90 Çeviri İspanyolca
8,191 parallel translation
Büyük tansiyon 90, nabız 120.
BP 90 sistólica, pulso 120.
Evet efendim. 90'lardan beri bunu yapmaya çalışıyorduk.
El plan data de los años 90.
Adam 1.80 boyunda, kare çeneli seksi biri.
Vamos, mide 1.90, tiene mentón cuadrado, y es musculoso.
Dr Woods, bu değerlendirmenin amacı mahkeme emriyle 90 gün psikiyatrik tedavi olduktan sonra serbest kalmaya hazır olup olmadığınızı belirlemektir.
Dr. Woods, el propósito de esta revisión es para determinar si, siguiendo el mandato de la corte de evaluación psicológica por 90 días, estas lista para ser liberada.
RestWell İyileştirme Merkezinde doksan gün tutulan özbeöz uzay adayı.
Una honesta y buena cadete espacial internada por 90 días en el centro de recuperación Restwell.
- 90 saniye.
90 segundos.
Ama en büyük savaşım 90 yaşında bir kadın olan Alexandra Muncie'yi ölen bir akçaağacı kesmeye ikna etmemdi.
- Encontré un lugar - Pero lo más duro que he peleado - fue convencer a una vieja de 89 años llamada Alexandra Muncie para cortar un moribundo árbol de maple.
Gerçi tasarlarlarken kafalarında 38-22-38 ölçüleri yoktu bence.
Aunque, no creo que tuvieron 90-60-90 en mente cuando la diseñaron.
"Doksan dakika."
"90 minutos".
Doksan dakikada ne olacak?
¿ Qué pasa en 90 minutos?
90 dakika sonra bir şey olacak.
Tenemos menos de 90 minutos antes de que suceda algo.
Eğer insanlar hasta kayıtlarına bakıyorsa, boku yeriz, 90 farklı şekilde.
Si la gente está indagando en los registros de pacientes, podríamos estar jodidos como en 90 formas diferentes.
Zaten 90 farklı şekilde boku yedik, Gretchen.
Ya estamos jodidos en 90 formas diferentes, Gretchen.
400'ün üstü bana pek çekici gelmiyor.
Cualquier cosa por encima de 90 no me atrae mucho.
Eğer 1.90 boyunda ve çocuksu yakışıklılıktaki sevgilim burada olursa sorun değil.
Está bien si mi aún atractivo amante de un metro noventa de alto también está aquí.
90 dakika önce.
Hace 90 minutos.
- Bana 90 saniye lazım.
- Necesito unos 90 segundos.
Bu 90 dakikanın her bir dakikasına ihtiyacım olacak. Kalça kaslarım üzerinde de çalışman gerek.
Voy a necesitar todos y cada uno de estos noventa minutos. Y necesito que trabajes en mis glúteos.
Dostum, yemin ederim, 90 dakika falan... tam koca 90 dakika boyunca, ve şimdi kollarımı daha fazla kaldıramıyorum.
- Tío, lo juro, lo juro, durante unos 90 minutos... fueron 90 minutos, y no puedo mover mis brazos más que, así.
90'lardan beri kimse uğramamışa benziyor.
Parece que nadie ha estado aquí desde los'90.
Söz veriyorum 90 dakikada bir mesaj atacağım.
Mañana por la noche. Prometo escribirte cada 90 minutos.
Birkaç kısa yıl içerisin de, Yerleşime uygun ve kar getiren her şeyimiz zarar görür ve buna bağlı olarak ş irketin yüzde 90'nını kaybederiz.
En los cortos años que han estado involucrados en propiedades comerciales y residenciales han sufrido una pérdida combinada del 19 por ciento.
Dedi ki 90'lı yıllarda çete atıkları taşımak için anlaşma yapmış.
Dijo que la mafia tenía un gran contrato por residuos en la ciudad en los 90.
Joseph Vadisindeki o çökükten sonra adam gibi test edilmeden bir daha madene girmeyeceğine ananın mezarı üzerine yemin eden sen değil miydin?
