English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ A ] / Alıma

Alıma Çeviri İspanyolca

7,034 parallel translation
Sen bulana kadar takıma geri dönüyorum.
Y hasta que lo hagas, yo vuelvo al equipo.
Senin de farkında olduğun gibi, alışılmamış güçlerin aklıma yatıyor.
Pero como sabe, estoy convencido de sus poderes paranormales.
Ricky'i havaalanından almaya tek başıma gidemem. Onu doğru düzgün tanımıyorum.
Oye, mira, no puedo ir a recoger a Ricky al aeropuerto yo solo, casi no le conozco.
Kızların alınmasın ama senin gibi bir pislikle iş yapacağıma ölürüm daha iyi.
No es por faltarle el respeto a sus chicas, pero preferiría morir que hacer negocios de cualquier tipo con porquerías como ustedes.
Kalem uçlarını ağzıma sokmak gibi kötü bir alışkanlığım var.
Tengo un pequeño hábito sucio de poner la punta de los bolígrafos en mi boca.
Ma'an'a saldırılmadan önce babanın gerçekten de tanıştığım en olağanüstü insanlardan biri olduğunu düşünürdüm.
Esos días previos al ataque sobre Ma'an, realmente creía que tu padre era uno de los individuos más extraordinarios que jamás había conocido.
İki takıma ayrılalım derim. Mako, Bolin ve Asami hava gemisini Tapınağa çıkartsınlar.
Mako, Bolin y Asami llevarán la aeronave al templo.
Sonunda benim yardımıma ihtiyacı kalmamıştı.
Al final, no necesitó mi ayuda.
- Adamlarıma zenciyi ürkütmemelerini emrettim.
Les ordené a mis hombres que no asusten al negro.
"Busan'ın Ünlü Atıcısı Lee Hwan galibiyet serileri için takıma önderlik ediyor."
"Lee Hwan, de los Busan High, lleva al equipo a la victoria"
Ama silahlarımı yanıma alıyorum.
Pero me voy a llevar mis armas.
Ama vaftiz kızıma söyle ölene dek alkol alıp içki içebilecek.
Pero dile a mi ahijada... que tendrá el resto de su vida para emborracharse y fumar.
Eve gidip duş alıp hayatımla ilgili ne yapacağıma karar vereceğim.
Voy a tomar una ducha y voy a decidir qué haré con mi vida.
97'den beri her ay 1 milyon dolar benim kişisel hesabıma aktarılıyor kocamın haberi olmadan.
Una vez al mes desde el 97, un millón era transferido... a mi cuenta personal... sin el conocimiento de mi esposo.
Çocukken hiç bir zaman dişlerimle ilgilenmedim ve nereye gidersem gideyim yanıma hep bir gazoz alırdım her zaman elimde bir tane olurdu.
Como yo era un niño yo nunca estaba preocupado por mis dientes y me acaba de tomar un pop todas partes fui y yo siempre tengo uno en mi mano.
Güneybatı yönünde yansıma yapan bir şey görüyorum.
Vemos algo reflejándose en la superficie al suroeste.
Amacınıza yardım etmek gibi kutsal bir ayrıcalığa nail olma fırsatını karşıma çıktığı için müteşekkirim.
Estoy agradecido porque mi camino me haya guiado al... sagrado privilegio de ayudarle en... Ayudarle en su obra.
Bir yanım Collins'i kurtaracak biri çıkacak mı diye görmek için yaptığımı biliyor. Çünkü aynı durum benim başıma gelse ben tek başıma çıkamam.
Parte de mí sabe que hice internar a Collins para ver si otras personas podían sacarlo de ese lugar... en caso de que yo alguna vez llegara al punto donde no pudiera salir por mi cuenta.
Yalnız başıma marinaya gitmeyeceğim, tamam mı?
No voy a ir al puerto deportivo sola, ¿ vale?
Artık bu dünyaya alıştığıma göre sonunda kıyafet kısmına da geçiş yapmam gerektiğini düşündüm.
Ahora que me estoy instalando en este mundo, pensé que era hora de vestirme de acuerdo a él.
