Üzere Çeviri İngilizce
32,989 parallel translation
Uzay zaman boşluğundaki kırılmalar da dahil olmak üzere.
So it'd be like distortions in space-time.
Bob Black'i bulsak bile benzinimiz bitmek üzere.
Hey, even if we find Bob Black, we're almost out of gas.
Benzinimiz bitmek üzere.
It's almost out of gas.
Neredeyse bir bitki tarafından yenmek üzere olduğum için de değil.
I don't think it's because I was almost eaten by a plant.
Aslında, bir ayıyla kapışmak üzere olan bir Rus bile görmüyorum.
That was the whole point of my lovely story. Th-There...
Bildiğiniz üzere uzun süredir birlikte çalmadık ve bu da aradan sonraki ilk seferimiz olacak. O yüzden hatalarımız olursa affola.
You know, we- - we haven't been able to play together for a long, long time, and this is the time, so, please, you know, forgive our errors.
Bebeğim doğmak üzere.
I have a child on the way.
Evet, ama bebek doğmak üzere.
Yes, but I have a child on the way.
Fark ettiğim üzere onun yattığı tarafta yorganı açıktı ve çarşafların üstünde uyunmuştu.
You see, I noticed his side of the bed, the covers were turned over, the sheets were slept in.
Bak Nina, ben sadece... Onunla buluşmak üzere anlaştık.
Look, Nina, I'm just- - [stammers] I've arranged to meet him.
Yarın polis gözetimi altında sorgulanmak üzere merkeze geleceksiniz.
[Monica] You can't treat this man this way.
Bunları bana vermek üzere karım yaptı,
My wife made these. To give to me, to show me she was lonely.
Korkarım ki, süremiz dolmak üzere.
Yeah, all right, I'm afraid our 50 minutes are almost up.
Büyük maç başlamak üzere.
The big game is about to start.
Ve bilindiği üzere çok güzeldi.
And, you know, she was beautiful.
- Aman Tanrım, başarmak üzere.
Oh, my God, she's doing it.
Bazı insanların genetik olarak evlerini terk etmek ve keşfetmek için bir yere gitmek istemek üzere programlandıklarını düşünüyorum.
I think some people are genetically programmed to want to go somewhere to leave their home and explore.
Retro roketler ateşlenmek üzere.
Retro rockets about to fire.
Robert havayı solunabilir tutmak için çevresel sistemleri yükseltmek üzere elinden geleni yapıyor ama atölyedeki elektrik sistemi şimdiden zorlanmaya başladı.
And Robert is doing everything he can to upgrade the environmental systems to keep the air breathable. But the mods to the workshop are already taxing the electrical system.
Mariner 4, Mars'ın üzerinden geçerken Dünya'ya iletmek üzere ufak bilgi kırıntıları kaydetti.
As Mariner 4 passed over Mars, it recorded on tape tiny bits of information to transmit back to Earth.
Gökteki tuhaf bir pembemsi noktaya bir şey göndermek üzere çalışan çok fazla kişi var.
You have this incredible number of people all working to send something to a strange kind of pinkish dot in the sky.
10 milyon yıldan uzun süredir parlamakta olan bu muhteşem ışıl sonsuza kadar sönmek üzere.
Its magnificent light, that has shined for over ten million years, is about to be extinguished forever.
Ve oradan, seferi sırasında diğerleriyle buluşmak üzere seyahat edecek.
And from there, he's going to travel to meet the others on his expedition.
Fakat biz zihin genişlemesi için kullanıyoruz, göreceğiniz üzere.
But we use it... as mind expansion, as you'll see.
Dawson ve Downey'nin yerinde olsaydım ve bu davada temsil etmesi için seninle baban arasında bir tercih yapsaydım haftanın yedi günü Pazarları iki kez olmak üzere seni seçerdim.
And if I were Dawson or Downey and I had to choose between you and your father to represent me on this, I'd choose you any day of the week and twice on Sunday.
Suçlular dahil olmak üzere bunun istisnaları mevcut.
There are exceptions, including criminals.
