Zorlamıyor Çeviri İngilizce
246 parallel translation
Kimse seni, bunun için zorlamıyor Nugent.
No one's forcing you, Nugent.
Hayır, beni zorlamıyor.
But he's not twisting my arm.
Kimse kalmaya zorlamıyor.
Nobody's forced to stay.
Kimse seni zorlamıyor.
Nobody's pushing you.
Kimse seni zorlamıyor.
No one's forcing you.
Kimse seni zorlamıyor.
No one's forcing you to.
Kimse beni zorlamıyor.
No one's pushing me.
Çok fazla zorlamıyor musunuz?
Don't be too much of a diehard.
Kimse seni zorlamıyor.
No one's making you.
Kimse sizi zorlamıyor.
You're under no obligation.
Kimse onları zorlamıyor.
Well, nobody's twisting their arm to walk in that door!
Kendisi senin de aklının sınırlarını zorlamıyor mu?
Has she not exceeded your wildest dreams?
Ahh, ne yaşam ama... kimse sizi dışarı çıkıp atları beslemeniz için zorlamıyor.
No farmer to force one out - to feed the horses.
Bütün geceyi bir katille geçirerek, şansını fazla zorlamıyor musun?
You took a hell of a chance, spending the night with a murderer.
Ve kimse kapatmaya zorlamıyor gözlerimizi
And no one forces down our eyes
Kimse seni zorlamıyor.
You didn't have to...
İkinci olarak, kimse seni bakman için zorlamıyor, Paul.
Second, no one forced you to look, Paul.
Bırak bu rüyayı, annem bile bu kadar zorlamıyor.
Even this dream, my mother has better than this.
Kimse bizi Phoenix'e geri dönmeye zorlamıyor.
Nobody's forcing us to go back to Phoenix.
Kenidini çok zorlamıyor musun?
Won't that be too hard on yourself?
Şansını fazla zorlamıyor musun?
Aren't you reaching just a bit?
Seni kimse zorlamıyor.
It's a free country.
Kimse seni buna zorlamıyor.
No one forces you to do it.
Onu izlemen için kimse seni zorlamıyor.
Nobody's forcing you to follow him.
Kimse seni zorlamıyor.
Nobody's forcing'ya.
Yapma Jack, beni biraz fazla zorlamıyor musun?
I'm working too hard at this.
Ama kesecek. Kimse kimseyi zorlamıyor.
So, no one's making anybody do anything.
Seni pek zorlamıyor sanırım, Brogan.
It didn't seem to hurt you, Brogan.
Kimse seni zorlamıyor.
Nobody's forcing you.
Kimse bizi bir şey için zorlamıyor.
Nobody's pushing us into owt.
Kimse sizi almaya zorlamıyor.
Nobody's forcing you to buy'em.
Bak dinle, kimse seni zorlamıyor.
Listen, no one's forcing you
Kimse seni zorlamıyor.
Nobody's making you eat it.
Şansımızı zorlamıyor muyuz?
Don't you think were pushing our luck?
- Kimse seni zorlamıyor.
- Nobody is forcing you.
- Senden para istemiyor. Seni evlenmeye zorlamıyor. Sen de ona değer vermiyorsun.
She's not trying to shake you down, not making you marry her, you don't care about her.
Kimse onları zorlamıyor.
Nobody's forcing them.
Boşluk, artık beni o kadar zorlamıyor.
I'm not feeling the emptiness as bad.
Artık kendini tutmuyor, zorlamıyor.
She's, uh, not holding anything back anymore.
Sizce biraz fazla zorlamıyor muyuz?
Don't you think we're pushing it a bit?
Jerry, kimse seni zorlamıyor.
Jerry, no one's forcing you.
Kimse kimseyi uyuşturucu alması için de zorlamıyor.
Nobody twists anybody's arm to take them, you know.
Kimse bunu yapman için seni zorlamıyor, Lyta.
No one can force you to do this, Lyta.
Çünkü okullar yapmaları gerekeni yapmıyor ve seni zorlamıyorlar.
- Because the schools can't force you like they should.
O benim kuzenim ama uzaktan, çok uzaktan. Kimse bizi, bu ülkede yatırım yapmaya zorlamıyor.
No one's forcing us to invest in this country, we can just pack up and go home.
Tüm bunları bana göstererek şansını zorlamıyor musun?
Aren't you taking a chance by letting me see all of this?
Kimse beni onunla olmaya zorlamıyor.
Nobody's forcing me to stay.
Senin oraya benimle birlikte gelmen için kimse zorlamıyor.
No one forced you to come out here with me.
Kimse al diye zorlamıyor seni.
No one's forcing you to buy them.
Biraz fazla zorlamıyor musun, Michael?
Aren't you pushing it a bit, Michael?
Kimse gelmen için zorlamıyor.
You don't have to come.