Çalındı Çeviri İngilizce
3,807 parallel translation
Adamın birinin salonundan 1952 model Desoto'su çalındı.
This one guy had a'52 Desoto on display in his living room like a trophy.
Çanın çalındığına üzüldüm.
Sorry I missed the bell coming down.
Emily çalındığını söyledi
Emily said he reported it stolen.
Laptopum çalındı.
My laptop was stolen.
25 Lewis makineli tüfek, 50 karabina tüfek, 10,000 atımlık mühimmat, hepsi de Libya'ya gönderilecek bir kasada. BSA fabrikasının kontrollü bölümünden çalındı.
25 Lewis machine guns, 50 carbines, 10,000 rounds of ammunition - all in a crate bound for Libya, stolen from the BSA factory proofing bay.
- Öyleyse çanta neden çalındı?
Then why steal the purse? Exactly.
Tam olarak arabanızın ne zaman çalındığını biliyor musunuz?
Do you know exactly when it was stolen?
Nasıl çalındığını bilmiyorum ama.
I don't know how to play it, though.
- Nasıl çalındığını öğretir misin bana?
Will you teach me how to play?
Nasıl gitar çalındığını öğrenmek mi istiyorsun?
Do you wanna know how to play guitar?
20 dakika kadar evvel kredi kartım çalındı.
My credit card was stolen about 20 minutes ago.
Hayatım o gün çalındı.
( Pops )
- Çalındığını söyledi.
He said it had been stolen.
Bilgisayarım okulda çalındı.
My computer got nicked, at school.
Hiç kapı çalındığını duymadın mı?
You ever heard of knocking?
Ben Kent Shocknek, Los Angeles'dan canlı yayın, Afghanistan'da öldürülen teğmen Edwin Prietto'nun cesedi Los Angeles devlet Morg'da dokuların çalındığı gazilere destek grubu tarafından, bilgilendirildi.
This is Kent Shocknek, live in Los Angeles, where a veterans support group has informed us that the body of Lieutenant Edwin Prietto, killed in Afghanistan, was harvested for tissue at the Los Angeles County Morgue.
Çalındı mı?
Stolen?
Şimdi video çalındı ve bu iki adam, öldürüldü.
But now the video's been stolen. And these two men have been killed.
Haberler Sicilya'daki kralın kulağına çalındığı vakit korkarım ki arzulanan paranın yerini kan alacak.
I fear blood soon to replace desired coin, when news meets of the rebel king's madness in Sicilia.
Arabanın dün çalındığı bildirilmiş.
Car was reported stolen yesterday.
Kırmızı bir Vento çalındı, plakası ; DL-03-AM-9131.
Stolen car, Red Vento, no.
- Onun arabası çalındı, evlat.
Her car's been stolen, son.
Araba çalıntıydı, ve yeniden çalındı.
It was a stolen car, it got stolen again.
O elmasların çalındığı zaman daha 10 yaşında olmalı.
He would have been 10 years old when the diamonds were stolen.
Arabamız çalındı da.
Our car got stolen.
Yani zil her çalındığında zamanı belli oluyor.
So anytime someone gets buzzed up, it gets time stamped.
O da uzun zaman önce çalındı.
Those things were stolen long ago.
Numaranı kopyaladı ve seni suç mahalinde görüntülere koydu ki telefonunun çalındığını söyleyemeyesin.
She cloned your number and put you at the scene of the crime so you can't say your phone was stolen.
Jane, Vogelsong'un evinden küçük bir hatıralık eşya çalındığını düşünüyor.
Jane thinks some small commemorative object was stolen from Vogelsong's house.
Bu neden çalındığını açıklıyor.
Explains why somebody stole it.
Hepsi de hayır dedi, dolayısıyla... Tyrese Wilton neden telefonunun çalındığını söylemedi?
They all said no, so... why didn't Tyrese wilton mention that his phone was gone?
Orada içinde "cüret" ve "çalındı" kelimesi bulunan bütün yazıları bul Mart ayından başla.
I need you to get every article that has the words "daring" and "stole" in it, starting from March.
