Zorbalık Çeviri İngilizce
904 parallel translation
- Öfkeye kapılıp zorbalık ettin.
So you lost your temper and you bullied him.
Zorbalık etmedim.
I don't bully.
Zorbalık ediyorsun canım ve zorbalığın da bir sınırı var.
You're bullying too hard, my dear, and there's a limit to bullying.
... dünyadaki en korkunç zorbalık...
... the dad-blamedest outrage ever...
İnanın, zorbalık.
Well, sir, it's an outrage.
Sırf benden büyüksün diye zorbalık edebileceğini sandın.
Just because you were bigger than me, you thought you could bully.
Şiddet ve zorbalık karşısında mahkemenin tek seçeneği var.
When confronted with violence and hoodlumism, the court has no alternative.
Bize zorbalık yapıyorlar.
They bully us.
- Bu bence zorbalık.
- An outrage, that's what I think.
Ve insanın ruhunu, fatihin ayakları altında ezen bir zorbalık doğmuştur.
And tyranny arose grinding the human spirit beneath the conqueror's heel.
Ona zorbalık etme.
Don't bully her.
Zorbalık Bay Warren.
Force, Mr. Warren.
Ben kendi payıma düşen zorbalık yükünü kaldırıp atabilirim dilediğim zaman.
That part of tyranny that I do bear I can shake off at pleasure.
Başı göklerde zorbalık alsın yürüsün her birimizin ölüm sırası gelene kadar.
So let high-sighted tyranny range on till each man drop by lottery.
Zorbalık bitti!
Tyranny is dead!
Ben koğuş şefi olduğum müddetçe artık burada zorbalık geçmeyecek.
There'll be no vigilante stuff while I'm Barracks Chief.
Dünyada acımasızlık, kin ve zorbalık var.
There's cruelty and hatred and tyranny in the world.
Bu ne zorbalık böyle?
What's this tyranny?
Zorbalık konusunda fazlasıyla bizim gibi düşünüyorlar, ve saygıdeğer davamıza katılacaklar.
They feel strongly as we do about the tyranny, and would join in our worthy cause.
Yunan olarak, zorbalık altında yaşamamaya doğuştan hakkınız var serbest seçiminizle, özgür insanlar olarak.
For it is your birthright as Greeks to live under no tyranny, but as free men with a free choice.
Eski barbarlık ve zorbalık anıtları adına, adalet ve merhamet sözleri edeceğim.
On the ancient monuments of barbarism and despotism, I shall inscribe great words of justice and mercy.
Yada bunun yaşlı aciz bir adama zorbalık etmek sayılacağını yada onun canını sıkacağını bildiği için bunu yapmadı.
or because it would have meant bullying and badgering a helpless old man.
Zorbalık etme!
Don't be a bully!
Hiçbir şekilde harakiri yapmaya niyetleri yok ve yiyecek ve kıyafetler için biraz ziyankar davranıyorlar diye maskelenmiş zorbalıklarını uygulamak için kapımızda beliriveriyorlar.
They have no intention whatsoever of performing harakiri, and just because they're hurting a little for food and clothing, they show up at our gate to practice their thinly disguised extortion.
Zorbalık planların iyice sınırı aşmaya başladı.
Your extortion scheme has gone too far.
Hoşçakal, zorbalık!
Bye, bye, tyranny!
Hoşçakal, zorbalık!
Bye bye, tyranny!
- Bana zorbalık etmeyi kes..
- Stop bullying me.
- Ben sana zorbalık etmiyorum.
- I'm not bullying you.
Düdük sesini duyana kadar zorbalık yok.
No rough stuff unless you hear the whistle.
Palavra atıp zorbalık ederek düşman edinmiş olabilir.
He made enemies with his bragging and his bullying.
Kahrolsun zorbalık!
Down with tyranny!
Demek istediğim, hiçbir zorbalık istemiyorum.
I mean, I don't want any violence.
Zorbalık!
Violence!
Şiddet! Zorbalık!
Violence!
Bağımsızlık zorbalıktır!
Freedom is violence.
Gelişinizi takdir ediyorum ama birileri zorbalık yapmaya kalkışabilir.
I do appreciate your coming to tell me but one can only endure so many outrages.
Sizin gibi bir adama zorbalık yapmaya çalışmamalıydı.
He shouldn't have tried any rough stuff with a man like you.
Daha fazla zorbalık yapacağını sanmıyorum
I don't think he can do much harm
Ona zorbalık ettin karısını elinden aldın her savaşta yendin onu her anlaşmayı kendi çıkarına kullandın keşişlerle dalga geçtin ve bütün bunlar için onu seni sevmeye zorladın.
You bullied him, you bellied with his wife, you beat him down in every war, you twisted every treaty, you played mock the monk, and then you made him love you for it.
- Zorbalık yapmıyoruz.
- That's just for openers.
Bu bir zorbalık.
- This is an outrage!
Kahrolsun haksızlık ve zorbalık!
Fire! Sumadija man, a song!
15 yaşına geldiğinde, varoşların zorbalık ve yoksulluğunun ortasında Virgil'e bir çello hediye edilir.
When he is 15 years old, amidst the violence and poverty of the slums, Virgil receives a cello as a gift.
Onu suçu yoktu, Ding Zhi Shan aşırı zorbalık etmişti Birinin onu durdurması gerekti
You can't blame him Ding Zhi Shan was unreasonable so he taught him a lesson
Parlamenter bir sistem kurmak ve önerdiğin bu zorbalık rejimini devirmek için savaştık.
We fought to institute a parliamentary system and overthrow the very tyranny which you now propose.
Zorbalık ettiğiniz için ortadan kayboldu.
Just tell the truth of what you three have done.
Bayrakların titretir zorbalığı, Kırmızı, beyaz ve mavi renkler doğduğu zaman.
Thy banners make tyranny tremble when borne by the red, white, and blue.
Yoksa zorbalık altında mı?
Or tyranny?
Güçlü ve gururlu, sabırlı ve barışçı kalacağız... Ve bir gün gelecek, bu dünya... bütün insanoğlunun, zorbalığın karanlık ünellerinden... özgürlüğün parlak ışığına çıktığını görecek...
We will remain strong and proud, peaceful and patient and we will see a day when on this earth all men will walk out of the long tunnels of tyranny into the bright sunshine of freedom.
General Huerta : bu bir zorbalık.
- This is an outrage.