Bedevileri Zac ve çocukları otobüse almak için yardıma getirebilir misin?
¿ Puedes pedirle a los Baduinos que ayuden a Zac y a los niños a llegar al autobús?
biliyorum ve ben asla sana engel olmak istemiyorum sadece... ben kariyerimi buraya kadar hep kendi başıma çalışarak getirdim bak sana ne söyleyecem eğer işi alırsam yapacağım ilk iş seni dava etmek olacak. kulağa hoş geliyor. FRANK :
Lo sé. Y nunca me interpondría en tu camino. Es sólo que...
Aklıma gelen her şeyi şerife anlattım.
Le dije al alguacil en todo lo que podía pensar.
- Hatırlar mısın kız kardeşimle çıkmaya başladığında, biz onunla beraber yaşıyorduk ve ben The Wall dinlerken yastığımın kenarını ağzıma alırdım.
- ¿ Recuerdas cuando tú comenzaste a salir con mi hermana, ella y yo todavía estábamos viviendo juntas, solía escuchar a través de la pared y apretaba mi
- Xiomara... Ben her zaman parfüm sıkarım. Güle güle Rogelio.
- Xiomara... Ma, para. ¡ Se lo voy a contar! Solo estoy esperando al momento adecuado. ¡ Ya lo sé! Es solo que no quiero que me odie, ¿ vale?
Aslında ben o çöplükten çıkıp çatıda yalnız başıma otururdum. Chelsea Clinton olarak uyanabilmeyi düşlerdim. Saçımdan dolayı.
La verdad es que, solía sentarme sola en la colina junto al vertedero y soñar que me despierto siendo Chelsea Clinton, pero con mi pelo.
BoJack, sana bir teşekkür borcum var. Geçen akşam beni bara çağırman başıma gelen en güzel olaya dönüştü.
Quiero agradecerte por haberme llamado para que viniera al bar, porque fue lo mejor que me pasó.
Umarım amigo kızlar beni dolaba kilitleyip alnıma "bakire orospu" yazmaz ve nasıl hem bakire hem orospu olduğumu sorduğumda bana ruj yedirmezler.
Yo espero que las porristas no me encierren en el casillero y escriban "ramera virgen" en mi frente, y cuando yo pregunte cómo puedo ser ramera y virgen al mismo tiempo, me hagan comer un lápiz labial.
Yüz tanıma sistemine isim mi taktın?
¿ Has puesto nombre al sistema de reconocimiento facial?
Çünkü başıma bela alırım baba.
Porque me darán una paliza, papá.
Yurttaşlar olarak İmparatorluk'tan Usta Unduli'ye adil bir yargılama yapılmasını yoksa tüm senatonun bir başka gezegen daha başarıyla kurtarılarak işaretlenip Delta Sıfır Üssü olarak kullanıma sokuldu.
Como ciudadanos, pedimos al Emperador que presente a la maestra Unduli y le conceda un juicio justo ante el Senado- - Marcando otra liberación planetaria exitosa utilizando la iniciativa Base Delta Zero.
Yalnız başıma duş alıp konuşmama odaklanmam gerekiyor!
Necesito una ducha... solo... ¡ Y concentrarme!
Sykes, J-me'nin şoförünü elektronik odasına getiriyor. Çıktılar hazır. Yönetmen hanıma göstereceğimiz video Sorgu 2'de hazır bekliyor.
Sykes llevará al conductor de J-me al cuarto de electrónica, las huellas están listas, el vídeo ya está en Interrogatorios 2... para mostrárselo a la directora.
Kızlar öğretmenlik yaptığım okula yazılmışlar. Bu da beni lise yıllarıma götürüyor. Ki benim için pek mutlu zamanlar değildi.
Que están en el colegio donde enseño, lo que me devuelve al instituto, que no fue el mejor lugar para mí.
- Bunu yapan adamı bulacağıma söz veriyorum.
Te prometo encontraré al hombre que hizo esto.
Bruce, ailenin katillerini bulacağıma dair sana söz vermiştim.
Bruce, te prometí que encontraría al asesino de tus padres.