Bilirsin orada rekabet eden bir grup var, şu satıcılar ve görünüşte Ray en iyileriymiş ve bağlantılarının kayıtlı olduğu defterin çalındığı ortaya çıktı.
You know, they're a competitive bunch, theses salesmen, and apparently Ray was the best, and it would appear someone has stolen his book of contacts.
"Şahin Çalındı".
"Falcon stolen."
Gözlerimden çalındı.
In my eyes, it has been stolen. "
Senden neyin çalındığını düşünüyorsun?
What is it that you think was stolen from you?
Ben sadece fındığını almaya çalışan bir sincabım.
I'm just a squirrel trying to get a nut.
Belki de Frankfort'dakiler için çalışsan bir kuklasındır.
Maybe you're just a puppet working for the Frankfort boys.
Herkes bu uçağın çalındığını sanıyor.
- Everyone thinks it was stolen.
Ya da, bu arada güvendiğim seçenek buydu bugün benim şanslı günümdür ve sen bir avuç dolusu Sovyet kanununu çiğnediğin için Sibirya'daki işçi kamplarından birinde on yıl çalışmak zorunda kalacaksındır.
Or... and this is kind of what I'm counting on... This is my lucky day. You're Violating a shitload of Soviet laws, and you're looking at 10 years in a Siberian labor camp.
Kırmızı bir Vento çalındı, plakası ;
- All alert!
Çünkü sana çok kızgındım ve çalıntı kokainin parasını oraya buraya saçmaya karar verdim.
Because I was mad at you, so I just decided to blow all the money from your stolen coke on it.
Yani diyorum ki Peter Mills, belki de önce işini yapmalısındır. Çünkü benim gibi güç sahibi biri ancak öyle çalışırsan seni bir sonraki aşamaya geçirir.
So what I'm saying is, Peter Mills, maybe you should get there first,'cause that way, people in positions of power, people like me, can reach down and pick you up to the next level.
İntihara meyilli insanlar hasta olarak nitelendirilirler bu hastanenin misyonunu okumaya zahmet ederseniz hasta olanları iyileştirmeye çalıştığımızı görebilirsiniz, sakındığımızı değil.
Suicidal people are regarded as ill, and if you bother to read the mission statement of this hospital, you'll discover that we rather fancy treating the sick, not shunning them.
Jacob Kruse'ye görüşmelerden çıkarken Başbakan'ın elini tutmaktan başka bir ayrıcalık tanımamışsındır herhalde?
I suppose Jacob Kruse can go hand-in-hand with the PM to the negotiations?
Bir avuç dolusu Sovyet kanununu çiğnediğin için Sibirya'daki işçi kamplarından birinde on yıl çalışmak zorunda kalacaksındır.
You're violating a shitload of Soviet laws, And you're looking at 10 years in a Siberian labor camp.
Pirate Bay'in çalışmadığını fark ettiğimizde etrafımıza bakındık, zira her zaman yedeğini alırız.
When we realized that the Pirate Bay was down we looked around, because we always have backups.
Jeremy'yi öldürmek üzere etki altına alındım o yüzden muhtemelen burada oturup seninle boş boş muhabbet etmek Hulk gibi buradan kaçmaya çalışmaktan daha akıllıcadır.
Well, I am compelled to kill Jeremy, so I figured it's probably smarter to sit in there and chitchat with you than try to bust out of here like the Hulk.
Bir avuç dolusu Sovyet kanununu çiğnediğin için Sibirya'daki işçi kamplarından birinde on yıl çalışmak zorunda kalacaksındır.
You're violating a shitload of Soviet laws, and you're looking at 10 years in a Siberian labor camp.
Bir avuç dolusu Sovyet kanununu çiğnediğin için Sibirya'daki işçi kamplarından birinde on yıl çalışmak zorunda kalacaksındır.
You're violating a shitload of Soviet laws, and you're looking at 10 years in a siberian labor camp.
Beni öldürmeye çalışanları yakalayana kadar korumaya alındılar.
- Department's putting them in Protective custody until they catch who tried to kill me.