Çöker Çeviri İngilizce
639 parallel translation
Nehirler yavaş aktığı yerlerde, alüvyon dibe çöker katman üzerine katman oluşturarak nihayet yeni bir kaya yaratır.
Where the rivers flows slowly, the silt falls to the bottom, layer upon layer, eventually to turn into new rock.
Gece bir perde gibi çöker.
Night falls like a curtain.
O kuşu yakalarsak bütün tezgah çöker.
If we can nail that bird, the whole works will fold up from the inside.
Sincaplar önümde diz çöker
The chipmunks genuflect to me
Richard birden suya battı, dalış değil de fokların yaptığı gibi, suyun içine çöker gibi.
Suddenly, Richard went under, not diving, but the way seals do just sort of settling in the water.
- Laureta. Fazla uzatma, yoksa yönetmen ensene çöker.
Snap out of it, or the director will be on to you.
Ya Dagon'un önünde diz çöker ya onun önünde ölür. Evet.
Either he kneel to Dagon or he dies before him.
Bu haliyle bir taş oynasa tavan dahil her şey çöker.
The way they are now, if one goes, they'll all go... roof and everything.
Başka bir kasabaya gider, bir bar taburesine çöker...
She'll go to a new town, drift up to the right bar stool...
Yaban mersinli kek yapmak için iyi aşçı olmak lazım, Yoksa yabanmersini kekin dibine çöker.
Takes a real cook to make a good blueberry muffin, to keep the blueberries from sitting on the bottom.
İçim rahat olmasa da ben biraz uyumaya çalışacağım. Yoksa yarın, zafer kanatlarıyla uçacağım yerde, uyku kurşun gibi çöker üstüme, kımıldayamaz olurum.
I'll strive, with troubled thoughts, to take a nap... lest leaden slumber weigh me down tomorrow... when I should mount with wings of victory.
Çok geçmeden, taban sallanır ve sonra da tavan çöker.
Pretty soon, the pedestal wobbles and then topples.
Herkes önlerinde diz çöker.
Everyone ends up on their knees.
Aş ve iş bulmak isteyen, büyük itlerin önünde diz çöker.
It's crawl in front of the big dogs if you want to eat, get a job!
Diz çöker misiniz lütfen?
Would you both kneel, please?
Çökersem, dağ da benimle birlikte çöker.
If I go down, the mountain goes with me.
Tüm tavan başımıza çöker.
We'll have the whole roof down on us.
Biri Inuk'un kafasını duvara çarptığında duvar çöker.
When someone bumps inuk's head against the wall the wall falls apart.
Sam bazıları erken çöker.
Sam some guys grow old without turning chicken.
Belki de ağır bir yük gibi çöker üzerimize.
Maybe it just sags like a heavy load.
Bu doğruysa, nevroza dair cinsel teorim çöker.
If that's true, my sexual theory of neurosis collapses.
Arkadaşına bir şey söylersin, o da arkadaşına söyler ve imparatorluk çöker.
You say something to a friend, the friend repeats it and the empire falls apart.
Bomba patlar ve mahzen üzerine çöker.
The bomb explodes, the cellar falls on him He holds it up with his shoulders
Eğer kendini rahatsız hissederse, bütün umutlarımız çöker.
Galenor expects an answer. If he feels offended, all our hopes will crumble.
Sonra tüm yaşlılığı bir hamlede üstüne çöker.
Then old age comes over him in one blow.
Bırakırsan herkes gider. Duvarlar çöker. Yağmur tuğlaları eritir.
You quit, they go home, the walls fall down, the rain, she melts the bricks, the wind, she blows away the dust.
- Evet, herkes küvetin etrafında dizlerinin üstüne çöker ve elma yakalamaya çalışırdı
Yeah, that's where everybody kneels around a tub and bobs for the apples.
- Karanlık çöker çökmez, efendim.
- As soon as it's dark, sir.
Birkaç gün, kaybolan beraberliğin acısı zehir gibi üzerime çöker.
The pain after a lost relationship falls down on me like poison.
Küçük bir kaymayla çöker
One little slip and it tumbles down
Beni sokakta görseniz, önümde diz çöker miydiniz?
If you saw me in the street, would you throw yourself at my feet?
Yoksa hepsi çöker.
Or else it will all collapse.
Onların büyük emekleri olmazsa ulusumuz çöker!
The nation would collapse without their hard labor.
" Kızın üzerine çöker.
" He straddles her.
Yakında karanlık çöker.
It will soon be dark.
Demiştiniz ki, şu taraftan içeri girdiniz, ve odanın kenarından onun diz çöker halde, açılmış kasaya yaslandığını gördünüz.
Martha! - Good morning, Mr Chase.
Galiba ilk defa haybeye kürek sallamadım! Ben yemekle meşgulken hava da bayağı kararmış. Evet, buralarda gece olunca karanlık çöker!
Yeah, it gets dark at night here.
Karanlık çöker çökmez buraya geleceklerdir.
As soon as it's dark they'll be comin'in.
Fakat onları daha iyi değerlendirir görünüyorlar ve akşam karanlığı çöker çökmez tamir etmek için, var güçleriyle çalışıyorlardı.
They made all the efforts to recoup the tanks of them badly the night fell.
Tatlıları, yemekleri yediğin zaman iştah tatmin hisseder fakat daha sonra üstüne bir hüzün çöker.
The appetite, when you fulfill it it's sweet and seems good then you feel the bitterness.
Sis çöker ve hayat felç olurdu... ve bu zamanda koca bir memleketi telefonla fethedebilirsin... tabii eğer telefona cevap verecek birisini bulabilirsen.
It shuts down, closes up... and this is the time when an invader could take the country by telephone... if he could get somebody to answer it.
Coker elimi güçlendirdi.
Joker gave me a straight.
Şu anda ikinci kez coker çekiyorsun.
Now, that's the second time you've drawn the joker.
Biz sırt sırta, aynı soydanız, coker ve ben.
We're back to back, same breed, joker and me.
Tanrı'ya şükür, Bay Coker!
Thank goodness, Mr. Coker!
- Ama siz Bay Cooker değilsiniz.
- But you are not Mr. Coker.
- Bay Coker, bu Bay Mason ve Susan.
Coker, this is Mr. Mason and Susan.
- Bayan Coker, bu Bay Mason ve Susan.
- Miss Coker, Mr. Mason and Susan.
Haydi, Coker!
Come on, Coker!
Coker?
Coker?
Bettina, Coker ve diğerleri öldüler.
Bettina, Coker and all the rest dead.