English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ A ] / Akabe

Akabe Çeviri İspanyolca

46 parallel translation
Akabe'den gönderirsiniz.
¡ Háganlo por Aqaba!
Akabe mi?
¡ Aqaba!
Akabe'yi alırsanız, gönderebiliriz.
Si se apodera de ella, lo haremos.
Türklerin Akabe'de 12'lik topları var.
Hay cañones turcos de 12 pulgadas en Aqaba.
Akabe.
Aqaba.
Akabe'ye karadan ulaşmak için Nüfüd Çölü'nü geçmeliyiz.
Para ir a Aqaba por tierra hay que cruzar el desierto.
Akabe için mi?
¿ Contra Aqaba?
Akabe'de toplar var.
Pero en Aqaba hay cañones.
Akabe'de kara tarafına bakan top yok.
Desde tierra, en Aqaba no hay cañones.
Akabe orada.
Aqaba está allí.
Akabe?
¿ Aqaba?
Akabe miydi?
¿ Ha sido Aqaba?
Akabe'yi göremeyeceksin, İngiliz!
¡ Tú no llegarás a Aqaba, inglés!
Geri dön kafir Akabe'ye varamazsın.
Vuelve, blasfemo pero nunca irás a Aqaba.
Akabe'ye varacağım.
Yo llegaré a Aqaba.
Akabe'ye karşı yapacağınız saldırıdan nasıl bir kar umuyorsunuz?
Y eso que traman contra Aqaba ¿ qué provecho piensan sacarle?
Türklerin Akabe'de kalmasına göz yumuyorsun.
Permites que los turcos estén en Aqaba.
Akabe'deki kasa.
En Aqaba.
- Akabe'de mi?
- ¿ En Aqaba?
- Elbette Akabe'de.
- ¿ Dónde sino?
Auda Akabe'ye gelmeyecek.
Auda no vendrá a Aqaba.
Akabe!
¡ A Aqaba!
Akabe buraya kadar.
Éste es el fin de Aqaba.
Akabe'de altın yok!
¡ No hay oro en Aqaba!
Faysal'a söyle, gemi bulsun ve Arap ordusunu hemen Akabe'ye getirsin.
Dile a Feisal que busque barcos y que mande a los árabes a Aqaba, rápido.
Dinle, Ali. Bedevilerinden biri Kahire'ye gidip : "Akabe'yi aldık" derse, generaller güler.
Alí, si fueras a El Cairo y dijeras "Hemos tomado Aqaba", los generales se reirían.
Akabe'de altın yok.
No hay oro en Aqaba.
Akabe'yi aldığımı bildirmeden dinlenemeyiz.
No, hasta que sepan que conquisté Aqaba.
Akabe'yi aldık.
Hemos tomado Aqaba.
- Akabe'yi mi?
- ¿ Tomado Aqaba?
- Sana kim Akabe'yi al dedi?
- ¿ Quién le ordenó tomar Aqaba?
- Akabe önemli.
- Aqaba es importante.
- Böylece Akabe sağınızda kalır.
- Aqaba queda detrás, a la derecha.
Akabe sağ arkamda.
Aqaba, detrás a mi derecha.
Akabe Medine'yle bağlantılı.
Aqaba está unida a Medina.
Bu ise Akabe'den önceydi.
Eso fue antes de lo de Aqaba.
Muhammed, inandığı yolda başarısız gibi görünürken, birden bir mucize ile her şey değişti. zengin ama fazla varlık gösterememiş Medine den bir heyet Onunla Akabe kayalılarında buluşup şehirlerine davet etti.
Luego, milagrosamente, cuando su misión parecía fracasar, su situación cambió... una delegación de la rica pero convulsionada ciudad de Yatrib... fue a verlo por la noche...
Akabe limanını ele geçirmek kozları Arapların eline geçirecekti.
Tomar el puerto de Akaba reforzaría el papel de los árabes en la campaña.
Lawrence, Akabe'nin tüm silahlarının denize çevrilmiş olduğunu fark etti.
Lawrence se dio cuenta que los cañones de Akaba apuntaban al mar.
7 hafta sonra Arap kuvvetleri Akabe'nin dışına varmışlar ve Türkleri tamamen savunmasız yakalamışlardı.
Siete semanas después, las fuerzas árabes reaparecieron cerca de Akaba, pillando a los turcos totalmente desprevenidos.
Hannibal ; Alpleri aşıp, İtalya`ya bu şekilde girdi. Nefud Çölünü aşıp, Akabe`yi böyle ele geçirdi.
Esto funcionó para Anibal cuando cruzó los Alpes camino a Italia y para Lawrence de Arabia yendo a Aqaba por el desierto de Nefud.
" Akabe'de olacağım.
" Voy a estar en Aqaba.
Aralarında oluşan çöküntü Akabe Körfezi'nin altında uzanıyor.
Justo a lo largo de Arábia Saudita, a la derecha abriendo una grieta entre ellas y creando fallas sobre el Golfo de Aqaba.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]