Alayım Çeviri İspanyolca
14,828 parallel translation
Risk mi alayım yoksa senin yerine mantık mı kullanayım?
Me tomar un riesgo o yo uso de la lógica en su contra?
Lanet olsun. - O kahvaltıdan alayım biraz kendime.
Joder.
- Güvenlik kaydını alayım.
- Conseguiré el vídeo de seguridad.
Dizüstümü alayım mı?
- ¿ Necesito mi portátil?
Sorun değil tabii ama hapsi riske alıyorsam bari parasını da alayım.
No es que me importe, pero probablemente debería cobrar si me estoy arriesgando a ir a la cárcel.
Seks partisine hapları alayım.
Voy a buscar las drogas para la orgía.
- Tek kart alayım.
- El crupier coge una.
Bunu alayım.
Aleja eso.
Ben gidip Woodpecker'ı alayım.
Voy a por el disfraz de pájaro carpintero.
Leziz bir şeyler alayım mı sana?
¿ Debería comprarte algo delicioso?
Bakabilir miyim? Şunu alayım.
¿ Debería echar un vistazo?
Sorun değil tabii ama hapsi riske alıyorsam bari parasını da alayım.
no es que me importe, pero alguien debería pagarme por arriesgarme a pasar un tiempo en la cárcel.
Seks partisine hapları alayım.
Iré por las drogas para la orgía.
Hatırlat da eve bir tane alayım.
Recuérdame coger algunas para llevar a casa.
Medya irtibat yeteneklerimin tozunu alayım.
Así desoxido mis habilidades de enlace con la prensa.
Ben bir margarita alayım, tuz olmasın.
Yo quiero una margarita, sin sal.
Cezayı... Cezayı alayım ben.
Deme... deme la detención.
- Hint yemeği alayım demiştim.
Yo pensé que tendría algo de comida india.
Bir koşu bilgisayarımızı alayım ben.
Voy a conseguir mi ordenador ya mismo.
Bir battaniye daha alayım.
Tengo una manta extra.
Ver, bir kopyasını alayım.
Vengan, déjenme sacar una copia de esto.
Ben alayım onu. Söylemek zorundayım, çok hırslısın.
Deja que lleve eso.
Limonlu soda alayım.
Agua con gas y limón.
Tamam, ben eşyalarımızı alayım.
Sí. Vale. Cogeré nuestras cosas.
Verin ben alayım.
Vale, deja que te coja.
Yani enfeksiyon olduğundan emin bile değilsiniz. Neden risk alayım ki?
¿ Por qué arriesgar esto cuando ni siquiera sabes si tengo una infección?
- Sen mi almak istersin ben mi alayım?
- Gracias. ¿ Quieres tomar esto o debería hacerlo?
Sana bir tane daha alayım.
Permíteme pedirte otro.
Şuna ne dersin, birini sen al diğerini de ben alayım, paylaşırız?
¿ Qué tal si tú compras esa, yo compro esta y las compartimos?
- Sizden neden intikam alayım?
¿ Por qué le haría eso a usted?
- Ne? Neyi geri alayım?
Oye, ¿ de qué me retracto?
İstersen Mateo'yu ben alayım.
¿ Por qué no recojo Mateo después?
Ben bir tane daha Old-Fashioned alayım.
Me tomaré otro Old-Fashioned.
- Alayım.
- Aquí.
Bay Dunbarton, size bira alayım mı?
Señor Dunbarton, ¿ lo invito una cerveza?
Hey, Ana, izin ver... İzin ver, yirmilik alayım.
Oye, dame un billete de $ 20.
Havlu gibi bir şey alayım.
Voy a agarrar una toalla.
Anahtarları alayım.
Las llaves.
- Yarım metresi bir sent. - 20 metre alayım.
Eso es a un centavo el pie. Requeriré de 60 pies.
Ben alayım.
Yo lo tomo.
Su alayım.
Vamos...
Kamerayı alayım.
Dame la camara.
Notlarımı alayım.
Dejame ver mis apuntes.
Gel sana bir içki alayım.
Te invito a beber. Ten.
İnandığım tek bir göç politikası var ve o da "alayının, öldüresiye amına koyayım!"
Bueno, solo hay una política de inmigración en la que creo, y es... ¡ joderles a todos a muerte!
Hayır, alayının da amına koyayım, senin de amına koyayım.
No, que les jodan a ellos y que os jodan a vosotros.
Sesinizdeki alayı duydum, hanım efendi.
No. Yo escucho la burla en su voz, señora.
- Bizimle alay ediyordu. - Evet, anladım.
- Estaba jugando con nosotros.
- Gidip listenin çıktısını alayım.
- Iré a...
- Aynen, bekle de eşyalarımı alayım.
Sí, déjame buscar mis cosas.
Montunu alayım istersen.
Puedo hacerlo.