etmek bir zevktir.
I'd be glad to help, ma'am.
- Bu bir zevktir.
- This is a pleasure.
Bu kadar kararlı bir bayanla iş yapmak bir zevktir.
It's a pleasure to do business with a lady of such decision.
Pek sevinirim buna, çünkü bir zevktir benim için yiğit kişilerden ders almak.
For mine own part, I shall be glad to learn of noble men.
- Benim için zevktir, efendim.
- It's a pleasure, sir.
Aile hayatı bir zevktir, görev değil.
Family life is not a pleasure but a duty.
Âşıklara çalmak her zaman bir zevktir.
It's always a pleasure to play for two beautiful people in love.
Sizin bu taze boyanmış gülümseyen yüzlerinizi görmek her zaman bir zevktir.
Always a pleasure seeing your freshly scrubbed, smiling faces.
Bizim için zevktir.
It's a pleasure.
Bir zevktir.
It's a pleasure.
Viyana'ya hoş geldiniz demek benim için bir zevktir.
lam especially pleased to welcome you here to Vienna.
Benim için zevktir.
I'd be delighted.
Benim için zevktir hanımefendi.
The pleasure's mine, ma'am.
İyi dostum Sotero'nun fikirlerini dinlemek her zaman bir zevktir.
It's always a pleasure to hear the views of my good friend Sotero.
En büyük mutluluk anlamanın verdiği zevktir.
That the greatest happiness is the joy of understanding.
Lütfen... - "Mutluluk anlamanın verdiği zevktir." - Lütfen...
Will you please- "Happiness is the joy of understanding."
Sizlerle tanışmış olmak benim için bir zevktir.
Well, it is my pleasure to meet all of you.
- Bizim için bir zevktir.
- It would be a pleasure.
Seni öpmek her zaman bir zevktir, sevgilim.
Kissing you is always a pleasure, darling.
Sizden bir ders almak benim için bir zevktir.
It would be a pleasure to receive your teaching
Bu benim için zevktir efendim.
It's a pleasure, sir.
İşimi yapmak bir zevktir, Bay Johnson.
It's a pleasure to do my job, Mr. Johnson
Sizinle oynamak benim için zevktir beyefendi.
Well, your stakes are my pleasure, sir.
Size yardım etmek bizin için zevktir.
We'd like to help you.
Bu nedenle benim için büyük bir zevktir ki Dr Radcliffe'i son çalışmalarının sonuçları sunmak üzere sempozyum vermesi için çağırdım.
So it is with great pleasure that I ask Dr Radcliffe to give this symposium his account of the results of his latest work.
Bu benim için her zaman çok büyük bir zevktir.
The pleasure was all mine.
- Benim için bir zevktir, Sör Harold.
- It would be my pleasure Sir Harold.
Benim için zevktir, hanımefendi.
It's my pleasure, señora.
Araştırmanızdaki boşlukları doldurmak bir zevktir.
It will be my pleasure to fill in the gaps in your learning.
Bu görev benim için bir zevktir.
Duty is a pleasure for me.
Benim için şeref ve zevktir
An honor and a pleasure.