Çılgınca Çeviri İngilizce
7,557 parallel translation
- Dört dörtlüktü. Dee, çılgınca bir fikrim var.
- Oh, shit, that was the deffest.
- Çılgınca bir şey olacak gibi.
- Something, like, crazy. - Yeah, yeah, yeah.
- Bak, biraz çılgınca davrandığından...
Look, since you're acting a little crazy
Çılgınca bir şeydi, fakat unutmamak gerekir bu kokain illegal olmadan önceydi.
Seems crazy now, but you gotta remember this is before cocaine was illegal.
Biliyorum çılgınca, ama rokete saklanabilirim ve sonra...
I know it's crazy, but I could hide in the rocket and...
- Bu yaptığımız en çılgınca şey değil mi?
- Isn't this the craziest thing we've ever done?
Laird, bütün bunlar biraz çılgınca görünüyor.
Uh, Laird, this whole thing seems kind of crazy.
Nasıl çılgınca olabilir, Hannah?
Uh, how can it be crazy, Hannah?
Tamam, ama sırf bir şeyler oluyor diye çılgınca olmadığı anlamına gelmez.
Okay, yeah, but just because something's happening doesn't mean it's not crazy.
Hayır, çılgınca şeyler sürekli...
- No, crazy things happen every... - ( door bursts open )
"Göbağı" düşüncesi bile çılgınca.
The idea that I had an "ambilicord" is... is insane.
Pansiyon işletmek çılgınca, ama sizi tanıdığımdan beri hayalinizdi.
I Know Running A B B Is Crazy, But It'S Been Your Dream Since As Long As I'Ve Known You.
Çılgınca bir proje ama işe yaradı.
And I know it was a crazy idea, and actually, it worked!
Bu çılgınca.
That's hysterical.
Of, galiba çılgınca bir şey yapmak üzereyim.
Damn, I think I'm about to do something crazy.
Bu oldukça tehlikeli ve tamamen çılgınca olurdu.
That would be really dangerous and completely insane.
Bu okulda geçirdiğim zaman neyin çılgınca olduğuna dair yargımı oldukça değiştirdi.
Well, my tenure at this school has expanded my horizons on what is or isn't considered insane.
- Çılgınca bir fikirdi.
It was a crazy idea.
# Biliyorum bu çılgınca #
♪ I know it's crazy ♪
- Son zamanlarda çılgınca davrandığımın farkındayım
- I know I've been acting crazy.
Düşündüm ki bugünde ve bu yaşta üniversite eğitimi almamak çılgınca, değil mi?
I just think that in this day and age, it's insane not to get a college education, you know?
Bu çılgınca.
This is insane.
Tamam, bu çılgınca.
Okay, that is insane.
Bugünlerde bir kızın bir erkeğe evlenme teklif etmesi gerçekten çok mu çılgınca?
Is it really so crazy for a girl to ask a boy for their hand in marriage these days?
-... takip etmiş olmamız çılgınca.
- that we almost followed right in your footsteps.
Ve çılgınca olursa olsun,... gelinimin tek dileğini geri çeviremem.
And as crazy as this all sounds, I couldn't deny my bride her only wish.
Bu çılgınca!
It's crazy!
Çılgınca değil mi?
ISN'T THAT CRAZY?
Hayatım boyunca yaşadığım bütün çılgınca şeyler arasında işte en kötüsü buydu.
And even after all the crazy things that I've been through, that was the worst.
Çılgınca geldiğini biliyorum ama yaşıyorum ve Hong Kong'tayım.
I know it sounds crazy, but I'm alive, I'm in Hong Kong, and I need your help.
Bu çılgınca bir şey. Sen Harry'sin, ben de Bipin.
This is the crazy, you are the Harry, I'm the Bipin.
İnsanlar aşk için çılgınca şeyler yaparlar.
People do crazy things for love.
Bazen kızdığımızda çılgınca şeyler yaparız.
Sometimes we do crazy things when we're angry.
Daha çok yeni tasarlanmış bir uyuşturucu, ekstazi ve 2C-I gibi, heyecan ve çılgınca hareketlere sebep olurlar.
It's more like similar to the newer designer drugs, like M.D.M.A. and 2C-I, that are on the rave scene now.
Çılgınca, dostum.
Crazy, man.
Bu doğrudan çılgınca.
It's straight crazy.
Çılgınca hareket etmeyin. "
Don't act crazy. "
Çılgınca geliyor, ama bunlar benim gördüklerim,
It seems crazy, but that's what I saw happening.
Boğarken, çılgınca bakan gözlerle başpiskopos dişlerini Pazzi'nin etine geçirmiş.
Eyes wild as he choked, the archbishop locked his teeth in Pazzi's flesh.
Çılgınca, değil mi?
It's fucking crazy, right?
Bu çılgınca.
This is crazy.
Çılgınca şaşırdık.
Frickin'amazeballs.
Çılgınca bir şey yapmayı düşünmüyorsun, değil mi?
You're not thinking of doing something crazy, are you?
Kulağa çılgınca geliyor.
- You sound crazy.
Delice, çılgınca bir şey sonucu, hayatta kaldım.
For some crazy, freak-of-nature type thing, I survived.
Sadece zamanlama çılgınca.
It's just the timing is crazy.
Bu çılgınca, zamanlama.
It's crazy, the timing.
Bunun biraz çılğınca olduğunu biliyorum ama güçlü olmalısın.
I know this is some scary shit, but you have to stay strong.
- Bu çılgınca.
That's insane.
Bu çılgınca!
That's insane!
Tüm hayatını evrendeki dışsal bozukluklara çalışmaya adayınca birkaç çılgınlıktan nasibini alıyorsun.
When you dedicate your life to studying the outer reaches of the universe, you come across your fair share of crazies.