Çıkmayacağım Çeviri İngilizce
872 parallel translation
Hapishaneden çıkmayacağım. la la İslaheveleri beni özler la la
From jail I won't go out. la la Reformatory misses me la la
Hayır. Dışarı çıkmayacağım.
No, I'm not going out.
Çok teşekkür ederim, ama farklı yerden çıkmayacağım.
Thank you very much, but I shall leave like anyone else.
Tekrar dışarı çıkmayacağım.
I shan't be going out again.
Çalılığa saklanacağım, sen gelmeden çıkmayacağım.
Hide in the brush until you come.
Artık yoluna çıkmayacağım, bir daha seni rahatsız etmem.
I'll put myself out of your way, I'll never trouble you again.
Kim olduğunu söyleyene kadar bu odadan çıkmayacağım.
I am not going to leave this room until you tell me.
Bu gece çıkmayacağım.
- I'm staying in tonight.
Ve asla çıkmayacağım!
Never come up!
Karşı çıkmayacağım.
I won't contest it.
- Artık sahneye çıkmayacağım.
- I won't go out there anymore
Mahkemeye çıkmayacağım.
I'm not going to the court.
- Çıkmayacağım.
Get out! I won't.
Buradan çıkmayacağım.
I don't move.
Çıkmayacağım.
I won't leave.
Evet, Larrabee Binası, ama yukarı çıkmayacağım.
Alright, it's the Larrabee Building, but I'm not coming up.
Üniformayla çıkmayacağım.
I won't appear in uniform.
- Yukarı çıkmayacağım, zaman yok.
I won't come up, Lu. There isn't time.
Atış menzilinden çıkmayacağım.
I'll be within gunshot.
- Ahıra giden yola çıkmayacağım.
- I wouldn't pass by the stable on the way.
- Buradan çıkmayacağım.
- I ain't going to.
Sakın buradan çıkmayacağımı sandığını söyleme.
Don't tell me you don't think I'll make it out of here.
Ayrıca Bayan Kittredge'la yemeğe de çıkmayacağım.
And I'm not going to have lunch with Miss Kittredge, or dinner.
- Ama dışarı çıkmayacağım.
- But I * m not going out.
Bunu yapamam, efendim, çünkü duruşmaya çıkmayacağım.
I can't do that, sir,'cause I ain't going back to stand trial.
Francis'in yukarı çıkmanı istemiyorum, bende yukarı çıkmayacağım.
I don't want Francis back up here and I assure you I won't be up here either.
Buradan hiçbir zaman çıkmayacağım.
I'm never gonna get outta here.
Bana söylediklerinin dışına çıkmayacağım.
I will not defy what you told me.
- Oh, hayır, çıkmayacağım.
- Oh, no, I'm not.
Senato'nun kararına karşı çıkmayacağım.
If you will try to oppose the will of the Senate... I will not oppose the will of the Senate.
Bu kasabadan hiç çıkmayacağım.
I'll never get out of this town.
Hemen burdan çık.Çıkmayacağım.
Well, you just get right out of here. I will not.
Şahit kürsüsüne asla canlı çıkmayacağım.
I'm never gonna get to the county seat alive.
Şayet kaçmak istiyorsan Şef, yoluna çıkmayacağım.
If you want to escape, Chief, I won't be in your way.
Bu gece çıkmayacağım.
I won't go tonight.
Kızmayın! Sevgili kızınızla, bir daha asla çıkmayacağım.
I have no intention of ever taking her out again, so don't get upset!
Hayır çıkmak istemiyorum, çıkmayacağım.
No, I don't want to go out, I don't want to.
Hayır! Aptalım ben, O pabuçların sen yaşadığın sürece çıkmayacağını hatırlamalıydım.
Fool that I am, I should have remembered those slippers will never come off as long as youre alive.
P ve T hedeflerinde bir zorluk çıkmayacağına eminim.
There won't be difficulties with objectives P or T, I'm sure.
Tek bilmek istediğim, küçük hanımın yarın benimle öğle yemeğine çıkıp çıkmayacağıdır.
All I want to know is whether she'll have lunch with me tomorrow.
Yarın bir sorun çıkmayacağına eminim.
No, no, it'll be fine tomorrow, I'm sure.
Kendi haber ajansım adına konuşacak olursam Majestelerinin inancının haksız çıkmayacağına inandığımı söylemeliyim.
May I say, speaking for my own press service we believe that Your Highness's faith will not be unjustified.
Burada konuştuklarımızın, bu kapıdan çıkmayacağını biliyorum, dinliyorum.
Don't suppose whatever it is you want to go beyond the two of us. Shoot.
Karımın karşı çıkmayacağını düşündüm.
I felt my wife would not object.
Çıkmayacağım.
I will not.
Çok iyi akıllı çocuk, peki bir daha acıkmayacağını nereden biliyorsun?
C? Mo know you will not have? m?
Münasebetsiz bir şey, ama bu anlaşmayla bir bağlantım olduğundan beri kartel için bir sıkıntı çıkıp çıkmayacağı hep içime bir tasa oldu.
This is awkward, but since I was the contact on this deal, I'll get grief if there's any trouble for the syndicate.
# Doğma büyüme Slovakız,... # #... bu işten eli boş çıkmayacağız. # # Ölümüne savaşalım, ölümüne çarpışalım, Slovaklar kendi yurtlarını yönetene kadar. #
We are Slovaks born and bred none of us will come empty handed out of this, fight to the death, fight hard, till Slovaks rule in Slovakia
Asla yürüyüşe çıkmayacağız, tamam mı?
No more walks, all right?
Artık yürüyüşe çıkmayacağız, tamam mı?
No more walks, never again.
Bu bizim kuralımız ve dışına çıkmayacağız.
That's our rule and it's gonna be respected.