Pero, ¿ tras el derrumbe del 90 en Joseph's Valley... no te oí jurar y perjurar sobre la tumba de tu madre... que nunca volverías a entrar en una mina sin un buen sondeo?
90 darbeden fazlasını yapamadı.
No podría haber pesado más de 41 kilos mojada.
Beta, % 90 Max Rager % 10 Utopyum.
Beta, 90 por cien de Max Rager, 10 por cien de Utopium.
- Zamanında 3 ay yatmış.
Cumplió 90 días hace algunos años.
Efendim, 90 dakika önce çevre yolunda güneye doğru giderlerken bir Mack kamyonu onlara yandan çarpmış.
Señora, iban dirección sur por una carretera de circunvalación hace 90 minutos cuando un camión chocó con el lateral de su vehículo.
Şimdi yüzde doksan istiyor.
DESMOND : AHORA QUIERE EL 90 %
Wendy, barodan atılırsam hiçbir şeyin yüzde doksanını alırsın.
Wendy, si me inhabilitan como abogada, obtendrás el 90 % de nada.
Artık yirmi dört oldu, bir de otuz metre.
Ahora es 24 horas y 90 metros.
Her gün doksan dakikada bir Kudüs'teki Lodz Havaalanı'ndan kalkan onlarca uçaktan bir tanesine gönderiliyor.
Se realiza por uno de los muchos aviones que salen diariamente desde el Aeropuerto de Lod a 90 minutos en auto de Jerusalén.
90 gün süresi varmış.
Este se anula después de 90 días.
Bu Max Brenner denen herif 90'lardan beri ölüyse nasıl oluyor da bir daireye girip Karl Haas'ı öldürebiliyor?
Si este Max Brenner está muerto desde los 90, ¿ cómo irrumpió en el departamento y mató a Karl Haas?
Yani ölümcül yoğunluğa ulaşması için yerden 2-3 feet yükselmesi gerek.
Entonces la densidad fatal debería haber alcanzado, digamos, de 60 a 90 centímetros del suelo. Podría funcionar.
Bir cesede doğru, çöpler içinde 90 metre yürünmemiş hangi sabah tamam olmuştur?
¿ Qué mañana está completa... sin una caminata de 91 metros a través de la basura hasta un cadáver?
Şirketi, potansiyel 1 milyar doların % 90'ını.
La empresa, 90 % de lo que podría ser de mil millones de dólares...
90 yaşındaki bir devinki gibi ayakları var.
Tiene los pies como un troll nonagenario.
Kasabanın dışında yaşıyor ama 90'larında olmalı.
Vive a las afueras del pueblo, pero tiene más de 90 años.
Bu 90 dolar. Ve bu
Este cuesta 90 dólares.
- 90 dolar mı demiştin?
- ¿ 90 dólares?
90 dolar... Bu fiyata daha iyisini bulamazsın kardeşim.
Por 90 dólares... no vas a conseguir nada mejor que esto tío.
Peki, bak, 90 dolarım yok.
- ¿ Qué pasa contigo, amigo? Vale, bueno, no estoy hecha de 90 dólares.
Doksan dakikamız var, beyler.
Tenemos 90 minutos, caballeros.
Savcının görevi kötüye kullanma durumu yoksa yüzde 90 oranında duruşmaya hile karıştırmak isteyen kişi duruşmadaki kişidir.
A menos que haya una mala conducta del fiscal, nueve de diez veces, la persona que quiere arreglar este juicio es la persona juzgada.
Senin ta 90'lar Britanyası'ndan beri muhbirlik yaptığını elemanlarından kaçı biliyordur acaba?
¿ Me pregunto cuántos de esos hombres ahí fuera saben que has estado siendo un soplón desde antes de que Cool Britannia estuviera de moda?
Gemi doksanlarda bulundu. Gümüşün hepsi değil ama.
El bote fue descubierto en los 90, pero no toda la plata.
- 1.90 boyundayım. - Hadii!
Mido 1.95.
- % 90.
- El 90 %.
Bunu 90'larda duymuştum.
Me contaron este en los 90.
Yüzde 90.
En un noventa por ciento.