Çekmecede Çeviri İngilizce
763 parallel translation
Mücevherleri şu çekmecede kitli tutacağım. Beni de bu odaya kitlemeniz yerinde olur.
I will put the jewelry in the dresser.
Ben buralardayken paralarımı bu çekmecede saklardım.
Now, when I was here... I used to keep my money in this drawer.
Yorulmadım. Masa örtüleri nerede? Orada, çekmecede.
No, it will which are covered?
Üçüncü çekmecede.
In the third drawer
Bıçak orada, çekmecede.
Get the knife in the drawer.
Üstkatta, odamdaki çekmecede.
Upstairs in my room in the drawer.
Stephens'in defterindeki fiş çekmecede bulmuştum.
That's the list that was in Stephens'ledger the one I found in the drawer.
- Büromdaki çekmecede.
- In my bureau drawer.
Bu anahtar dün bu çekmecede yer alan eşyaların listesinde bulunmuyor.
That key isn't on the list of things that were in that drawer yesterday.
- Üst çekmecede.
- lt's in the top drawer of her dresser.
Üst çekmecede olduğunu söyledi.
She says it's in the upper drawer of the dresser.
Çekmecede!
The drawer!
Alt çekmecede!
Bottom drawer!
Kesinti bildirimi. Çekmecede de tahliye ihbarnamesi var.
It's a disconnect notice and in the drawer, you'll find an eviction notice.
Alt çekmecede.
- Bottom drawer. - Oh.
Alan'ın silahını bulundurduğu çekmecede gizliydi.
It was hidden in the drawer where Alan keeps his gun.
- Gerisi çekmecede.
The rest of the jewelry's in the top drawer.
Kopyasını istiyorsanız orta çekmecede kopya kâğıdı var.
There's carbon paper in the middle drawer if you want duplicates.
O çekmecede başka ne buldun?
What else did you find in that drawer?
Çekmecede mi?
In the drawer?
- Hangi çekmecede?
Which one is it? That one.
Sağ ol, tatlım. Sağ çekmecede masa örtüleri var.
Oh, no, thanks, honey, but there's some tablecloths in the right-hand drawer.
Şu çekmecede bir silahın tane var.
You've got one in that drawer.
Sağ üst çekmecede.
Top right-hand drawer.
Çekmecede.
Where did you find this gun?
Çekmecede olması lazım. Neden sordun?
There's one in the desk.
Şu çekmecede iskambil kağıtları var.
There's some cards in the drawer over there.
Fakat onu pekala o çekmecede de bulabilirlerdi.
But it'll be just as well if they find it in that drawer.
Evet, çekmecede.
Yes, in the drawer.
Onu oradaki şu çekmecede saklar.
He keeps it in that drawer there.
Hep tam burada üst çekmecede durup duruyordu.
It was just resting here in the top drawer all the time.
Yedek anahtar çekmecede.
The spare key's in the drawer.
- Şu çekmecede bir şişe olacaktı.
- There's a bottle in that desk.
Bu çekmecede sabun falan yok!
The soap isn't in the table drawer!
- Sağ taraf üst çekmecede.
- You'll find it in the top right-hand drawer.
Şurada, sağ çekmecede.
In the right-hand drawer there.
Yatağımın başucundaki çekmecede!
Bedside table drawer!
Bize gereken şey buradaki çekmecede var.
I have what we need here in the drawer.
- Üst çekmecede.
Top drawer, highboy.
Şu dolapta, üst çekmecede üzeri etiketsiz küçük mavi bir ilaç şişesi var.
In this furniture, on the top, there is a small blue phial without any label.
- Oradaki üst çekmecede.
- Top drawer, over there.
Para burada, çekmecede.
The money is here, in this drawer.
Ortadaki çekmecede sahte gözün ardında.
In the middle drawer... behind the false bottom.
En üstte sağdaki çekmecede.
Top drawer right.
Çekmecede pijamaların var.
There's pyjamas in there.
Orta çekmecede.
Center drawer.
Onları çekmecede buldum.
I found them in the drawer.
Onu da çekmecede kilitli saklıyor.
It's kept locked up in that drawer.
Bir çekmecede iki kutu aspirin bulmuş.
Two tubes of aspirin he found in a drawer.
İşte bu çekmecede.
Yeah.
Çekmecede.
In the drawer... there...