English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ Z ] / Ziyafet

Ziyafet Çeviri İngilizce

1,503 parallel translation
Ne? Arkadaşlarıma ziyafet çektiremeyecek miyim?
I'm not allowed to treat my friends?
Burada "Duvarlar çökerken,... şahinler kafirlerin gövdeleri üzerinde ziyafet çekecekler." diyor.
This saying, "As the walls crumble down, " so the hawks will feast on the carcasses of the infidel. "
İnsanî yaşam formlarından besleniyorlar ve şimdi onları burada bir ziyafet beklediğini öğrendiler.
They feed on human life forms, and now they know there's a smorgasbord waiting for them here.
Spanky bu harikulade ziyafet ile hepimizi şaşırtmıştı.
Spanky surprised us all with this spectacular feast.
Vay, bu bir ziyafet!
Wow, this is magnificent!
Kazığa oturtulunca, onun yumuşak iç organları bir ziyafet sağlar.
Impaled, his soft innards provide a feast.
Berbat etiyle kendimize ziyafet çektik.
We feasted on its bad meat.
Bu mükemmel ziyafet için teşekkür etmeliyiz.
I wanna thank our host for a wonderful spread.
Çok zeki, gözlere ziyafet ve yaptığım sayıları ezbere biliyor.
Plenty of smarts, easy on the eyes, and can quote my stats.
Fareler bu akşam ziyafet çekecekler.
The rats will be eating well tonight.
Ziyafet.
The feast.
Bugün iş görüşmem var, her şey yolunda giderse akşama ziyafet.
Interview today. Feast tonight if all goes well.
Bu kuşlar muhtemelen, iki hafta boyunca ziyafet çekmişler.
Those birds had probably feasted for two weeks running.
Aman tanrım, amma ziyafet.
Oh my God what a spread.
Bu küçük ziyafet, civcivi bir gün belki de iki gün hayatta tutacaktır.
This little banquet will keep the chick alive for a day, perhaps two.
Her neyse, bir ziyafet salonu var. İyi ışıklandırılmış ve şöminede kocaman sıcak bir ateş yanıyor.
Anyway, there's this banquet hall... and it's brightly lit, and there's a big, warm fire.
Ziyafet olacak.
Lt'll be our treat.
Karnında ziyafet.
Party in your tummy.
Şimdi bir ziyafet istiyorum.
And right now I want a feast.
Herkesin katılacağı bir ziyafet verebilirmiyiz?
Shall we throw a feast to all?
Ele geçirdikleri yiyeceklerle ziyafet çekiyorlardı.
They feasted on the supplies they captured.
Orada şimdi bir ziyafet var.
There was a banquet at the base just now.
Daha dogrusu bir resepsiyonist yöneticisi olarak. .... Bir koridor yöneticisi ziyafet yöneticisi...
I mean as a reception manager a floor manager, a banquet manager...
Londra'nın evsiz çocukları için büyük bir ziyafet!
Feeding frenzy for the homeless kids of London town.
Evet, şu küçük adamların şimdi içinde ziyafet çektiğini hayal edebiliyorum.
Yes, I imagine those little fellows are enjoying quite a feast.
- Ziyafet açlığa dönüştü demek.
- Nothing. - Your feast turned into famine, huh?
Neler olduğunu anlamak zor hanımefendi. Arkadaşlarıyla küçük bir ziyafet çekmiş galiba.
He and his friends appeared to have had themselves quite a little party.
Onların masum olmadıklarına kendini ikna ettiği zaman onları öldürüyor.. Onların cesetlerini alıp, arabasına koyup çöle götürüyor. ve onları hayvanlara ziyafet vermek için oraya atıyor.
And when he can no longer convince himself of their innocence, he kills them... takes their bodies, puts them in their car, drives them to the desert and dumps them there for the animals to feast on.
40 iskemle, bir ziyafet masası, ve bir çardak.
40 portable chairs, a banquet table, and an arbor. For Saturday.
Aslında, daha çok ziyafet gibi.
Actually, a festival.
Narbo'da bunun için on ziyafet yapabilirdim.
In Narbo, I could buy ten feasts for this.
Ziyafet vermeden bir işe başlayamam, değil mi?
I cannot start a business without a feast, can I?
Bana bir domuz bulursanız gerekirse Hades'te bile size bir ziyafet hazırlarım.
You find me a pig, and I'll make you a feast, in Hades, if need be.
Şubatın üçünde senatörler için ziyafet düzenlenecektir.
The third day before Nones, a public banquet will be held to celebrate those senators.
Roma halkının Sezar'a verdiği güven ve desteği takdir için beş gün boyunca sürecek ziyafet ve oyunlar.
Five days of feasting and games as appreciation for the trust and support the people of Rome have given Caesar.
Sana ziyafet bile çekerim!
For you, I'll even throw in dinner.
Bunu senden duyduğuma sevindim çünkü zombiler ilk olarak zombilere inanmayan kişilerle kendilerine ziyafet çekerler.
Glad to hear you say that, because the person who doesn't believe in zombies is always the first to get feasted upon.
Onurunuza bir ziyafet hazırladım.
I have prepared a feast in your honour.
Ve bulduğumuzda... ziyafet çekeceğiz.
And when we do... we will feast.
Oysa ben seni yersem, zengin bir ziyafet gibi olur.
If I eat you, it's like a Jacobean banquet.
Önce havada bir yolculuk, sonra yeni yuvada ziyafet.
So they hop off and tuck in.
Şöyle hep birlikte kendimize bir ziyafet çekelim mi?
Shall we all dine together here at the inn?
Ödeyemeyecek durumdaysanız, lütfen ziyafet salonuna gidin, Dube sizinle ilgilenecek. Teşekkürler.
If you cannot pay or think you will not be able to pay, please go to the banquet room and Dube will take care of you.
Ziyafet esnasında Iga'lıların gözü bizim üzerimizdeydi. Bu yüzden...
so...
Ziyafet için hazırlıklara başlandı.
Preparations for the banquet are underway.
Sonunda, Argyrodes, Nephila'nın ağından uzak, güven içinde çaldığı yiyecekle güzel bir ziyafet çekebilir.
Safely off Nephila's web at last, Argyrodes can enjoy her stolen meal in safety.
Çalı Çekirgesi tam bir ziyafet olabilir ama çok güçlüdür, çok iyi karşı koyabilir.
A bush cricket would make a rich meal, but it's very powerful and it could put up a good fight.
Tamam, Romeo ve Juliet sivrisinekler için bir ziyafet sayılırlar.
Okay, Romeo and Juliet are really tasty to mosquitoes.
Onu şerefine büyük bir ziyafet düzenlemeliyiz!
We must prepare a grand feast in his honor
Ve artık... ziyafet başlasın!
And now... mangiata!
Mutfakta yalnızsınızdır, çünkü sizin özel ziyafet zamanınızdır Jöle piştiğinde, sadece sizin için ve anneniz yanınıza gelir... Laura Ashley'in basma elbiseleri görünümüyle manolya ve bisküvi kokan... ve jöleyi önünüze koyar...
just this vision of Laura Ashley print dress... smelling of magnolias and biscuits... and... put the jelly in front of you...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]