Antik tanrıların Çeviri İspanyolca
159 parallel translation
Mitoloji ve efsaneler zamanında antik tanrıların güzel ve acımasız oldukları insanoğluna acı çektirmekten zevk aldıkları bir zamanda.
Un tiempo de mito y leyenda cuando los dioses antiguos eran mezquinos y crueles y azotaban a la humanidad con sufrimiento.
Bu tarih öncesinin hikâyesi. Mitoloji ve efsaneler zamanında antik tanrıların güzel ve acımasız oldukları insanoğluna acı çektirmekten zevk aldıkları bir zamanda.
Un tiempo de mito y leyenda cuando los dioses antiguos eran mezquinos y crueles y azotaban a la humanidad con sufrimiento.
Antik Tanrıların... savaş lordlarının ve kralların zamanında... kargaşa içindeki ülke bir kahraman için haykırıyordu.
En los tiempos de los dioses antiguos jefes militares y reyes una tierra confundida pedía a gritos un héroe.
Antik tanrıların zamanında savaş lordları ve krallar... Karışıklık içindeki bir ülke kahramanını arıyordu...
En los tiempos de los dioses antiguos jefes militares y reyes una tierra confundida pedía a gritos un héroe.
Antik Tanrıların... savaş lordlarının ve kralların zamanında.... kargaşa içindeki ülke bir kahraman için haykırıyordu.
En los tiempos de los dioses antiguos jefes militares y reyes una tierra confundida pedía a gritos un héroe.
Antik tanrıların savaşbeylerinin ve kralların zamanında karmaşa içinde bir ülke kahramanını arıyordu.
En los tiempos de los dioses antiguos jefes militares y reyes una tierra confundida pedía a gritos un héroe.
Antik Tanrıların... Savaş lordlarının... Ve kralların zamanında...
En los tiempos de los dioses antiguos jefes militares y reyes una tierra confundida pedía a gritos un héroe.
Antik Tanrıların, savaş lordlarının ve kralların zamanında kaos içindeki ülke bir kahraman için haykırıyordu.
En los tiempos de los dioses antiguos jefes militares y reyes una tierra confundida pedía a gritos un héroe.
Antik tanrıların, Savaş lordlarının Ve kralların zamanında Kaos içindeki bir ülke bir kahraman için haykırıyordu.
En los tiempos de los dioses antiguos jefes militares y reyes una tierra confundida pedía a gritos un héroe.
Antik Tanrıların... Savaş lortlarının... Ve kralların zamanında...
En los tiempos de los dioses antiguos jefes militares y reyes una tierra confundida pedía a gritos un héroe.
Antik tanrıların ve savaş krallarının zamanında, bir yerde bir kahraman doğdu.
En los tiempos de los dioses antiguos jefes militares y reyes una tierra confundida pedía a gritos un héroe.
Antik tanrıların ve savaş krallarının zamanında, bir yerlerde bir kahraman doğdu.
En los tiempos de los dioses antiguos jefes militares y reyes una tierra confundida pedía a gritos un héroe.
Von Danikenin, antik tanrıların aslında uzaylı ziyaretçiler olduğunu iddia eden kuramları, bilimsel bir haklılık taşıyor olabilir mi?
¿ Podría la teoría de Von Daniken de que los Dioses eran en verdad visitantes extraterrestres contener algún fundamento científico serio?
Bu antik tanrıların sunacakları muazzam teknolojileri vardı, öyle bir teknoloji ki bizim ilkel atalarımız için görkemli bir sihirdi.
Estos antiguos alienígenas tenían tecnología fantástica a su disposición, una tecnología que parecía magia para nuestros ancestros primitivos.
O bu gece benim odama gelecek. Ve yarın Antik Tanrılar tapınağında evleneceğiz.
Acudirá a mi cámara esta noche, y mañana nuestro matrimonio será proclamado en los templos.
Evet. Antik Yunan döneminde sade çobanların ve kabilelerin arasında tanrılar olarak karşılanırlardı.
Sí, para los sencillos pastores y aldeanos de la Grecia antigua, habrían sido dioses.
Antik Yunanlılar insani olayları Fates isimli üç tanrıçanın ördüğü bir kilimin belirlediğini düşünmüşler.
Los antiguos griegos creían que los eventos eran un tapiz bordado por tres diosas : las Parcas.
Antik Yunan'lılar Samanyolu'nun belirgin hatlarını Tanrıça Hera'nın göğüslerinden akan süte benzettiler ve * milky way * ismini koydular.
Para los antiguos griegos la banda difusa de brillo en el cielo nocturno era leche de la diosa Hera que salía de su pecho y atravesaba el cielo.
Fakat kanaatimce, antik dünyadan günümüze ulaşanlar içindeki en yenilikçi fikir doğa olaylarının kaprisli tanrıların ne cezalandırması ne de ödüllendirmesi sonucu olduğu fikriydi.
Pero desde mi punto de vista, la innovación más revolucionaria de todas las que nos llegan desde este mundo antiguo, era la idea de que los eventos naturales no eran ni castigo, ni recompensa de parte de dioses caprichosos.
