Zorlu Çeviri İngilizce
4,767 parallel translation
Senaryo, zorlu bir hedef yanında bir kadınla birlikte kalabalıkta kayboluyor.
Scenario : Hard target with a female accomplice took a 30 second lead on me into a crowded venue.
Ebeveynliğin ilk yılının en zorlu şey olduğunu söylüyorlar.
They say the first year of parenting is the hardest.
Gökyüzü'nün uzun ve zorlu yolculuğu sonunda bitti.
Sky's long, difficult journey is finally over.
Zorlu bir yol.
It's the harder road.
Biraz zorlu olacak.
It's gonna get rough.
Oldukça zorlu birisin.
You're a hard ass.
onun önündeki bu zorlu yolculuk için ona güç ver Rab Yolda atacağı her adımda onunla birlikte olacağını onun yüreğinde bilmesini sağla ona konuş Rab
Give her strength for the journey ahead, Lord, and let her know in her heart, God, speak to her, that you're gonna be with her every step of the way.
- Zorlu ilk gün
Hard, that first day...
Mezun olduktan 1 ay sonra, zorlu 2 öğrenciyi bu sınıftan alacak World Racing in Lucas Oil's cup için sürmeye geri dönecek
A month after the end of exams, the two best of you return compete in the Lucas Oil Cup here.
Bu zorlu ve acımasız ülkede bir yuva ve hayat kurmak için... insanın cesur, korkusuz ve demir gibi sert olması gerekiyordu.
To build a home and a life in this harsh, unforgiving country required that a man be bold, fearless, and tough as iron.
- Gerçekten zorlu bir maçtı.
- It was a really good game.
Isaac çok zorlu bir dönemden geçiyor.
Isaac, I know that you're facing some challenges right now.
Bu yarışma zaten oldukça zorlu olacak.
This competition's gonna be hard enough as it is.
Ne kadar göz korkutucu değil mi bunca zorlu rakiplerin karşısına çıkmak?
How intimidating is it to be going up against all these tough crews?
Zorlu olacak.
It is going to be fierce.
Barnet hala zorlu yer.
Barnet's hardly the bloody sticks.
Zorlu bir düşmana karşı savaşan müttefiklere benziyoruz.
We're like allies facing an insuperable enemy.
Yarın zorlu bir gün olacak.
We've got a heavy day tomorrow.
Elemeleri zorlu hale zevk olsun diye getirmiyoruz.
We don't make selection hard for the fun of it.
Bunu zorlu koşullara uyumunuzu anlamak için yapıyoruz.
It's about changing your perception.
Zorlu işten korkmuyor.
He isn't afraid of good, hard work.
Zorlu bir arazi. İki diş bulduk.
Little rough terrain here.
Zorlu bir savaş.
An obstacle course.
Bu bir ikilem, aynı zamanda da zorlu bir fırsat.
That's a paradox, that's a challenge.
Bu sabah çok aksiler. Fikirlerini değiştirmek çok zorlu bir mücadele olacak.
It's gonna be a hell of a challenge to sway their minds.
Ama kolları sıvayıp işin zor tarafıyla yüzleşince kimsenin buradaki kadar sıkı çalışmadığını görüyorsunuz. Bu zorlu çalışmalar da Defiance'ın hızla gelişmesini sağlıyor.
But when the moment comes to roll up the sleeves and get down to the nitty-gritty, no one works harder for a living, and that hard work has turned Defiance into a bonafide boomtown.
Alex'in bu zorlu zamanlarda Kinaho kabilesini yönetecek tecrübe ve bilgiden yoksun olduğu görülüyor.
Alex simply lacks the wisdom and experience to lead the Kinaho tribe in these complicated times.
Senin yolculuğun, normal müzisyenlere kıyasla çok daha zorlu olsa gerek.
Your journey must have been very difficult compared to that of a normal musician...
Biliyorum zorlu bir iş ama onların kaskları bayağı iyi.
I know it is a hard job, but the helmets are kinda dope.
Yeni pazarların hepsi zorlu olur.
Any new market is a tough one.
Çünkü bu zorlu bir alan.
Because that's a rough area.
Açıkça belirtmek için zorlu bir hanımefendi.
She's a difficult lady to pin down.
- Zorlu bir gece sanırım.
- Rough night, I take it?
Zorlu bir iş.
It's a challenge.
Zorlu Tardigrad'ın da bize gösterdiği üzere yaşam, biz insanlar için mutlak ölüm anlamına gelen koşullara bile direnebilir.
As the hardy tardigrade demonstrates, life can endure conditions that would mean certain death for us humans.
Zorlu bir geceydi.
Challenging night.
Bizim derin aşkımız ve müfrit şehvetimiz daha zorlu bir sınavdan alnının akıyla çıkmalı tertemiz. Bu, hiçbir âşığın sebat gösteremediği son derece vahim ve muğlak bir sadakat testidir.
Our deepest love, our fulsome ardor, now must survive a test much harder, than any two lovers did hence endure, a test of faith both dire and obscure.
Bölge çok zorlu.
The terrain is very difficult.
Zorlu bir gün oldu farkındayım. Fazla düşünmemeye çalışın.
I know this has been a difficult day, but try not to think about it.
Bir ayılsın, bir iki zorlu sorum olacak kendisine.
And once he's sober, I'll be putting one or two hard questions his way.
Will her psikiyatrist için zorlu bir mücadele olacak.
Will is going to be a challenge for any psychiatrist.
"Zorlu bir yolun olsa da, hedefe mutlaka ulaşacaksın."
"You will get the destination, even if the path is angry."
Zorlu bir röportaj olabilir.
That could make for a tough interview.
Önlerinde zorlu bir görev var.
They have a formidable task ahead of them.
Zorlu bir partim, ve daha da zorlu bir içkim var.
I have to party hard, and drink harder!
Onu ikna etmek bayağı zorlu oldu.
He was very hard to wrinkle for this dinner.
Yarın açık artırmaya çıkacak dinozor Sue bulunduğundan beri zorlu bir süreçten geçmişti.
Sue, the dinosaur that goes on the auction block tomorrow, has traveled a rocky road since she was found.
O kadar da zorlu değilsin.
You're not so tough.
Başa çıkması biraz zorlu.
It's a great deal to take in.
Korkarım bu gece zorlu bir grubuz.
Sorry? I'm afraid we're a rowdy bunch tonight.
- Zorlu bir pazar sonuçta.
- That's a tough market.