English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ I ] / Issız

Issız Çeviri İngilizce

11,670 parallel translation
- At ıssız adaya dört nesil de geçse kaniş gibi kalır.
Stick it on a desert island, in four generations, - it's the size of a poodle.
Bilgisayarlarla dolu ıssız bir yerde sıkışmış ambarlar gibi. Bilgisayarlarla dolu ıssız bir yerde sıkışmış ambarlar gibi.
It's like warehouses, stuck in the middle of nowhere, filled with computers.
Çoğu insan yazmanın günlerimizi kendi hayal dünyamızda harcadığımız ıssız bir meslek olduğunu düşünür.
Most people think that writing is a solitary profession, that we spend our days in our imaginary worlds...
Bir ABD askerini boktan bir bodrumda sandalyeye bağlamışsınız.
You have a United States soldier strapped to a chair in a goddamn basement.
Geldiklerinde ise sanki oradan yeni ayrılmışsınız gibi görünür.
Then everywhere they show up, it'll look like you just left.
- Mücevherler bulunamamış. Siz de konuşmamışsınız.
- And those jewels were never found and you've kept silent.
Burada iki yıl çalışmışsın ve seninle hiç konuşmamışız.
You worked here for two years and we never spoke to you.
Görüyorum ki kurtarıcı meleğimizle tanışmışsınız.
I see you've met our guardian angel.
Kyle'ın ameliyatını Perşembe gününe aldırmışsınız diye duydum.
I heard you scheduled Kyle's surgery for Thursday.
- Ölüme yakın bir deneyim yaşamışsınız.
- You had a near-death experience.
Şükürler olsun ki iki gece önce otoparktaymışsınız.
Oh, thank god. You were in the parking structure two nights ago. Sykes :
Her şeyi yanlış anlamışsınız.
You have this all wrong.
Bugün gelgitli tuzlu bir bataklıkta dolaşmışsınız.
You've mucked about in an intertidal salt marsh today.
Aranızda olan bunca mesafeye rağmen gelin ve damat arasında gerçekleşen, tüm ritüel ve yeminler yan yanaymışsınız gibi kabul edilecektir.
Despite the great distance Between the groom and the bride, These rites and vows will be as binding
Çok güzel şeyler yapmışsınız canım.
That all sounds great, sweetie.
Sonsuz bir evrende, "Asla" kullanışsız bir sözcüktür.
Oh, in an infinite universe, "never" is a useless concept.
Boşuna bu kadar uğraşmışsınız.
But your efforts were wasted.
- Kızım, baya bir çamura bulanmışsın.
Damn, girl, you're muddy as hell.
Ama görüyorum ki hepiniz gitmek için hazırlanmışsınız... sizin yolunuzdan çekileyim.
But I can see you all are getting ready to leave so... I'm gonna get out of your hair.
York'a gittiğinizde iyi bir izlenim bırakmışsınız.
Why? - You made a very good impression.
Sanırım geçmişte onunla pek anlaşamamışsınız.
I gather you and he haven't exactly seen eye to eye.
Oldukça şık bir kadınla tartışmışsınız.
You got into it with someone, a very stylish woman.
Hamptons'dan epey açılmışsınız dedektif.
You're a long way from the Hamptons, Detective.
Açıkça belli ki insanların bildiğinden daha fazla yakınmışsınız.
Well, you obviously got closer than people knew.
Neden hoşlandığını öğrendikten sonra saçınızı sarıya bile boyatmışsınız.
You even dyed your hair blonde after you found out that's what he likes.
Belli ki, bu olaya bayağı çalışmışsınız.
You've obviously done a lot of work here.
Onun yöntemi daha kullanışsız ve çok daha az destek sunan bir yöntem olurdu. O yüzden benim dediğimi yapalım.
His method would actually be clunkier and offer less support than mine, so let's do it my way.
- Aramışsınız.
You called?
Yüksek Şatodaki Adam diye bilinen kişinin, ölümünden önce hazırladığı devlet karşıtı filmleri kaçıran şüphelileri tutuklamışsınız.
We understand you've arrested suspects smuggling subversive films, ones produced by the so-called Man In the High Castle before his death.
Program sırasında bayağı bir dil kullanmışsınız.
You uttered a vulgar word during a broadcast.
Ben yokken ikiniz epey yakınlaşmışsınız.
You two got pretty close while I was gone.
Kötü bilgi almışsınız demek.
Sounds like you got some bad information.
Benim yaratığımla tanışmışsınız.
You've met my creature.
Ben yokken bana bakmışsınız. Evet efendim.
- You called on me while I was away.
Kanalı tıkamışsınız.
You blocked the chute.
Çünkü dün bir 20,000'lik daha yatırmışsınız.
$ 20,000 to be paid upon completion, because $ 20,000 is the amount that you redeposited yesterday.
Sadece sıkmışsınız.
I've seen both your profiles. They're filled with lies.
Burada harika bir iş başarmışsınız. Gözümden kaçmadı.
You've worked wonders with this place.
Bakın, her şeyi yanlış anlamışsınız!
Look. You got this all wrong!
Bir tanesini atlamışsınız.
You guys missed one.
Bazı değişiklikler yapmışsınız.
You've made some changes.
Polis ihbar hattına bir mesaj bırakmışsınız.
You left a message on the SPD tipster hotline.
- Bunu atlamışsınız.
- You missed it.
Sanırım ev ödevinizi yapmamışsınız.
I guess you guys didn't do all your homework.
İkiniz de zorbaymışsınız demek.
So you were both bullies?
Haklıymışsınız.
You guys were right.
- Oğlum Tristan'ı dışarı atmışsınız.
You just bounced out my son Tristan.
Birkaç bölüm Shark Tank izleriz, sonra bir bakmışsın oradayız.
So we watch a couple of Shark Tank episodes, and then, boom, we're there.
Yüce İsa, siz ikiniz birbiriniz için yaratılmışsınız.
Jesus Christ, you two are made for each other.
Üzgünüm, buradaymışsınız.
Oh, sorry, sir. You're here.
Bedava içkinin tadını çıkarın. Anladığım kadarıyla çıkarmışsınız zaten.
Enjoy the open bar, which I think you already have.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]