Yakın mağaralarda, antik Maya uygarlığının torunları, yüzyıllar boyunca taptıkları tanrılarına dua ettiler.
En las cavernas cercanas los descendientes de los antiguos Maya rezan a los dioses que han venerado por más de 100 generaciones.
Antik Tanrılar'ın Savaş Lordları'nın ve Krallar'ın zamanında kargaşa içindeki bir ülke kahramanını aramaktaydı.
En los tiempos de los dioses antiguos jefes militares y reyes una tierra confundida pedía a gritos un héroe.
Antik çağlarda bütün topraklar yaşlanmış ormanlarla kaplıydı ve bu topraklarda tanrıların ruhları yaşardı.
Hace muchos años, la tierra estaba cubierta por bosques... donde, en épocas pasadas, vivieron los espíritus de los dioses.
Antik Yunan'da üstünde Tanrıların yaşadığı Olympos Dağı.
¿ El Monte Olimpo, donde vivían los dioses en Grecia? - Sí.
Yani bir düşünün, antik çağlardaki tanrılarımızın rolünü üstlenmişler.
Menos que nada. Han asumido los papeles de nuestros antiguos dioses. ¿ Qué le dice eso?
Tıpkı... antik Mısır tanrılarının soyağaçlarına benziyor.
Es como el árbol genealógico de los antiguos dioses egipcios.
Söylentiye göre Set ve bütün yardakçılarının eski Mısır'da öldürülmesinden sonra,..... antik Yunan'da Typhon adlı benzer bir tanrı ortaya çıkmış.
¡ Bien! Después de que Set muriese supuestamente con sus acólitos, apareció en Grecia un dios similar llamado Tifón.
Antik Tanrı'ların savaşçı lordların ve kralların zamanında karmaşa içindeki bir ülke, kahramanını arıyordu.
En los tiempos de los dioses antiguos jefes militares y reyes una tierra confundida pedía a gritos un héroe.
Antik Tanrı'ların savaşçı lordların.. ... ve kralların zamanında karmaşa içindeki bir ülke, kahramanını arıyordu.
En los tiempos de los dioses antiguos jefes militares y reyes una tierra confundida pedía a gritos un héroe.
Nil kıyılarında yaşayan Antik Mısırlılar her yıl nehri taşıran Nehir Tanrısı'nın mutlu olduğuna inanırlardı. Ve hayat veren su karşılığında köylüler mahsüllerinin bir kısmını sunuyorlardı.
Los antiguos egipcios asentados en las riberas del Nilo creían que si el río estaba contento, inundaría las orillas todos los años y a cambio del agua que les daba la vida, los ciudadanos ofrecían parte de sus cosechas como agradecimiento.
Bilirsin, firavunlar antik mısırlılar tarafından yarı tanrı olarak kabul edilirdi ve altın da tanrının bedenini simgelerdi.
Veras, los faraones eran considerados semi divinos... por los egipcios antiguos, y el oro representaba la carne de los dioses.
Adını antik Romalıların ayağı tez haberci tanrısından alan Merkür Güneş etrafındaki bir turunu 88 Dünya gününde tamamlar.
Bautizado por los antiguos romanos en honor al mensajero de pies rápidos Mercurio orbita al Sol en 88 días terrestres.
Antik Mısırlılar, tanrıların kili şekillendirerek insan haline getirdiğini ve dünyevi bir cennete koyduğuna inanıyorlardı.
Los antiguos egipcios creian que los dioses dieron forma a los seres humanos de barro y los puso en un paraíso terrenal.
Antik Yunanistan'ın Tanrıları ve Canavarları
DIOSES Y MONSTRUOS DE GRECIA ANTIGUA
Antik çağlarda duvarların tanrılar tarafından yada Truvalılar lehine çalışan ilahi bir güç tarafından inşa edildiği düşünülmüştür.
Antiguamente la gente creía que habían sido construidas por los Dioses o por algún tipo de intervención divina en beneficio de los troyanos.
Atena, antik Atinalıların büyük şehirlerinin koruyucu tanrıçasıdır.
Atenea es la diosa patrona de la ciudad de la antigua Ateneas.
Antik çağlarda insanlar, duvarın Truvalılar lehine çalışan bir çeşit tanrısal güç tarafından inşa edildiğini düşünmekteydiler.
En la antigüedad, la gente creía que había sido construido por algún tipo de intervención divina en nombre de los troyanos.
Bu hikâye antik İskandinavlara, tanrıların bile doğanın korkunç gücünü yenemeyeceklerini göstermiştir.
Para los antiguos Nórdicos, esta historia demostraba que incluso los dioses no pueden derrotar al asombroso poder de la naturaleza.
Atalarımızdan bize miras kalan kutsal metinler ve antik yapılarda yaradılış, büyük tufan, tanrıların savaşı insanların günahları için ölen mesih ahir zaman peygamberleri ve benzer karakterler arasında inanılmaz uyumlar ve bağlantılar görüyoruz.