Ama takıma yeni bir çehre kazandırmakla çok meşgulüz.
Pero estamos muy ocupadas llevando al equipo en una nueva dirección.
Silah taşıma hakkı münakaşa edilemez gibi görülebilir ta ki saldırgan biri gelene kadar, ta ki Lisa Elliot gibi kanlar içinde kalana kadar, küçük kızların son kez nefes alışını görene kadar, ışığın gözlerinin önünden son kez geçtiğini görene kadar.
El derecho a portar armas... parece indiscutible... hasta que llega el tirador, hasta que eres Lisa Elliot, cubierta en sangre, viendo una niña pequeña tomar su último aliento, viendo irse la luz de sus ojos.
En azından kulağıma batmadı..
Al menos nos soy feo de escuchar.
Ben duyusal girdilerimi tek seferde kontrol etmekte sorun yaşıyorum bu örnekte de, bu dil şeyi falan ve aynı anda ayaklarıma dokunman ve tam emin olamamakla birlikte sanırım orgazm geçirdim.
Oh... yo... hay problemas para manejar demasiada información sensorial a la vez... y en este caso existe el asunto del habla... y que estás tocando mi pierna al mismo tiempo... no puedo estar completamente seguro... pero es posible que acabo de tener un orgasmo.
Bir zamanlar senin hükümetinin benim karakterim hakkında atıp tuttuğunu ve dostlarıma nasıl davrandığıma baktıklarını duyuyordum, elimden bir şey gelmiyordu ama bilim adı altında kaç tane vatandaşına deney faresi muamelesi yaptıkları aklımdan çıkmıyor.
En el poco tiempo que he dedicado a servir al juicio que se espera de mí tu gobierno ha hecho una presunción de mi persona y cómo trato a mi compañero, no puedo evitar pensar como muchos de sus propios ciudadanos han sido tratados como ratas de laboratorio en nombre de la ciencia.
Ajanlarıma Pentagon'a gitmek istediğimi söyleyin.
Di a mis agentes que quiero ir al Pentagono.
O yılan kanepeden inerken altıma kaçırmıştım. - Neyse.
Me cagué en los calzoncillos cuando la serpiente se acercó al sofá.
Şeyde yardıma ihtiyacım vardı... diğer pek çok konuda ve en azından konuşacak birisi hakkında.
Necesitaba ayuda con, con muchas otras cosas, y a alguien con quién hablarlo, al menos.
Bu yüzden sonunda belki birbirimizi tanıma şansı... -... elde ederiz diye çok mutluydum.
Por eso hoy estaba tan contento de que tuviéramos al final una oportunidad para, no sé, quizá poder conocernos.
Araştırmalarıma göre, bodrum girişi yan tarafta bir yerlerde.
Mi estudio dice que la entrada del sótano está al lado.
Sana inanıyorum John ama ne olursa olsun genç aslanın kendi başıma üstesinden gelebilirim.
Te creo, John. Sin embargo, creo que soy capaz de manejar al joven león.
İnsanların, sığınacak yuva arayışlarına yardım elimi uzatacağıma sadece ev satma işinde değil, ev şekline bürünmüş hayallerin işinde olduğumun farkında olacağıma şerefim üzerine söz veriyorum.
Por mi honor, prometo ayudar al hombre en su búsqueda de refugio... reconocer que no solo estoy en el negocio de las casas... Estoy en el negocio de los sueños en forma de casas.
Hala aramızı düzeltmeye çalıştığım kızın mesajıma cevap vermesini bekliyorum.
Aún espero que esa chica con la que me juntaron me responda al mensaje.
Killian, rıhtıma gidip insanları buradan götürecek bir bot bulup bulamayacağına bak.
Killian, ve al muelle. A ver si podemos utilizar los botes para sacar a algunas personas.
Belki de büyük bir hata yapıyorumdur. Ya da nasıl mutlu olacağıma dair kendimden çok değerli bir tavsiye alıyor ve bunu değerlendirmek istiyorumdur.
Tal vez estoy cometiendo un gran error, o tal vez recibí un muy valioso consejo de mi misma sobre cómo ser feliz y pretendo escucharlo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]