Çok ufak dozlarda ve nispeten ucuz pazarlanabilen bu uyuşturucu, başta Afrikalı Amerikalılar olmak üzere, birçok topluluğu ele geçirecekti.
[Mauer] We have this drug that could be marketed in very small doses, relatively inexpensively, this was going to just take over communities, and particularly African American communities.
Bir halkı bilinçli olarak yıllar boyunca, siyah erkekler başta olmak üzere genelde tüm siyah insanların suçlu olduğuna inanmaları için eğitmiş oluyorsunuz.
So you have then educated a public, deliberately, over years, over decades, to believe that black men in particular, and black people in general, are criminals.
Bu, zorunlu asgari ceza başta olmak üzere oluşturduğumuz diğer politikalar ile uyumlu.
It's in line with many other policies we've created, particularly mandatory minimums.
Buraya vatandaş olmak üzere getirilmedik.
We were not brought here to be made citizens.
Buraya uzun uzadıya övdükleri anayasal lütufların keyfini çıkarmak üzere getirilmedik.
We were not brought here to enjoy the, uh, constitutional gifts that they speak so beautifully about.
CCA, SB 1070'ten büyük maddi fayda sağlayabilecekti, zira 1070, Arizona'da federal göçmenlik suçlarından çok daha fazla kişiyi hapsetmek üzere tasarlanmıştı. KORKUN, HEM DE ÇOK KORKUN
CCA could potentially reap huge financial benefits from SB 1070, since 1070 was designed to lock up a lot more people in Arizona on federal immigration charges.
Rikers Island'da ikisi tecritte olmak üzere üç yıl kaldı. O bir çocuktu, bebekti.
Three years on Rikers Island, two of that in solitary confinement, and he was a child, a baby.
İki yılını geçirdiği ortamın 30 gün içinde insanın direncini kırmak üzere tasarlandığı söyleniyor.
[Senghor] He spent two years in an environment that people have argued is designed to break you within 30 days.
- Gördüğün üzere bunlar sadece taslak çizimler.
As you can see, these are just rough drawings.
- Söz verdiğin üzere beni buradan çıkaracaksın.
You're gonna get me out of here like you promised.
Bunu herkes biliyor, bu dava da müvekkilim üzerinden beni cezalandırmak üzere yapılan bir oyundan ibarettir.
Everyone knows it, and this action is nothing more than a stunt designed to punish me through my client.
Ailem nasıl öldüyse, aynı şekilde o da birini öldürmek üzere olduğu için.
It's because he almost killed someone the same way my parents were killed.
Hayır, çünkü mutluyum. Ve mutluluğum bitmek üzere. Gelecek öngörümdeki gibi.
No, because I am happy and I know it's going away...
Fakat batılmak üzere değil, Şimdi nefes aldığımızı elimizdeki tek şey.
But it wasn't meant to be submerged, so what we're breathing now is all we've got.
Ayrıca Smith, Hagara ve McBurney olmak üzere üç kişiyi kaybettik.
We've also lost three people, Smith, Hagara, and McBurney.
Hayatin degismek üzere.
Your life is about to change.
Kasap'a sizin gideceğinizi söyledim ve siz görüldüğü üzere gitmediniz.
I told that butcher you'd leave, and you sure as hell didn't.
Dolunay olmak üzere.
Nearly full.
Ve Sanjay da yapmak üzere.
And Sanjay's about to.
Bitmek üzere.
Almost done.
Ama içimden öğrenmek üzere olduğuna dair bir his var.
But I got a feeling he's about to find out.
Ölmek üzere olabiliriz.
Well, we may well be soon.
Adet olduğu üzere, Koslow'un ölümüne karıştıklarını gizlemeye teşebbüs etmediler bile.
As is their custom, they made no attempt to obfuscate their involvement in Koslow's death.
Çevre Koruma Ajansı size 100 milyonlarca dolar fatura kesmek üzere.
The EPA's about to bill you for hundreds of millions of dollars.
Çeviren : mbuyukler24 @ mbuyukler24 Gelecek sezon görüşmek üzere.
We're gonna kill everybody.