En los textos sagrados y en las escrituras antiguas dejadas por nuestros ancestros encontramos un increíble vínculo entre los mitos de la creación, una gran inundación, la guerra de los dioses, el mesías que muere por los pecados del hombre, las profecías del fin de los tiempos y personajes similares.
bu, tanrının insan üzerindeki iradesidir Birçok antik ruhsal ve bilimsel öğretilerde, tanrılar bir hiyerarşi içerisindedir : melekler, büyük melekler, baş melek, küçük meleklerden büyük meleklere kadar uzun bir yol
la mayoría de las enseñanzas científicas y espirituales explican que las jerarquías de los dioses, Ángeles, Arcángeles, Principados hasta llegar a los querubines y serafines, son las jerarquías dentro de la psique humana,
1973 yılındaki kitabında, Tanrıların Altınları ; antik astronot teorisyeni Erich Von Daniken peder Crespi'nin muazzam koleksiyonu hakkında yazdı...
En su libro de 1973, Oro de los Dioses, el teórico de los antiguos astronautas Erich Von Daniken escribió sobre la increíble colección del Padre Crespi la cual creía que venía de de la cueva de Tayos, en donde,
Tanrıların farklı görüşleri olduğu ve bu nedenle aralarında savaştıkları fikri, zaman zaman, belki de antik geçmişte de dünyayı ziyaret eden uzaylı gruplar arasında çatışmaların olduğu fikrini çağrıştırmaktadır.
La idea de que de algún modo los buenos tienen diferentes facciones y que pelean entre sí han dado pie a ideas, como, quizá hubo, una guerra antigua, una entre las facciones que visitaron la Tierra.
Ve bu ziyaretçilerde, uçan kalkanların üzerinde gelen tanrılar, veya gümüş botlar veya diğer çeşitli vasıtalar antik efsanelerde rastlanmakta olan dünya dışı teknolojilerdir, ve sürekli insanlığı herkesin yararına bir yönde geliştirmek, ilerletmek amacı gütmektedirler.
Y estos visitantes son los que son venerados como dioses, que parecen venir en escudos voladores o barcos de plata o en cualquiera de las descripciones de tecnología extraterrestre que se ve en estas leyendas antiguas, y ellos están constantemente tratando de cultivar a la humanidad en una dirección que es beneficiosa para todos.
Ve antik yazıtlarında tam olarak söylemek istedikleri de bu... tanrıların görüntüsünde yaratıldık...
Y eso es exactamente lo que los textos antiguos dicen... que fuimos creados a la imagen de los dioses.
Antik astronot teorisine göre, bu benzer miras tanrıların belkide dünyadışı varlıkların, gerçekten de var olduklarının kanıtı olabilir.
Según la teóricos del astronauta ancestral, esta inquietante similitud efectivamente puede ser evidencia de que los dioses, o quizás, los extraterrestres, existen de verdad.
Antik astronot kuramcılarının inandığı gibi, bu Buddist tanrılar ilahi bir krallıktan değil de dünya dışından gelmiş olabilirler miydi?
¿ Y pudo ser que estos dioses budistas no hubieran venido de un reino espiritual, sino extraterrestre, tal como creen los teóricos del astronauta ancestral?
Antik Hindu hikayeleri, tanrıların savaşına şahit olunmuşçasına anlatılır.
Cuándo se saca cuentas en la antigua India, realmente son testimonios de testigos oculares de los dioses combatiendo.
Antik astronot kuramcılarının fikirlerine göre, Yakub'un Merdiveni tanrıların krallığına ulaşmaya yarayan bir araçtan başka bir şey değildi.
De acuerdo a las ideas de los astronautas ancestrales, la Escalera de Jacob fue nada más que un rampla o un dispositivo para poder alcanzar el reino de los dioses.
Ayrıca hadi ama, dostlarımız antik Olmekler jaguar tanrılarını memnun etmek için hem annesi hem de kızlarıyla yatmamışlar mıdır?
Y, seamos serios, ¿ acaso nuestros amigos los olmecas no se acostaban con madre e hija para satisfacer al dios jaguar?
Peki bu durum İnsanoğlunun ilk uygarlıklarının tanrılarının antik astronot kuramcılarının inandığı gibi uzaylılar olduğunu kanıtlar mı?
¿ Pero esto podría también revelar evidencia de que los dioses del antiguo mundo eran, de hecho, extraterrestres, como creen los teóricos del astronauta ancestral?
Kapağı açılmış, antik çivi yazıtlarından oluşan bir hazine. Dünyanın, insanoğlunun ve tanrıların yaradılış hikayesini tasvir ediyor.
Se descubre el hallazgo de un tesoro de textos cuneiformes antiguos, que detallan relatos sobre la creación de la Tierra, del hombre y de las vidas de los dioses.
Sözümona, tanrıların Dünya çapındaki efsaneleri gerçekten de bu durumu ispatlamaya yardımcı oluyor mu, antik insanlar dünya dışı varlıklarla temasta bulundu mu?
¿ Las leyendas mundiales de estos llamados dioses, realmente ayudan a demostrar que el hombre antiguo tuvo contacto real con seres extraterrestres?