Zorlaştırma Çeviri İngilizce
391 parallel translation
- Lütfen, hayatım, bunu benim için daha da zorlaştırma.
- Please, dear, don't make it harder for me.
Aklımı bilime vermekte zaten zorlanıyorum lütfen sen de daha fazla zorlaştırma.
It's hard enough for me to keep my mind on science as it is... please don't make it anymore difficult for me.
Kaçmaya kalkıp her şeyi zorlaştırma.
Now, don't make it complicated by trying to make a break.
- İşleri zorlaştırma.
- Don't make things tougher.
İşi zorlaştırma, Calloway.
Don't push it, Calloway.
Şimdi ikimiz için de bunu daha çok zorlaştırma.
Now please don't make it any more difficult for us both.
İşleri olduğundan daha da zorlaştırma!
Dont make things tougher than they are!
Kendin için daha da zorlaştırma!
Don't make it tougher on yourself!
- Bari sen işimizi zorlaştırma!
Does it seem easy to you to speak with the birds?
- Susy, işleri zorlaştırma.
- Susy, don't complicate things.
- Daha da zorlaştırma.
Beth! This is hardly the time.
İşleri daha da zorlaştırma, tatlı çocuk.
Don't make things more difficult, pretty boy.
Lütfen, bunu daha da zorlaştırma.
Please, don't make it all even harder.
Baba, bunu benim için daha da zorlaştırma.
Dad, don't make it tough for me.
Lütfen Harry, zorlaştırma.
Please, Harry, don't be difficult.
İşleri daha da zorlaştırma.
Don't make things hard for yourself
Lütfen durumu zorlaştırma.
Please don't make it more difficult.
# Lütfen bunu zorlaştırma # # ki gördüklerime inanmam gerektiğini bilmeyi #
# Please don't make it hard # # To know if we should believe the things that we see #
Olduğundan daha fazla zorlaştırma, Hah?
Don't make it any tougher than it is.
Oğlum, bunu benim için zorlaştırma.
Son... don't make it more difficult for me.
- İşimi zorlaştırma!
Why do you have to give me a hard time?
Durumunu zorlaştırma.
Make it easy on yourself.
- Daha da zorlaştırma.
- Don't make it any tougher.
Kendi iyiliğin için bunu daha da zorlaştırma.
Don't make it any worse on yourself now.
Zaten yaşam olduğundan daha zor sen de daha fazla zorlaştırma.
Let's not make life tougher than it already is.
Bunu, olduğundan daha da zorlaştırma.
Don't make this any harder than it already is.
İşi daha da zorlaştırma.
Don't make things harder than they are.
İşleri benim için daha fazla zorlaştırma.
Don't make things more difficult.
Her şeyi zorlaştırma derdi. Ben de elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışırdım.
"Don't complicate things." I did my best.
Sen işimi zorlaştırma, Bende canını yakmadan buradan hemen gideyim.
I can make this scene really painful, or I can walk out of here.
Peter, lütfen bu durumu benim için zorlaştırma.
Peter, please don't make this hard for me.
Bunu zorlaştırma, Xavier.
Don't take it so hard, Xavier.
Durumu daha fazla zorlaştırma.
Don't make it any worse than it is.
İşleri daha da zorlaştırma.
Don't make things worse for yourself.
Meseleyi zorlaştırma Francis.
Don't complicate this, Francis.
Lütfen durumu zorlaştırma, bu işe gerçekten ihtiyacım var.
So please, don't make this difficult, I really need this job.
İşleri daha da zorlaştırma!
It's not a bad deal Mr. Raj Mehta.
Zorlaştırma.
Don't be difficult.
Bunu daha da zorlaştırma.
Don't make this more difficult than it already is.
Bak Patricia, işleri daha da zorlaştırma.
Look, Patricia, don't make this harder.
- İşleri daha da zorlaştırma!
DEVON : Make it easy on yourself.
- Durumu daha da zorlaştırma.
- Don't make it any harder for me.
- İşimizi zorlaştırma.
- Don't make this harder than it has to be.
- Bunu daha da zorlaştırma.
Please don't make this harder than it already is.
İşi zorlaştırma.
So let's make this simple.
İşimizi zorlaştırma, Norton!
Make it easy on yourself, Norton!
İşleri daha da zorlaştırma!
You're only gonna make it harder on yourself.
İşi zorlaştırma.
Don't make it harder.
İşimizi zorlaştırma!
Don't make this hard!
Dinle, Lenny lütfen işleri zorlaştırma.
Well, Lenny, you know how hard it is.
- İşimizi zorlaştırma.
- Just