Çabucak Çeviri İngilizce
4,675 parallel translation
Çabucak dönüp kanını akıtmak zorundaydım.
I had to hurry to get back and bleed it.
Çabucak lavaboya gitmem gerek.
I gotta go to the bathroom really quick.
Dochi'nin yeniden doğuşundan iki sene sonra Jo Yoon'un babasının zenginliği ve gücü yeni valinin tam desteği sayesinde çabucak artmıştı.
2 years since Dochi's rebirth, Jo Yoon's wealth and power outgrew that of his father, thanks to full support of the new governor.
Çabucak gideriz o halde.
We'll be there in no time. Yeah.
Ama kendisi bir sinir hastalığı sebebiyle yatağına bağlı şekilde yaşadığı için bu iddialar çabucak son buldu.
But since she was long afflicted with a nervous malady and confined to her bed, that was quickly discounted.
Yılanı baştan ezmeliyiz. Çabucak. Yoksa halkın paniğiyle uğraşmak zorunda kalacağız.
Nip it in the bud, fast, or we'll have a panic on our hands.
Hey, araca bin, çabucak uzaklaş.
Hey, sit in the Jeep, leave fast
- Çabucak hazır olun.
- Get ready fast
Görünen o ki, sanki Sasha maçı çabucak sonlandıracak.
Looks like Sasha is in a hurry to finish the match
Yarın mermi benim yoluma düşerse bu kazara olmayacak ve çabucak eğilmeliyim.
If a bullet comes my way tomorrow, it will not be an accident, and I must be quick to duck.
Yanımda Doktor Karpuz Memeler ile birlikte kelimeler çabucak döküldü.
With Dr. Melon-cans by my side, the words came fast.
Hemen söyle de çabucak halledelim.
Say it now and we can make this quick.
Doktor, seni buraya çabucak gelmemizin kurtardığını söyledi.
The doctor said it was good that we got here so quickly.
İlişki geçmişimizin nesi sana onu bana söylemeden çabucak kavrayacağımı düşündürdü?
What in the history of our relationship Makes you think I would pick up on that Without you telling me?
Hepimiz bu işin çabucak çözülmesini istiyoruz.
We all want this to come to a quick end.
Çünkü Caitlin, Susan'ı bıçakladı ve Brian'ı aldı çabucak bulunabileceği güvenli bir yere bıraktı.
Because Caitlin stabbed Susan and took Brian. And she left him someplace safe where he'd be found quickly.
Çok yakında bir gün sizi çabucak yenivereceklerdir.
One day very soon, they'll make short work of you.
Fransızlar mı çabucak yenecekler?
The French? Short work of us?
Aileniz çabucak Chantecler'in üssünün bulunduğu Cenevre'ye ulaşır.
Your family will be in Geneva in no time.
Anlaman gereken çok şey var, ama çabucak adapte olacaksın.
It's a lot to take in, but you're gonna catch up fast.
Bence bu işi çabucak çözebiliriz.
I think we can sort this thing out pretty quickly.
Ben bu iki beyefendi ile çabucak bir şeyler konuşacağım.
I'm gonna have a quick word with these two gentlemen here.
Ama çabucak yapmalıyız.
But it's gotta be quick.
Bana şu cennete geri dönme saçmalığını anlat bende bu işi çabucak bitireyim.
Now, look, you tell me About this "getting back into heaven" crap And I'll end this quick.
Çabucak geberiyorlar.
So they die quickly.
Bazen göğsüne sıkacaksın ki, çabucak ölsün.
Some shots in the chest ; then he dies quickly.
Ama çabucak dışarı çıkartacağız.
We'll try to get him out as soon as possible.
Tatlım, benim için çabucak arabaya gidip Produce'un İncil'ini alır mısın?
Hey, sweetheart, will you run to the car real quick... and grab Produce's Bible for me?
Çabucak heykeli açarız. İzci kızlar isimleri okur.
OK, we'll quickly unveil the statue, the Girl Scouts will read the names,
- Çabucak hallet.
Make it quick.
Çabucak çözmek için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz.
We're working as quickly as we can to resolve it.
İşte budur. Şunu al da çabucak bağlayıver.
Here, bind this up right quick.
Burada ebediyen kalmak istemiyorsan çabucak geri dönsen iyi olur.
Unless you want to stay here forever, you better hurry and get back.
Sürekli meşgulüm. Beni yoruyor, zaman çabucak geçiyor.
I'm always busy, it tires me out, time just passes quickly.
O kıçını bir kez daha çabucak yeneceğim.
I'm gonna beat your ass again real quick.
Çabucak halledelim, olur mu?
Let's just make this fast, okay?
Bugünün sizin için zor bir gün olduğunu biliyoruz, beyefendi, bu yüzden işimizi çabucak bitireceğiz.
We know you've been through a lot today, sir, so we'll keep this quick.
- Çabucak buraya gelmelisiniz.
- I need you to get back here as fast as you can.
Belki mala çabucak vururum diye düşünüyorum.
I was thinking maybe I gave up on the bangs too quickly.
Bence ikimiz çabucak arkadaş olacağız.
You know, I think you and I are going to be fast friends.
Sadece onlara çabucak öldüreceğim.
I will simply and quickly end them.
Burası seni çabucak mahvedecek.
This place'll beat'em out of you quick.
Her neyse, çabucak gitmemiz gerektiğini biliyorduk.
Anyhow, we knew we had to get out quick.
Pine Creek'in yanındaki o daireler çabucak sele kapıldı.
Those flats next to Pine Creek flood fast.
İki grup çabucak iyi arkadaş oldular.
And the two groups quickly became best friends.
Çabucak hallederiz.
We'll close this one quickly.
Çabucak Chinook'a doğru koştuk ve hep beraber Pasifik Okyanusu'na doğru uçtuk.
We quickly ran into the Chinook and we all flew off out into the Pacific Ocean.
Çabucak geldiğiniz için teşekkür ederim, Ajan Farrell.
I appreciate the urgency, Agent Farrell.
Kafa karışıklığın çabucak geçecek.
This confusion will be gone shortly.
- Çabucak konuşuruz.
Yeah, just a quick word.
Götünün çabucak yandığını hissedersin.
Ever try going down a water slide with no water in it?