Zincirle Çeviri İngilizce
186 parallel translation
Bu ikisi insanın doğasında sürekli olarak çatışma içerisindedir... ama yine de birbirlerine bir zincirle bağlıdır.
These two carry out an eternal struggle in the nature of man... yet they are chained together.
bay Bush bu subayları lydia götür ve onları zincirle.
Mr. Bush, will you remove these officers to the Lydia and put them in irons?
Kapıyı zincirle ve telefona cevap verme. Seni güvenli bir yere sakladığımı düşüneceklerdir.
Keep the door chained and don't answer the phone.
Zincirle mi yoksa orakla mı?
By a chain and sickle, sir?
Zincirle kilitlenmişti, hatırla.
It was chain-locked, remember.
Hava Kuvvetleri'ne zincirle bağlı değilim.
I'm not stuck in the air force.
Cehennemde, Zincirle bağlanmış olacaksın, karanlıkta ve sonsuza kadar.
In Hell, you will be reserved in chains of darkness forever and ever.
Onun için Octavian'a köle gibi zincirle bağlanıp geri döndün.
Which is why you have come back chained to Octavian like a slave.
- Şu kusursuz zincirle.
- And with such exquisite chains.
Bildiğin gibi, Nekichi demir zincirle çukurda bağlı.
As you know, Nekichi's tied in the pit with iron chains.
Platforma vardığımda, orada yirmi dört kişi vardı. Genç-yaşlı, kadın-erkek, çocuk. Zincirle birbirlerine bağlıydılar.
I arrived at the platform and were 24 people there, young e old, women, children, men, chained to an iron chain.
Çıkış kapısı bu büyülü zincirle mühürlenmiştir Ve tüm kötü ruhları içeride tutar
The big house locked with a chain there is to lock up the evil spirits
Ayaklarına zincirle beton bloklar bağlayıp onu iskeleden atabiliriz.
We can chain cement blocks to his feet and pitch him off the pier.
15 yıl boyunca bu demir zincirle yaşadım ben!
This iron chain has locked me in prison for 15 years
Sadece demir bir zincirle Hala hayatta olmana şaşmamalı
No wonder you can come all the way from outside the border with only this iron chain
Ya da bu zincirle sizi sürüklerim!
Or I'll drag you out by that chain!
Banka güven departmanı, * kalemleri zincirle masalara bağlamışlar.
The trust department have pens chained to tables.
Bu zincirle bağlıyım.
I'm bound with these chains.
Beni bir ağaca zincirle.
chain me to a tree.
Onlar demir ve zincirle vaftiz ettilerse, ben de demir ve zincirle vaftiz edeceğim.
If they baptised it in iron and chains, I baptise it with in and chains.
Kapıyı zincirle.
Put the chain on.
Bazı şeyleri hatırlayamıyorsanız onları bir zincirle boynunuza asmanız iyi olur.
You know, if you really don't have the capacity to remember things, you ought to put them on a chain round your neck.
Hayatım boyunca ne zaman altın zincirle oynayan birini görsem düşünürüm.
I kept thinking, all those years Whenever I saw anybody playing with a golden chalet I said to myself oh God.
"O, zavallı çocuk, zincirle bağlanmış"
"He, poor boy, was chained and shackled"
Çift zincirle gör.
Even with a chain saw.
Yukarıdaki o küçük oda ne? Büyük bir zincirle kilitlenmiş.
What is that small room for up above?
Dışarı zincirle.
Chain him outside.
Zincirle bağlı.
Bound in the chains.
Her şeyi zincirle bağlamalıyız.
Everything has to be chained down.
Bak burada, Nick'in, sevgilisi için aldığı bir yüzük var. Bir zincirle boynuna bağlıyor yüzüğü.
See, in this one, Nick, he's gotten this ring here for his sweetheart and he wears it around his neck on a chain.
Kovboyu zincirle bağladılar polisi kelepçelediler ve inşaat işçisini Kızılderili'ye zamkladılar.
They hog-tied the Cowboy, they handcuffed the Policeman and they glue-gunned the Construction Worker to the Indian.
Kurbanın elleri, gemi depolarında kullanılan 7 cm zincirle bağlanmış.
Victim's hands were bound in a 3 - inch chain, ship's chandlery type.
Bir kötülük yapamaz, onu zincirle bağladım.
He can't move.
- O zincirle ne yapıyorsun?
- What are you doing with that chain?
Onu zincirle bağlayın.
Chain him up.
- Güllabiciler zincirle götürecek sonunda.
- Then you will be forced to go.
Boyuna zincirle takarak giyerdi.
She used to wear it with a chain around the neck.
Tekrar bu hale gelirsem ve eminim bu hormonal buyume suresi bitmeden tekrar olacak... bi dahaki sefere beni yataga zincirle ve tekrar düzelene kadar bekle.
If I get like this again and I'm sure I will before this adolescent growth process is over.... Next time, just chain me to my bed and wait till my moment of clarity to come.
Koca bir zincirle boynuna mı asacak?
Will you take it with a chain around the neck?
Mezarlar arasında yaşıyordu ve kimse onu zincirle bile tutamıyordu.
And he lived among the tombs. And no man could bind him. Not even with chains.
Yürürken kemerinden bir zincirle banka defterini sarkıtmalısın.
You should walk around with your bankbook hanging from a chain on your belt.
Zarif boynunda altın bir zincirle çok güzel dururdu.
It'd look nice with a gold chain around your pretty neck
Gömleğe bağlanacaksın. Çıplak ayaklarla ve boğazından bir zincirle
To the Place de Greve where you will hang
O zincir. Jimmy hep o zincirle Turbit'in neler yapabileceğini merak ediyordu.
That chain, Jimmy always wondered what Turbit might do with that chain.
Onlar kendilerini zincirle bir terraformer bağladılar...
They chained themselves to a terraformer...
Zincirle bağlı.
He's chained up.
Böyle giderse ne olduğunu anlamadan boynuma zincirle asılı bir gözlüğüm ve sarkık kollarım olacak.
Next thing you know, they'll be hanging on a chain around my neck. I'll have the flab thing goin'on over here.
Normalde düğünümüz için eve gidiyorduk, ama öyle değil ve arkadaşın ben göreyim diye bileğinden zincirle bir top çıkarıyor.
- We're flying home for what would be our wedding, but it's not... and your friend is removing a ball and chain from your ankle for me to see?
Kapıyı zincirle. Archie'yle ben yokuz.
Now, either you call cramet he bag or i will.
Onu zincirle.
Chain him in.
Iolaus, zincirle bunu!
Iolaus, grab that shackle!