English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ Ç ] / Çorba

Çorba Çeviri İngilizce

3,699 parallel translation
Ben çorba içmem.
Never soup.
Çorba ister misiniz, Bayan Anne?
Some soup, Miss Anne?
Gel buraya, çorba kaseni dolduracağım.
Get over here, I'm going to fill up your soup bowl.
Ve çorba yapıyoruz.
And we're going to use it to make some soup.
Hasta miskinler çorba yudumlarlar, hasta miskinler çorba yudumlarlar.
Sick sloths sip broth, sick sloths sip broth.
Altın tavuk, tavuk göğsü ve çorba yapabilirsiniz.
You can make chicken nuggets, chicken breast or soup.
Martin, tıpkı onlar gibi restorandaki yemekleri yedi çorba da daha çok tas kebabına benziyordu.
Martin ate the same food as them in the dining hall, - and the soup was more like a meat stew.
Evet, yığmak zorunda kaldıkları Milli Çorba fazlasıyla stoklandı.
Yeah, National Soup had overstock they had to dump.
Sana çorba getirdim.
I brought you soup.
Lezzetli çorba.
Delicious soup.
Yukarısı çorba gibi oldu.
Looking pretty soupy up here.
Çorba kalmadı.
No more soup!
Çorba içiyormuş gibi hissettim.
I felt like eating soup.
Senin için çorba yaptım.
I made you a soup.
Senin için çok özel bir çorba yaptım.
I made you a very special soup.
Olmaz, çorba yemediğini söylemiştin.
No, you said you don't eat soup.
Sana çorba yapayım mı?
Want a little soup?
Lanet çorba.
Fucking... Soup.
Ne dersiniz içeri girip, güzel bir ateş yakalım biraz da çorba...
What do you say we go back inside, make a nice fire some SOUP.
Belki biraz da baharatlı çorba getirebilirsin.
Maybe pick up some of that spicy pho soup, too.
- Çorba iyi dedim seni ahmak.
- I said the soup is okay you stupid sud (? )
Hey, Bay Moretti, sizde * gabagool * var mı * gabagool = İtalyan yemeği * çorba yada salata? Ölüyorum.
Hey, Mr. Moretti, you have any gabagool or soup or salad around here?
Bunu çorba istemiyorsun olarak algılıyorum o zaman.
I take it you don't want soup then?
Bozuk çorba gibi kokuyorsunuz.
Well, you smell like rotten soup.
Tepe noktası, çorba tası.
Top-notch, hotchpotch.
Osman, hadi git, barınakta sıcak bir çorba iç.
Are you going to eat soup in Val Soleil.
Çorba nasıl olmuş, Joe?
How's the soup? - Good.
Sanırım artık insanlar çorba fırlatan kahramandan çok ona buna bacağını açan sürtükten korkuyor.
I guess people are even more afraid of the crazy show-crashing slut than the soup-throwing hero.
Keçinin kalbi, ciğerleri ve karaciğeri ile birçok küçük orijinal şeyden oluşan bir tür çorba.
Goat and many other original things.
Teresa'ya gönderdiği bir kasa konserve çorba için teşekkür edin.
And tell Teresa thanks for the case of dented soup.
Çorba içişini izlemek çok zordu.
It was difficult watching her eat soup.
Çorba hazır!
Soup's on!
Oraya sadece bir kere battaniyeye sarınıp çorba içmeye geldin.
The only time you were there, you were wrapped in a blanket, eating soup.
- Beyninin iyice çorba olmasını istemiyorum.
- to get all scrambled too. - Okay.
Sana biraz çorba getirdim.
I brought you some soup.
Size çorba getirdim.
Brought you two boys some soup.
Lupe sana çorba yapar, biraz gevşersin.
Lupe can make you some nice soup, you can relax.
Ne olur ne olmaz diye, çorba yapmıştım.
Just in case, I made soup.
"Konservelerine bayıldım." "Çorba."
I really like your cans.
Sana çorba yapmamı ister misin?
You want me to make you some soup?
Üçünüze bir kase çorba.
One bowl of soup for each three of you.
Doktor artık katı yiyecekler yiyemeyeceğini söyledi. Ben de o yüzden sana çorba yaptım.
The doctor said you can't eat solid food anymore, so I've made you a little broth.
- Ah Wen çorba alsın ister misin?
It's hunger. Ah-Wen will get you some wonton soup.
Bol acılı bir çorba alıp gel. Midesine iyi gelecektir.
Ask them for extra pepper It'll warm her stomach.
"Kirli iç çamaşırını çorba da kullandım ve onu Hanukah zamanı servis ettim."
"I used soiled underwear to make soup and served it on Hanukah."
- Çorba olmaz mı?
Soup?
Çorba katının sıvı içinde askıda kalmasıyla olur yani sıvı olarak nitelendirilir.
Soup is solids suspended in liquid, so it qualifies as a liquid.
Çorba mı?
Soup?
Bay Larroque'a servis et... Biraz çorba alır mısınız Bay Larroque?
Serve Mr. Larroque.
Çorba yaptım.
I made soup.
Çorba götürdü.
He says he's bringing her soup.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]